Fenerbahçe'yi taşıyamıyor

Duayen yazarımız Hıncal Uluç'tan Fenerbahçe analizi:: Seyrettiğim en iyi Akhisar değildi, iyi Akhisar'lardan da değildi. Bu Akhisar'ın normal bir Fenerbahçe'yi yenmesi söz konusu olamaz. Ama Fenerbahçe o kadar kötü oynadı ki Akhisar değil, Çatladıkapıspor dahi olsa Fenerbahçe'yi yenerdi. Fenerbahçe'nin elinde yerlisiyle, yabancısıyla Türkiye'nin en iyi kadrosu var. Ama bu kadroyu İsmail Kartal taşıyamıyor. Tabii İsmail Kartal'ın da günahı yok. İsmail Kartal oraya 'teknik direktör' diye gelmedi

Son dönemde statlar iyice boşaldı. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş boş tribünlere oynamaya başladı. Taraftarların maçlara ilgi göstermemesini neye bağlıyorsunuz ve bu konuda neler yapılabilir?
Akhisar-Fenerbahçe maçında korkunç bir tablo vardı. Türk futbolu adına tokat gibi bir tablo...
Maçla, skorla falan alakalı değil. Fenerbahçe ile Akhisar arasındaki maçtaki seyirci sayısı 2 bin 600'dü!..
Ege Bölgesi'nin merkezi İzmir ve İzmir'de yıllardan beri Süper Lig takımı yok. Bu nedenle İzmir'de Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın taraftar sayısı fazla...
Akhisar maçında tribünde bir pankart vardı: "Biz de herkes gibi üç büyüklerden birini tutmayı bilirdik" diye... Evet... Gerçek bu... Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın 'üç büyük' olmasının sebebi de bu...
Türkiye'nin değil, dünyanın neresine giderseniz gidin, orada bir Türk varsa, o Türk ya Fenerlidir, ya Galatasaraylıdır ya da Beşiktaşlıdır.

