Karar alınmış F.Bahçe şampiyon

Hakem, Binya'ya doğru bir kırmızı kart gösterdi ama Caner'in yaptığı hareketi es geçti. Eğer penaltıyı verse, skor 1-1 olacak ve Fenerbahçe bir kişi eksik kalacaktı. Bu tatsız bir tesadüf değil. Gaziantep'e de ceza kesilmiş, taraftar ortadan kaldırılmış. Fenerbahçe için kurulmuş federasyon ve bu medya şampiyonu zaten belirlemiş

Fenerbahçe, Gaziantep engelini 3 golle aştı. Emenike ve Sow, attıkları gollerle sonucu belirleyen isimlerdi. İkinci gol öncesi tartışılan bir pozisyon da var. Karşılaşmayla ilgili analizleriniz, notlarınız neler?
Fenerbahçe şampiyon... Bunun, Galatasaray ile arasındaki farkı 11 puana çıkarmasıyla da alakası yok. Aradaki puan farkı bu hafta sıfır olsaydı, hatta Galatasaray 1 puan önde olsaydı yine de Fenerbahçe şampiyondu.
Çünkü bu karar alınmış.
Gaziantep maçını izlerken, fevkalade rahatsız oldum. Sabah gazeteyi aldığımda, Erman hocanın da yazdığını gördüm.
Yıllarca kendisinin de görev yaptığı ama Fenerbahçeli olmadığı için kovulduğu yayıncı kuruluşa diyor ki 'Eğer tarafsız bir yayıncı kuruluşsanız, ekranı ikiye bölün; bir yarısına Caner'in hareketini koyun, öbür yarısına Binya'nın kırmızı kart gördüğü hareketi koyun.
Bu ikisi, birbirinin karbon kopyasıdır.
Penaltıyı verse, Caner kırmızı kart görecek ve oyundan çıkacak. Skor, 1-1 olacaktı. Hakem, onu görmedi ama Binya'nın hareketine faulü verdi ki doğruydu. İkinci sarıdan, kırmızıyı da gösterdi. O da doğruydu. Peki Caner'in yapığı hareket ne olacak! Caner'in de sarı kartı vardı.
Üstelik ikinci gol, bu pozisyonun devamında geldi. Skor 1-1 olacakken; hakemin gözünü kapaması yüzünden maç, birden 2-0 oldu.
Bu, tatsız bir tesadüf falan değil.
Kimse, kimseyi kandırmasın. Fenerbahçe için kurulmuş bir federasyon ve A'dan Z'ye Fenerbahçeli bir medya ile; sezon, Fenerbahçe'nin şampiyonluğuyla bitecek!
ELİNDEN GELENİ YAPIYOR
Erman'ın yazısında, bir sorusu daha vardı: "Bu Fenerbahçe'nin, hakem lütfuna ihtiyacı var mı?" Bu da ayrı bir soru...
Şampiyon olmak için, bu Fenerbahçe olmaya da gerek yok. Galatasaray'ın hâl'i pür melâli ortadayken, Beşiktaş büyük bir savaş vererek ayakta kalmaya uğraşırken, 'Trabzon' diye bir takım neredeyse bırakılmamışken...
Şampiyon olacak başka bir takım yok zaten...
Fenerbahçe'den başka... Yani şampiyon olması için herkes, elinden geleni yapıyor!
Kamil Ocak'taki maçta, Gaziantepspor da elinden geleni yaptı. Fenerbahçe, 3 gol attı; 3 golün de asistini, deyim yerindeyse Gaziantepsporlular yaptı.
Emenike'nin 2 golünden önce topa son dakunan Binya'ydı. Sow'a, pası veren de Bekir Ozan... Fenerbahçe, kendi geliştirdiği akınlar sonunda üç gol atmadı.
Ben, hayatımda bu kadar kötü iki stoper görmedim. Bu ülkede, son yıllarda bunca şike kıyameti kopmuş olmasa; bu iki stoperin şike yaptığını, rahatlıkla düşünürdüm. Emenike, 5 metre gerilerinden fırlıyor; 5 metre öne geçiyor!
Son golde, Sow'dan o çalımı yiyen Stankevicius'tan stoper olur mu? Binya, tam rezildi; Stankevicius da o çalımı yiyerek, 'Ben de rezilim' dedi.
Zaten Gaziantep'e ceza da kesilmiş. Hakeme baskı yapacak tek unsur da ortadan kalkmış. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yönetir gibi maç yönetiyor.
Fenerbahçe'nin galibiyetiyle; Beşiktaş ile arasındaki fark 10'a, Galatasaray ile arasındaki fark ise 11'e çıktı. 'Bundan sonra fark kapanır mı?' diye sormaktan ziyade; 'Fark, daha ne kadar açılır?' diye bakmak gerekiyor herhalde...
İkinci yarının başından beri Fenerbahçe, 'Fark kapansın' diye elinden geleni yaptı. Fenerbahçe'nin bütün bu çırpınışlarına rağmen, fark hala açılıyor. Çünkü öbürleri, daha çok çırpınıyor!
ÜZERİNDEN ATMAK İÇİN

