Grella'dan Halil'e
- Şükrü Kanber Yazıları
- 01 Temmuz 2010, 23:12:10
Vay vay vay, iyi ki televizyon var ve iyi ki Dünya Kupası'nda Avustralya oynadı.
Türk futbol komuoyu Grella ismiyle bilinen Newcastle United oyuncusunu dünyanın en büyük ön liberosu pohpohlaması altında Galatasaray formasıyla görecekti. Görecekti ve kahrolacaktı. Büyük futbol sihirbazları, muhteşem bilgileri ve geniş takip sistemleri sayesinde İngiltere'de kimseciklerin gözüne takılmayan, kimseciklerin fark edemediği, üstelik de otuzu devirmiş bir futbol çiçeğini "flaş transfer" diye kakalayacaklardı.
Menajerlerin dolduruşuyla, kasetten oyuncu izleyerek ucuz adam peşinde koşmayı Galatasaray vizyonuna sığdırabilenlerin bu kulüpte nasıl görev alabildiklerine şaşırıyorum.
Başkan Adnan Polat, kendi şirketlerinden bu kadar yanlış işler yapan ve milyon euro'ları sokağa atan adamlarıyla çalışsa babası onu ve ekibini bir dakika şirketlerinin başında tutar mıydı?
Grella faciasından Rijkaard'ın da haberi var mıydı, onun onayı alındı mı doğrusu çok merak ediyorum.
Eğer bu Rijkaard, Mehmet Topal'ın yerine bu Grella'ya onay verdiyse pılını pırtısını toplayıp gitsin.
SERDAR, CANER'İ ARATMAZ
Oysa elde kalanlar ve yeni gelenler ile de bu takım gayet rahat yürür. Hâlâ iddia ediyorum, Mehmet Batdal, Ali Turan, Serdar Özkan gayet iyi transferler. Galatasaray taraftarına sorarsanız bugün, "Fenerbahçe'ye giden nankör kedi Caner mi, Serdar mı?" diye, büyük çoğunluk Serdar'ı tercih edecektir.
Zaten eldeki oyuncular gayet iyi. Mustafa Sarp ve Barış Özbek'i hemen de bir kenara itmeyin.
Grella faciasından çok daha yüksek verimde bu takıma katkı yaparlar.
Çok kulvarda mücadele edecek takıma yeni adapteler elbet lazım ama öncelikle eldeki oyuncuların ruhen yeniden takıma kazandırılması da büyük önem arzediyor.
Örneğin Servet böylesine muameleyi hak etmiyor.
Eksikleri olabilir, yeteneklerinin sınırı bulanabilir ama iyi niyetinden ve hırsından şüphemiz hiç olmadı. Öyleyse, büyük paralar verip performansı soru işaretli oyuncular kadar kendi evlatlarına sahip çıkma da bir maharettir.
Her ne kadar Florya'da yerli oyuncuyu koruma refleksleri son derece zayıflasa da bu beklentimizi iyi niyetle korumaya çalışalım derim.
Türk futbol komuoyu Grella ismiyle bilinen Newcastle United oyuncusunu dünyanın en büyük ön liberosu pohpohlaması altında Galatasaray formasıyla görecekti. Görecekti ve kahrolacaktı. Büyük futbol sihirbazları, muhteşem bilgileri ve geniş takip sistemleri sayesinde İngiltere'de kimseciklerin gözüne takılmayan, kimseciklerin fark edemediği, üstelik de otuzu devirmiş bir futbol çiçeğini "flaş transfer" diye kakalayacaklardı.
Menajerlerin dolduruşuyla, kasetten oyuncu izleyerek ucuz adam peşinde koşmayı Galatasaray vizyonuna sığdırabilenlerin bu kulüpte nasıl görev alabildiklerine şaşırıyorum.
Başkan Adnan Polat, kendi şirketlerinden bu kadar yanlış işler yapan ve milyon euro'ları sokağa atan adamlarıyla çalışsa babası onu ve ekibini bir dakika şirketlerinin başında tutar mıydı?
Grella faciasından Rijkaard'ın da haberi var mıydı, onun onayı alındı mı doğrusu çok merak ediyorum.
Eğer bu Rijkaard, Mehmet Topal'ın yerine bu Grella'ya onay verdiyse pılını pırtısını toplayıp gitsin.
SERDAR, CANER'İ ARATMAZ
Oysa elde kalanlar ve yeni gelenler ile de bu takım gayet rahat yürür. Hâlâ iddia ediyorum, Mehmet Batdal, Ali Turan, Serdar Özkan gayet iyi transferler. Galatasaray taraftarına sorarsanız bugün, "Fenerbahçe'ye giden nankör kedi Caner mi, Serdar mı?" diye, büyük çoğunluk Serdar'ı tercih edecektir.
Zaten eldeki oyuncular gayet iyi. Mustafa Sarp ve Barış Özbek'i hemen de bir kenara itmeyin.
Grella faciasından çok daha yüksek verimde bu takıma katkı yaparlar.
Çok kulvarda mücadele edecek takıma yeni adapteler elbet lazım ama öncelikle eldeki oyuncuların ruhen yeniden takıma kazandırılması da büyük önem arzediyor.
Örneğin Servet böylesine muameleyi hak etmiyor.
Eksikleri olabilir, yeteneklerinin sınırı bulanabilir ama iyi niyetinden ve hırsından şüphemiz hiç olmadı. Öyleyse, büyük paralar verip performansı soru işaretli oyuncular kadar kendi evlatlarına sahip çıkma da bir maharettir.
Her ne kadar Florya'da yerli oyuncuyu koruma refleksleri son derece zayıflasa da bu beklentimizi iyi niyetle korumaya çalışalım derim.