LONDRA'DA MAÇ İZLEYEBİLİRİM

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, İzmir'e senede bir kere geliyorlar. Yıllardan beri İzmir'de takım yok. Birkaç senedir Akhisar var. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, Ege Bölgesi'ne senede bir kere gelecek ve sen de Fenerlisin, İzmir'de yaşıyorsun. İzmir, Manisa'ya, maçın oynandığı yere 55 dakika... 5 dakikada bir dolmuşlar var. İzmir'in neresinde olursan ol, Manisa'daki Akhisar-
Fenerbahçe maçına gidip geri dönmen, İstanbul'daki Olimpiyat Stadı'na gidip dönmenden daha kolay!..
80'li yılları hatırlıyorum. O zaman Aydın'a, Denizli'ye uçak yok. O zaman otoban da yok.
İki şeritli bir yolla İzmir'e bağlanır. Biz İstanbul'dan kalkar, İzmir'e giderdik. Arabaya binerdik, araba ile Denizli'ye ya da Aydın'a giderdik; Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın maçlarına ve yol boyu konvoylar halinde giderdik. O zorlu yollarda yüzlerce araçlık konvoylarla yol alırdık. Çünkü İzmir'in takımı yok. Adam Fenerbahçeli... Fenerbahçe'yi görmek istiyor Denizli'ye gidiyor; iki saat... Aydın'a gidiyor; iki saat...
Şimdi 55 dakikalık Manisa'ya gelmiyor. Niye; çünkü maça giremiyor! Biz bu Passolig'de bir yanlış yaptık. Hiçbirimiz bunu görmedik, hiçbirimiz farkına varmadık. Ne federasyon, ne kulüpler, ne biz gazeteciler!..
İzmir ve Ege Bölgesi'nde Fenerli sayısı milyonladır. 'Yüz bin' demiyorum; milyonla...
Bunlar Manisa'ya aynı gün gidip dönebilecek mesafede oturuyorlar. Manisa'da kalmalarına gerek yok ki takımını seven bir taraftar orada gecelemeyi de göze alır aslında... Ama gerek yok. Kalmasına gerek yok ama önünde bir engel var: Passolig... Maça giremez.
İstanbul'daki Fenerbahçeli, Fenerbahçe'yi seyretmek istiyorsa bir zahmet Passolig alsın.
Ama İzmir'deki Fenerli, 'Fenerbahçe senede bir kere Akhisar'a gelecek' diye niye Passolig alsın!
Ben vatandaş Hıncal'ım; hakikaten vatandaş Hıncal'ım... Türkiye Spor Yazarları Derneği'nden istifa ettim.
Spor Yazarları kartımı geri verdim. Artık basın tribününe gidip maç izleme hakkım yok. Sıradan bir vatandaş olarak...
Sıradan vatandaş Hıncal Uluç olarak yarın Londra'ya uçup, Londra'daki Arsenal-Galatasaray maçını izleyebilirim. Galatasaray'a ayrılan biletlerden birini alabilirsem alırım, almazsam Emirates Stadı'nın önüne giderim, karaborsadan bileti alır, içeri girerim.
Ama aynı Türk vatandaşı Hıncal Uluç olarak İstanbul'daki Galatasaray-Arsenal maçına gitme hakkım ve imkanım yok! Ben Monaco'daki, Frankfurt'taki, Berlin'deki, Londra'daki, Sydney'deki, Pekin'deki maça gidebiliyorum, Türkiye'de hiçbir maça gidemiyorum! Böyle bir şey icat ettik biz!.. Bunu icat ederken sahalarda disiplin, şiddeti önlemek adına adımlar attık ama iş şuraya geldi: Türk futbolunu öldürürsek futbolda şiddet biter!
Fenerbahçe'nin senede bir kere gittiği Akhisar'daki seyircisi sayısı 2 bin 600 olursa elinizi vicdanınıza koyun; Türkiye'deki veya uluslararası alandaki hangi iş adamı, herhangi bir kulübe sponsor olur; koluna, göğsüne, sırtına reklam verir?
HOVARDALIK YAPAMAZLAR
Kulüpler zaten maddi olarak batakta... Üstüne seyirci de gelmiyor. Fenerbahçe'nin forma reklamı almayacak, hovardalık yapacak hali var mı! Galatasaray dilenci parasına, Yasin'i bile satın almayan paraya bütün bir sene formasının ön tarafını sattı. Resmen dilenci parası...
Seneye ne olacak? Seneye bunlar da olmayacak.
Bunlar da olmaması ne demek: Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş transfer de yapamayacak.
Kadroları bundan da kötü durumda olacak. Cazibelerini daha da kaybedecekler.
Onlar cazibesini kaybedince lig daha da cazibesini kaybedecek. O zaman son kalan sponsorlar da çekilecek. Yarın yayıncı kuruluş 'maçları yayınlamıyorum' diye çekilebilir.
Kimsenin izlemediği maçı niye yayınlasın; milyon dolarlar verip!
Türkiye'de bu uygulama derhal bir çözüm bulunmazsa futbolun kellesini koparıyor. 'Şiddeti önleyelim, tribünleri düzeltelim' diye iyi niyetle bir karar alındı. Ama ortaya çıkan sonuç felaket...
Derhal ve derhal el konulması gerekiyor.
AZIZ YILDIRIM BÖYLE İSTEDİ