Trabzon'a, Fenerbahçe maçında çıkan olaylar nedeniyle; 6 maç ceza verildi ama halen sonucu tescil edilmedi. Bu, biraz kafa karışıklığı da yaratıyor aslında... TFF'nin, kararı bekletmesinin sebebi nedir?
Türkiye'de federasyon yok. Diyelim ki Tahkim Kurulu ceza vermedi.
Tahkim Kurulu'nun böyle bir hakkı var mı; var. Disiplin Kurulu, bir ceza verdi; Tahkim Kurulu kaldırdı. Ne olacak?
Federasyon, maçı yeniden oynatma kararı mı alacak? Böyle bir şey yapabilir mi? O zaman niye bekliyorsun? Böyle bir kurul da yok!
Yönetmelikte, 'Hakem maçı durdurduğu anda, Futbol Federasyonu karar verir' diye yazıyor. 'Futbol Federasyonu, karar verir' diye yazıyor. 'Disiplin Kurulu, Tahkim Kurulu ya da Hukuk Kurulu karar verir' demiyor!
Bugüne kadar da böyle bir uygulama olmadı.
Beşiktaş-Galatasaray maçının ardından da karar geç çıkmıştı.
O maçın ardından böyle bir garip uygulamaya girdi.
Bunun, bir tane sebebi var; yüreksizlik!..
Üzerlerinden atmak! 'Beşiktaş'ı, biz mağlup ilan etmedik. Tahkim Kurulu ceza verince, biz de hükmen mağlubiyet kararı almak zorunda kaldık!' Şimdi de aynı şey; 'Trabzon'u, biz hükmen mağlup etmedik; Tahkim Kurulu ceza verdi. Mecburen biz de...' Bu kadar zavallı bir karar olur mu? Ondan sonra bu ülkede; spor gazeteciliği, spor yazarlığı yapıyorsun!..
OYUNCULARA DÜŞMAN

