Nouma mı, Quaresma mı?

Büyük takımların büyük oyuncuları, büyük sorunları da beraberinde getirdi bu sezon...
Mesela Quaresma, mesela Alex.
Kartal'ın Portekizlisi için, "O kalsın, yönetim gitsin" diyen de var; "Gönderilsin, takımın havasını bozuyor" diyen de...
F.Bahçe'nin Brezilyalısı için, "Kaptan olmadan takım oynamıyor" diyen de var; "Yeter, miadını doldurdu" diyen de...
Quaresma için Beşiktaş camiasındaki yorumlar değişken...
Yöneticiler'gitmesinden', teknik heyet 'düzelmesinden', taraftarlar'kazanılmasından' yana genel olarak! Çünkü yönetim maddi, teknik adam taktik, taraftar ise manevi açıdan bakıyor konuya...
Quaresma'nın düşüncesi ise, "tamamen duygusal!"
Bu arada, adama "haksızsın kardeşim" de diyemeyiz ki. Ona "gel" demişsin; o da şartlarını söylemiş, sen de kabul etmişsin.
Alan memnun, veren memnun.
Sahaya çıkmış, taraftarı coşturmuş, rakibi korkutmuş, golünü atmış, asistini yapmış vs vs.. Buraya kadar her şey güzel...

İstenmeyen adam
Peki ne oldu da Quaresma bir anda istemeyen adam ilan edildi?
Suçu ne bu adamın? Aldığı yüksek para mı, sahada bekleneni verememesi mi, çalkantılı özel yaşantısı mı; hangisi?
Eğri oturup, doğru konuşalım. 'İyi' bir Quaresma'yı istemeyen, futbolun 'f'sinden anlamıyordur...
Peki sizin "iyi" kavramınızın açılımı nedir? "Az paraya oynasın" mı, "Sahada general değil, asker olsun" mu, "Büyük maçlarda büyük oynasın yeter" mi?
Biz Türkler duygusal insanlarız.
Bizim için para değil, yürek değerlidir..
İşte size en güzel örnek, Pascal Nouma... Dünya yıldızı değildi belki ama camianın yıldızı oldu.
Niye, çünkü her maçta yüreğini ortaya koydu! O gün de alkışlanıyordu, bugün de.
Nouma, Beşiktaş'ta bir efsane oldu ve unutulmayacak.
Quaresma ise yeni efsane olmak üzereyken, 'unutulma' yolunda emin adımlarla ilerliyor..
Ben derim ki, bırakın istediğini yapsın!