Fenerbahçe'nin 2-0 kaybettiği maçla ilgili neler söyleyeceksiniz? İki takım arasında büyük bir fark var ama Akhisar oyunu domine eden, golleri bulan taraftı. Akhisar mı çok iyi oynadı, yoksa Fenerbahçe çok mu kötüydü?
Çok fazla Akhisar'ı seyredemiyorum ama seyrettiğim en iyi Akhisar değildi, iyi Akhisarlardan da değildi. Bu Akhisar'ın normal bir Fenerbahçe'yi yenmesi söz konusu olamaz.
Ama Fenerbahçe o kadar kötü oynadı ki Akhisar değil, Çatladıkapıspor olsa orada Fenerbahçe'yi yenerdi.
Bir defa işin adını doğru koymak lazım:
Bu kadar büyük hatalar yapan bir savunma karşısında biraz akıllı adam golleri atar. İşte Gekas... Biraz akıllı adam, golleri attı. O kadar...
Daha fazlasını da atarlardı.
Mesela şurada; Fenerbahçe'nin elinde -aksini iddia eden varsa, çıksın tartışalım- yerlisi ve yabancısıyla Türkiye'nin en iyi kadrosu var. Eksiği- gediği var mı, yok mu o ayrı ama şu anda Türkiye liglerindeki en iyi kadro Fenerbahçe'nin elinde... Türkiye'de görevli herhangi bir teknik direktör o kadroya sahip olmak için can atar.
Fenerbahçe'nin Akhisar maçında oynattığı oyuncu sayısı 13... 11 kişi sahaya çıktı, 2 kişi değişti; toplam 13... Bu 13 kişiyi bir kenara bırakarak geri kalanlardan 11 yaparım, çıkar Akhisar'ı yenerim. Öyle bir kadrosu var Fenerbahçe'nin...
Ama bu kadroyu İsmail Kartal taşıyamıyor.
Fenerbahçe, Akhisar maçına fizik olarak hazır değildi, moral olarak hazır değildi, bireysel olarak hazır değildi, takım olarak hazır değildi.
Fenerbahçe şiddetle Galatasaray'a benzemeye başlamış. İsmail Kartal'ın da günahı yok.
İsmail Kartal oraya 'teknik direktör' diye gelmedi. İlhan Cavcav "Takımı gerekirse ben yönetirim" dedi, hocayı kovdu ya; Aziz Yıldırım, İlhan Cavcav'dan önce yaptı bu işi... Geçen yılki hocayı 'cart' diye kovdu ve 'Ben takımı yöneteceğim' dedi ve oraya göstermelik bir adam koydu.
25 MİLYON KİŞİ TAHMİN EDEMEZDİ

Hani diyorlar ya 'Türkiye'de 25 milyon Fenerbahçeli var' diye!.. O 25 milyonun, 25 milyonuna da 'Görevden alınan Ersun Yanal'ın yerine Fenerbahçe antrenörü kim olsun' diye sorsalardı, 'İsmail Kartal' diyen bir kişi çıkmazdı.
İsmail Kartal oraya geldi. Peki niye geldi: Aziz Yıldırım 'Artık ben yöneteceğim' dediği için...
Ersun Yanal gibi adama, Mustafa Denizli gibi adama, Aykut Kocaman gibi adama "Takımı sen mi şampiyon yaptın; ben yaptım" demeye meraklı Aziz Yıldırım bu sefer adını daha açık seçik koymak için İsmail Kartal'ı oraya getirdi. Ama işte sonuç bu...
Fenerbahçe her maç, biraz daha fiziki bakımdan yetersiz görünüyor, biraz daha bitkin görünüyor, biraz daha yorgun görünüyor ve biraz daha kopuk görünüyor.
Ligin 4. haftasındayız ve Fenerbahçe'nin Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray gibi Avrupa maçları da yok.
Ligden başka hiçbir maçı yok. Yani en rahat durumdaki büyük ama en kötü oynayan
büyük!.. Elindeki o iyi kadroya göre!..
F.BAHÇE'DEKİ ORTAM DEDİKODUYA MÜSAİT