Kayseri; Galatasaray karşısında, uzatma dakikalarında golü buldu ama daha önce baskı yapsa, daha erken de öne geçebilirdi. Galatasaraylı oyuncular, isteksiz ve moralsizdi. Sadece Hajrovic, bir şeyler yapmaya çalışıyordu; onu da Mancini oyundan aldı!
Kayserispor ilk yarıda, Galatasaray'ın üstüne üstüne oynadı ve Galatasaray savunmasının, ne kadar kolay aşılabileceğini gösterdi. Fakat ikinci yarıda, o Kayseri gitti; korkak, ödlek, kendi sahasına çekilmiş, beraberliğe razı bir Kayseri ortaya çıktı.
İlk yarıdaki Kayseri'nin mantığı doğru...
Kayseri, lig sonuncusu... Bir puanla, bir şey olmaz. Kayseri'nin, Anadolu'da dedikleri gibi 'Ya herro ya merro' deyip; üç puana oynaması gerekiyor. İlk yarı, bu kafada oynadılar ama ikinci yarıda garip bir şekilde sahasına çekilince, Galatasaray yüklenmeye başladı. 'Mancini'nin yaptığı değişiklikler sayesinde, Galatasaray maça hâkim oldu' diyen dahi arkadaşlarımız var! Nasıl değişikliklerse onlar? Ceyhun'u çıkarıp, Umut'u alıyor! Hajrovic'i çıkarıp, Lucas'ı alıyor! Selçuk'u çıkarıp, Sabri'yi alıyor!
SNEİJDER DÖKÜLÜYORDU
İnsan ruhundan da anlamıyor. Chelsea maçında, 31. dakikada oyundan aldı Hajrovic'i!..
31'de kenara almak, 'Sen bir işe yaramazsın' demek. Hajrovic'i yok etmeye uğraşıyor!..
Kayseri karşısında, Galatasaray'ın etkili oynayan tek adamıydı Hajrovic! Hırslı, ateşli, topu aldığında diklemesine oynayan, pozisyona girdiğinde, olduğu yere bakmadan çakan adamı oyundan alıyor! Yani savaş meydanından tankı çıkarıp, yerine piyadeyi sürüyorsun! O sırada da savaş, başa baş gidiyor.
Hajrovic çıktıktan sonra, 'Maçı kurtarayım' diyen de kalmadı!
İnanılır gibi değil! Hiçbir şey yapmayan, sahadan kaybolmak için elinden geleni yapan Sneijder orada; Hajrovic'i kenara aldı!
Kayseri karşısında, son dönemde eleştirilen isimler arasında yer alan Selçuk da kötü futbolunu sürdürdü.
Çok kötü oynadığını nihayet gördü! Peki o dakikada, Selçuk'u alıyorsun da sahaya sürdüğün Sabri'den ne beklersin?
O dakikada oyuna soktuğun birinin; tribüne de, takımda geri kalan 10 kişiye de 'Bak, şimdi oyuna giriyor; bir şey yapabilir' dedirtecek bir kişi olması lazım.
Oynaması imkânsız birtakım adamlar, yedek kulübesinde oturuyor. Genç adamlarmış onlar! Onları da "Ben almadım" diye inkar etti Mancini... "Ünal Aysal aldı" dedi. Ünal Aysal aldıysa; oynatmayacağın adamı, niye koyuyorsun kenara! Sen, Ünal Aysal'ın yalakası mısın?
KAĞIT VERMEK ZORUNDA
"Her kararı, ben veririm. Takımın, teknik direktörü benim" diyorsun; ondan sonra "Ünal Aysal aldı" dediğin adamları da 18 kişilik kadroya alıp, kulübede oturtuyorsun!
Hamit, niye yok kenarda? 10 dakika kala sahaya Hamit mi girse ümitlenir; Sabri mi girse ümitlenir bu millet! Hamit, kadroda bile yok; onu da öldürmeye çalışıyor çünkü... Hajrovic gibi, ona da düşman! Niye düşmansa; bilmiyorum.
Senin son haftalardaki en büyük kozun, Yekta, kulübede...
Selçuk'u çıkartıyorsan, onun yerine oynayacak bir tane adam var kenarda; Yekta... Onu da almıyor!
Kayseri karşısında, yaptığı değişikliklere bak: Sahaya çıktığında, sağda Veysel oynuyor; önünde Hajrovic... Hajrovic'i çıkarıyor; Lucas Ontivero'yu alıyor oyuna...
Sonra Sabri'yi alıyor. Yaptığı bütün değişiklikler, sağ kanatta... Yani takımın, bütün günahı sağda! Orayı düzeltmeye uğraşıyor.
Tek çalışan kanat üstelik...
Hajrovic ile takır takır işleyen kanada, önce Lucas'ı aldı; arkadan Sabri'yi! Tabii bunları alınca da öbür taraf, darmadağın oluyor; orada oynayanı da kaydırıyor bir yere!.. Selçuk'u çıkardığında, Yekta'yı koyarsın; kâğıda da lüzum olmaz. 'Bunun yapamadığı şeyi, sen yapacaksın Yekta' diyeceksin.
Ama kâğıt vermek zorunda!.. Çünkü üçüncü sağ kanat adamını sokmuş oyuna...
Lucas girince; sağda oynayan nereye gidecek, onun gittiği yerdeki adam nereye gidecek, onun gittiği yerdeki adam nereye gidecek! Öyle çorba gibi bir rotasyon ki ancak kâğıtla anlatabiliyor! Selçuk da buruşturdu ve yere attı. Selçuk'tan başka gören yok kâğıdı...
Oynuyor adam... Galatasaray ile resmen oynuyor!
ARENA'DAKİ DERBİ AYSAL'IN SON UMUDU
Bir hafta daha var ama Galatasaray-Fenerbahçe derbisi, şimdiden konuşulmaya başladı. Neler olabileceği tartışılıyor. Hatta Alper Potuk, bir adım ileriye gidip "Galatasaray'ı yenersek, Arena'nın ortasında saç ve sakalımı kestireceğim" dedi. Siz, derbi öncesi atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arena'daki maç, Ünal Aysal'ın son umudu...
Bu Cibaraları Florya'ya tayin etmeleri, falanları, filanları; hepsi Fenerbahçe maçına kadar dayanmak için... Bursa maçı ne olur; bilmiyorum. Ama kaybetse bile; Arena'daki maça kadar, ortamı idare etmeye çalışacak. 'Fenerbahçe'yi yenersem, sıyrılırım. Fener'e yenilirsem, zaten gidiyorum. Onun için ben, Fener maçına kadar dayanayım' diye uğraşıyor.
Arena'daki maç, sadece ve sadece Aysal'ın maçı; ne Fener'in, ne Galatasaray'ın, ne ultrAslan'ın, ne şunun, ne bunun!..
Alper'i, Kadıköy Savcısı'na ihbar ediyorum.
6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'nı ihlal etmiştir.
Hakkında, derhal soruşturma açılmalıdır.
Hatta maç saatinde, karakola gidip imza atmasına karar verilmeli...
Bir Galatasaray-Fenerbahçe maçının, normal koşullarda oynanmayacağını bile bile bu tahriki yapmaya, kimsenin hakkı yok.

