G.Saray derbiyi alır

Şimdiye kadar ödlekler, korkaklar ile ‘aman kapanalım’ diyerek sahaya çıkıp bu hallere düşen G.Saray, Bursa’da ilk kez kazanmak için oynadı ama performansının 4’te 1’i ile mücadele etti. 4’te 3’ü ile oynarsa Beşiktaş maçı ne olur bilemem

G.Saray, Bursa önündeki görünümüyle Beşiktaş'ı yenebileceği izlenimini verdi. Çünkü ilk defa G.Saray, G.Saray gibi eldeki mevcut bir 11 ile sahaya çıktı. Drogba'lı Burak'lı devrindeki düşünceyle sahaya çıktı. Şimdiye kadar ödlekler, korkaklar ile "aman kapanalım" diyerek sahaya çıkıp bu hallere düştü. Şimdi hiç olmazsa kazanmak için sahaya çıkan bir takım gördük.
G.Saray, Bursa'da oynayabileceği oyunun dörtte birini oynadı.
Dörtte üçünü oynarsa Beşiktaş maçı ne olur bilmem!
Çünkü baştan beri söylüyorum Beşiktaş'ın bir büyük dezavantajı var; Şenol Güneş... Bütün oyuncu değişikleri facia. Sadece bu maçta değil. Öyle mahalle takımlarına 4'er 4'er atarak öz güven olmaz. G.Saray önünde atsın da göreyim Beşiktaş'ın öz güvenini! G.Saray'da uzun bir sakatlıktan sonra aptalca bir yerde kullanılan Sabri ilk defa yerinde oynadı. Ve orada oynadığı zaman takıma nasıl bir hücum gücü eklediğini gösterdi.
Golde hatası vardı ama kademeye girerek üç de net golü önledi. Bence Sabri yürekten, ölesiye bir Galatasaraylı.
Denayer'e itirazım var
İtirazım Denayer'i oynatmasıydı.
Denayer dünyanın en dengesiz stoperlerinden biri.
Semih sakatsa, Semih- Hakan ikilisini kullanamıyorsan Koray Günter en azından yüzde seksen güvenebileceğin bir stoper eğitimine sahip, Alman ekolünden gelen birisi.
Denayer gibi ne yapacağı belli olmayan bir stoperle çıkmak...
Ne güzel bir gol atıyordu yaa (!) (kendi kalesine) Muhteşem bir gol atıyordu! Bu yüzden Denayer'i de suçlayamıyorum.
Çünkü bu G.Saray'ın genel geri zekalılığı. Gene futbolcuları dışarda bırakarak söylüyorum.
Muslera kadar baskı altında, ayakla topa kötü vuran kaleci
dünyada azdır. Muslera'nın kalede olduğunu bile bile keyif için kaleciye pas vermek en büyük ihanet.
Kural var; çerçevenin içine geri pas veren adamı asarlar! Kaleciye her şey olur.
Iska geçer, ayağı kayar, kalp krizi geçirir!
Çerçevenin içine geri pas olur mu?
Bir de şut attı. Geri pas değil. Yani Bursa'nın en güzel şutunu Denayer attı (!) Carole giderek sol beke yerleşiyor, hücum beki olarak.
İşte G.Saray'ın Beşiktaş maçındaki kaderi bu orta sahadaki Emre ve Selçuk.
Selçuk, G.Saray'ın el freni. Maçın 35. dakikası G.Saray'ın topla oynaması yüzde 65, Bursa yüzde 35. Bursa 1-0 galip. Bursa'nın 15 pozisyonu var. G.Saray'ın bir tane pozisyonu bile yok. İki misli topa hakim olduğu halde G.Saray'ın pozisyonu yok!
Niye? Çünkü G.Saray 'kağnı' gibi.
Top orta sahada oyun kurucumuz kaptan Selçuk'a geliyor, Selçuk oyunu öldürüyor.