Emre ve Volkan'ın, Akhisar maçı kadrosuna yer almaması iddiaları da beraberinde getirdi. Volkan'ın, ilk 11'de yer almadığı için, Emre'nin de Emenike'yi kadroda gördüğünde sakat olduğunu söyleyip Manisa'ya gitmediği ileri sürüldü.
İddialar doğru da olabilir, yanlış da olabilir.
Okuyorum ki Emre'de ciddi bir sakatlık varmış, bu hafta da oynamayacakmış.
Galatasaray maçına kadar yokmuş, falan...
Ama işin önemli olan yanı; eskilerin çok yerinde, çok anlamlı bir lafı vardır; "Şüyuu vukuundan beterdir" diye... Bir şeyin kulaktan kulağa konuşulması, şayi olması, gerçek olmasından, gerçekleşmesinden beterdir. Bu Emre, Volkan dedikoduları, 'Biz sakatız' der demez, Akhisar'a gitmekten vazgeçer vazgeçmez birden yayılıyorsa, 'Fenerbahçe'de durumlar pek iyi değil...
Fenerbahçe'deki durumlar fevkalade dedikoduya müsait... Fenerbahçe'deki durumlar, fevkalade karıştırılmaya müsait' demektir. Önemli olan bu...
Fenerbahçe, zamanında bundan çok daha kritik günler geçirdi. Bu tür dedikodular çıkmadı. Çıkanlara da gülüp geçti millet...
Bu defa ciddiye alındı. Demek ki Fenerbahçe'de düzeltilmesi gereken bir şeyler var.

HALKAPINAR STADI'NDA OYNAMALIYDI


Akhisar da yılda 3 defa stadyum dolduruyor. Kasasına üç büyük takım ile oynadığı maçta para girecek ama o da bu gelirden mahrum kalıyor.
Akhisar'ın, Fenerbahçe maçını normalde İzmir'deki Halkapınar Stadı'nda oynaması lazım. Manisa'da 15 bin kişiye değil Halkapınar'da 50 bin kişiye oynama imkânı var. Akhisar'ın paraya ihtiyacı yok mu?
Maç akşamı, Akhisar Başkanı'nı dinliyorum. "Akhisar'ın bütün yıllık bütçesi 35 milyon lira" dedi. Yıllık bütçesi 35 milyon lira olan bir kulüp, Halkapınar'da oynanacak maçtan 3 milyon lira kazanmayı istemez mi? Onda biri ya!.. 3 milyon Galatasaray'dan, 3 milyon da Beşiktaş'tan... Al sana 9 milyon... Hayır! Manisa'daki 15 bin kişilik stadı dolduramıyorlar!

ANLIK SEYİRCİ KAYBOLDU

Öteki taraftan bütün statlar boş.
Olimpiyat Stadı'nda biletli taraftar sayısı 842'ydi.
Her maç böyle... Kapalı tribünün karşısına kamera koyuyorlar ya; daha hiçbir statta dolu bir kapalı tribün görmedim.
Neden?
Çünkü bir babanın 'Hava güzel...
Hadi bugün çocuklarla maça gidelim' deyip çocuklarını alıp maça gitme şansı yok.
Yani tesadüfi seyircileriki bunlar futbol seyircisinin en azından yüzde 25-30'udur- kaybettiler.
Ben kendimden biliyorum. Londra sokaklarında yürürken bakıyorum:
Orada bir maç var 'Gireyim, seyredeyim' diyorum. Gidiyorum:
- Kaç para bilet?
- 8.
- Al.
Bu, anlık seyirciyi yok ettik.
Sene başında maça gidip gitmeyeceğine oturup karar vereceksin ve gidip alacaksın! Ayrıca bir Passolig kartı da yetmiyor.
ERDOĞAN STADA GİREMEDİ

Çocuğuna ve eşine de almak zorundasın. 4 kişilik ailenin tek maç için 100 lira vermesi gerekiyor.
Benim Anadolu'da yaşayan kuzenim var. Geçen hafta geldi; "Hadi Hıncal ağabey maça gidelim" dedi. "Dalga mı geçiyorsun sen" dedim.
Tipik bir örnek daha; Doktor Erdoğan, Frankfurt'ta yaşıyor. Bu haftaki maçı seyretmek üzere Frankfurt'tan İstanbul'a geldi ama maça giremedi.
Çünkü acele ile çantasını hazırlarken Passolig kartını almayı unutmuş. Kartını Frankfurt'ta bırakıp, kendisi geldiği için maça giremedi Erdoğan.
Benim eve gelip seyretti maçı...
Kendini teselli etmek için; "Hıncal ağabey burada arkadaşlarla hep beraber neşe içinde maç izledik" dedi.
Düşünebiliyor musun?
RÖPORTAJ: BÜLENT CAN

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.