CAMİA YUTACAK SANIYOR

Geçmişte böyle espriler olurdu; hepimiz eğlenirdik. 'Keseceğim' diyen de maçtan sonra, öbür takımdan birinin eline usturayı verir; tıraş ettirirdi. O zamanlar, dostluk vardı.
Şimdi birbirlerinin maçlarına gidemiyorlar; yasak!.. Galatasaray atkılı bir adam, Bağdat Caddesi'nde dolaşamıyor. Edirnekapı'da, köprünün üstünde cinayet işlendi.
Bu ortamda, ortamı germek eğer suç değilse, 6222'ye göre ne suçtur; Kadıköy Savcısı bana söylesin!..
Bunun ötesinde maç, Ünal Aysal'ın maçı... 'Mehmet Cibara, istifa etmiş. Ünal Aysal, istifayı kabul etmemiş' diye bir haber çıktı.
Osmanlı'dan, Mecelle'den; aynen Türk Hukuk Kanunu'na geçen bir hüküm var: 'İstifa, tek taraflı bir hukuki müessese olup; karşı tarafın kabulü ilzam etmez.' Yani 'İstifa, tek taraflı bir kurumdur; karşı tarafın kabulü beklenmez, şart değildir.' Sen istifa ediyorsan, edersin arkadaş! İstifa edermiş gibi yapmazsın...
Bunun adı, danışıklı dövüş! 'Efendim ben ettim de başkan kabul etmedi.' Başkan, kendi koltuğunu kurtarmaya uğraşıyor; seni düşünecek hali mi var? Bu kadar basit bir tezgâhı, bu kadar basit bir oyunu; Galatasaray camiası yutacak zannediyorlar!
Ben, Galatasaray Kongre Üyeliği'nden istifa ettiğim zaman, araya kimler girdi... İstifamı, aylarca işleme koymadılar. O zaman yazmıştım. "Ağalar, paşalar; hala benim istifamı yürürlüğe koymadınız. İstifa, tek taraflı bir hukuki müessesedir. Sizin kabulünüzü gerektirmez. Bitti bu iş!" diye...
O gün, bugün de 'Yeniden dön' diyenlere hiç kulak asmıyorum. Çok da mutluyum; verdiğim karardan dolayı... Benim bu kongrede, işim yok! Bunca rezilliğe göz yuman kongre, benim kongrem olamaz.
Röportaj: Bülent CAN
Not: Röportaj, Bursa maçından önce yapılmıştır.

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.