Yana, yana.. Geriye, yana, geriye paslarla. Ne olur ne olmaz! Bursaspor'da kademeye giremeyen adam almayan biri varsa, o da yerini alsın, girsin (!) Çünkü G.Saray'ın iki tane tehlikeli kanat adamı var; hızlı ve adam eksiltebilen;
Yasin ve Olcan. İki tane de gezginci, sahada basmadık yer bırakmayan santrforu var; Umut ve Podolski.
Bunlar her an her yere kaçabilirler(!) Bursa da her an dalabilir bunları kaçırabilir.
Onun için Selçuk ayağında topu tutup bakıyor. Bakıyor hepsi tutulmuş. O zaman pası atıyor (!) İnanamadım gördüğüme. Dedim ki kendi kendime"Riekerink eğer adamsan şu Selçuk'u oyundan alırsın" Bir frikik kazandı G.Saray. Buradaki frikiklerle hele Alex varken Fenerbahçe ha bire kaleden gol çıkarırdı.
Selçuk burada utanmadan geriyi gösteriyor Carole'e... "Topu geriye at" diyor. G.Saray 5. olmak için kazanmak zorunda, Selçuk hâlâ "Geriye at topu" diyor...
Emre Çolak desen, ne olduğunu artık iyice anladım. "Ben olsam Fenerbahçe maçına direkt koyarım" diye yazdığım için kendimden de okurlardan da bin defa özür diledim.
Top rakipteyken boş koşan, rakibe eskortluk yapmanın dışında bir şey yapmayan, top G.Saray'dayken hele ondayken de kendini Messi zannedip, çapından çok büyük işler yapmaya çalışıp, topu kaptıran, kaptırdığı topun da peşinden koşmayan biri o.
Adamda biraz sorumluluk olur ya! Ben topu kaptırdım, G.Saray hücuma kalkarken şimdi kontratağa kalkıyorlar, şu topu takip edeyim...
O dahi yok. Beşiktaş'ın en büyük şansı orta sahadaki bu iki adam. Bunlardan biri doğru dürüst oynarsa ya da bunlardan birini kesmeyi düşünürse. Nedense Bilal'den nefret ediyor herhalde. Bilal oynayabilirse...
(Sakat dediler, kadroda da yok!) O iş biraz karışık... Yönetim açıkladı, "Sakatlığı, makatlığı yok, teknik karardır" dediler.
Sneijder yetişirse durum farklı olur.
Çünkü Sneijder, Selçuk'un böyle oynamasına izin vermiyor. Araları açıksa bu nedenle açıktır! Sneijder ileri oyun istiyor, Selçuk da habire geriye oynuyor.
Kaleci Muslera... Kendisini PTT 1. Lig kalecisi zannediyor. "Aman vakit geçsin!" Maç başlıyor daha 30. saniye Muslera oyunu yavaşlatıyor...
TT Arena'da bile daha ikinci dakikada topu oyuna sokarken zamandan çalmaya oynuyor. İşaret etsene, hızlı oynanması için arkadaşlarına...
Burası kendi sahan. Oyunu hızlandırsana! Ağır, ağır oynuyorlar...
G.Saray adeta kağnı arabası gibi yavaş oynuyor!
O pozisyonda haklıydı
İlerde zaaf, geçen sene göklere çıkardığım Yasin... Podolski'ye pas vermediği için değil. O pozisyonda bana sorarsan en doğru işi yaptı. Önün bomboş, kaleyi görürken şut atmayan adamı döverler.
Podolski geriden markajda geliyor.
Topa vurma şansı yüzde elli. Nitekim aynı benzer pozisyonda Podolski topa vuramadı. Iska geçti.
Benzer pozisyonda golü atan Quaresma'yı göklere çıkaran benim medyam Yasin'in pozisyonunda Podolski'ye pası vermediği için onu bitirdi. "Niye pası vermedin" diye. Bizde gol oldumu herşey unutuluyor. Senden iyisi yok. Olmazsa "buraya verseydi, şuraya verseydi" denir.
Yasin sahtelerin lideri!
Yasin, Galatasaray'daki sahte futbolcuların (kaleci dahil) lideri. Ayakta kalmak için oynamıyor. Kendimi yere atayım "rakibe kart gösterteyim" diye oynuyor.
Bu hale gelmiş bu sene. Ben hakem olsam Yasin'in hiçbir düşüşüne düdük çalmam.
Kaç tane böyle yutturdu hakemlere. Ama maçı da öldürüyor. G.Saray kazanmak için oynuyorsa o topun oyunda kalması lazım. Durmadan yerde yatan bir oyuncu, sahaya giren doktorlar... Nasıl oyun oynanacak?
Bir yanda da freni çeken Selçuk!

Fener de Beşiktaş da palavra maçlar oynadı
Fenerbahçe son altı maçında üç tane palavrayı yendi. Şu Fenerbahçe'nin oynadığı son altı maçtaki skorlar Beşiktaş'ın olsaydı, Beşiktaş'ın canını okumuşlardı. "Üç tane palavra takımı yendin de marifet mi zannediyorsun?" diye. Üç tane palavrayı yendi Fenerbahçe, o maçları rakipsiz oynadı, mahalle maçları gibi! Trabzonspor maçı da dahil!
Gaziantep maç boyunca kendi ceza alanı içinden çıkmadı! Gol pozisyonunda inanamadım; kendi sahası içinde 10 futbolcusu var Gaziantep'in ve buna rağmen Fenerbahçe kimse yokmuş gibi paslaşıyor. Efendim Sergen gelecekmiş de son üç maçta kurtaracakmış!
Kurtarırsa devam edecekmiş!
Defans beyinle yapılır Fatih hocam dahil, bütün hocalarımdan duyduğum laftır bu;"O kadar kapalı oynadılar ki kilidi açamadık!" Görün bakın, 10 kişi ile savunuyorlar, Fenerbahçe kaç pas yapıyor buna rağmen!
Kapalı defans yapmak, adamla olmaz.
Beyinle olur. Burada 10 tane beyinsiz var. Kusura bakmasınlar onların şahsına söylemiyorum. Ne yapacağını bilmeyen 10 adam bütün maçı kendi ceza alanı içinde oynadı.
90 dakikayı da Fenerbahçe, karşısında rakip yok gibi oynadı. Bu takıma üç gol atmak... Dünyanın en iyi takımı olursun ha! Tabii böyle bir rakibe üç gol atmak önemli (!) Hatırlarsınız daha önce Sunday Times'ın dünyaca ünlü yazarı Rob Hughes'in Ronaldo'nun golünü yazdığı yazıyı anlatmıştım.
Sayfanın dörtte biri kadar olan yazıda tamamen Ronaldo'nun attığı o güzel golü anlatıyor.
Üç tane palavra maç seyrettim, öfke içinde G.Saray maçı dahil, bu üç maçı izlediğime değdi Van Persie'nin attığı 1 gol. Beyin, düşünüyor, vücut, vücut çalımı atıyor. Dikkat edin kalecinin önündeki beklere bakışıyla, mimikleriyle ve vücuduyla basketbol feki atıyor.
Sonra topu bir ayağından diğerine düşürüyor kısacık mesafede 20 cm içinde ve golü atıyor. Böyle bir şey yok! Hayatımda izlediğim en kombine gollerden biridir.
Bu gol yazılırdı, Van Persie'yi göklere çıkaran gazetelerde... İlla Kahraman Bapçum mu yazacak? İslam Çupi mi yazacak? Bugün gazeteci olsalardı hiçbir şey olamazlardı!
Mahalle takımı ile oynadı Beşiktaş da mahalle takımı ile oynadı.
Yeni bir hoca gelmiş, Hakan Kutlu.
O da böyle kendi kendine "Ben Kayseri'nin kurtarıcısıyım" demeye soyunmuş.
Onun için sahaya garip bir takım ç ıkardı. Bu nedenle Beşiktaş-Kayseri ve Fenerbahçe-Gaziantep maçları karbon kopya maçlardır!

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.