Beşiktaş fark atar

A SPOR’da Erdal Torunoğulları’nı izledim. Kulübünün parasını har vurup harman savurmuyor. Doğru yapıyor. Kulüplerini borç batağına sokup kaçanlar UEFA sopasını yedi. F.Bahçe ve G.Saray transferde tam fiyasko. Yıldırım, Van Persie sorusuna saçma cevap verdi. Ben de diyorum ki: Dam üstünde saksağan bu ne biçim lacivert

Geçen hafta A Spor'u izlerken, Erdal Torunoğulları adındaki Beşiktaşlı yöneticiyi gördüm... Enteresan şeyler anlattı. Bu kadarlık programda bile şu kanaata vardım; eğer Beşiktaş, futbolcu izleme ekibini iyi seçerse ve pazarlıklarda da Erdal Torunoğulları'nı kullanırsa önümüzdeki 5 yıl içinde yeni yapılan statla hem F.Bahçe'ye hem de Galatasaray'a açık ara fark yaparlar.
Neden? Yıllarca futbolu bilmeyen menajerlerle türlü yollardan ilişkilere girerek kulüplerin paralarını har vurup harman savuranlar, kulüpleri borç batağına sokup sonra kaçanlar, sonra da UEFA'nın sopasını kafasına yiyenler...
Bu yöneticilerden bazıları iyi niyetliler ama acemiler, bazılarının ise niyetleri belli. Torunoğulları, Van Persie transferini anlattı. "Biz dedi bu oyuncuyla anlaştık. Kulübüyle de anlaştık.
Çünkü kulübü Van Persie'yi istemiyordu.
Teknik direktörü de istemiyordu. Van Persie de onları istemiyordu. Torunoğulları hiçbir para ödemeden Van Persie'nin bonservisini almış. Bu sırada devreye Fenerbahçe giriyor.
Van Persie'nin kulübüne bonservis bedeli 6.5 milyon euro neredeyse Türk parası 20 milyon eder... Arada da bonus var mı bilemem...
Haliyle kulübü de Fenerbahçe'yi tercih ediyor.
Sonra ne oluyor, Beşiktaş, Mario Gomez'i alıp getiriyor... Beşiktaş-Fenerbahçe arasında Diego transferinde de benzer olay yaşanıyor. Beşiktaş gidip Sosa'yı alıyor.
Beşiktaş'ın aldığı oyuncular, teknik direktörle uyum sağlayınca ortaya bu sonuç çıkıyor. Fenerbahçe'nin yediği kazık yanına kar kalıyor, futbolculardan aldığı verim de ortada. Aziz Yıldırım, basın toplantısında Van Persie sorusuyla karşılaşıyor. Ama soruyu hemen kapatıyor Saçma sapan bir cevapla. Verdiği cevap şu; "Beşiktaş niye almadı sor bakalım onlara." (Yani Beşiktaşlı yöneticilere) Ben de Aziz Yıldırım'ın cevabına şöyle diyorum; dam üstünde saksağan bu ne biçim lacivert.
Kendi sistemini kendi bozar
Fenerbahçe stadını 2006'da bitirmiş... 52 bin kişi. Galatasaray, 2011'de bitirmiş; 52 bin kişi.
Yani Fenerbahçe'den 5 yıl sonra. Beşiktaş yeni bitirdi 42 bin kişi yani Fenerbahçe'den 10 sene sonra. Peki bu 10 yılda Galatasaray'a ve Beşiktaş'a göre Fenerbahçe'nin kasasına giren stat gelirleri nerelere harcandı. Harcanan yerler doğru mu? Bu kadar yılda Fenerbahçe kaç şampiyonluk aldı? Avrupa kupalarında ne yaptı?
Bu soruların cevabını verebilirler mi? Kesinlikle hayır... Aynı transfer fiyaskoları Galatasaray'da da yaşandı... Erdal Torunoğulları'nın söylediği bir cümleye hayran kaldım; "Menajerler beni hiç sevmezler" dedi... Devam etti; "Hatta benden nefret ediyorlar" dedi. Şimdi maalesef Türkiye'deki bazı yöneticiler de Torunoğulları'ndan nefret etmeye başlayacaklardır. Çünkü Torunoğulları zihniyeti başarılı olursa Türk futbolunda çok şey değişecektir.
Beşiktaş kadrosuna bakınca da bazı şeyler net görünüyor. Böyle devam ederlerse de ileriyi görmemek mümkün değil. Amma ve lakin Beşiktaş'ın içinden birileri de çıkıp bu sistemi bozmaya çalışmayacaklar mıdır? Cevabım kesinlikle evettir... Bekleyip, göreceğiz...
Bu piero can sıkıyor
İzmir'deki Beşiktaş maçında pierocu geldi "Topu sokayım mı çıkarayım mı" diye sordu. Ben de "İçeri gelirsem o topu..." diye cevap verdim. Bunlar yaşandı, rüyamda görmedim. Bu pierolara güven kalmadı
Bakınız beyler bu piero denen olay artık can sıkmaya başladı.
Gazetelerde yazı yazanlar hiç araştırma yapmadan yazıp, konuşuyorlar...
Ben Maraton'da görev yaparken ve ilk piero ile bunu yaparken bir başka televizyonda da başka bir piero aleti vardı.
O gün biz mesela top çizgiyi geçti mi geçmediyi mi oynattık.
Diyelim bizde geçti ama aynı pozisyonda öbür televizyonda top geçmedi verdi. 10 gün kamuoyu ve basın bu piero aletlerini tiye aldılar. Hangisi doğru diye dalga geçtiler. Sizin piero bizim piero diye konuşuldu.
Bu olaydan iki hafta sonra da gene pieroluk bir olay oldu İzmir'de Beşiktaş maçında...
O zamanki yönetmen programı idare edene gelip kulağına birşeyler söylemişti.
Ben de ne olduğunu sorduğumda yönetmen bana, "Pierocu soruyor, topu sokayım mı çıkarayım mı diye." Ben de o zaman içeriye gelirsem o topu... diye devam etmiştim. Beyler bunlar yaşanmış olaylardır, rüyamda da görmedim.
Bilgisayara ne verirseniz onu alırsınız.
Bir de göz denen bir olay var. Ben yarım metre, 30 santim, 1-1.5 metrelik çizgiyi geçmelerde gözüme mi inanacağım pieroya mı? Aslında bataklığa girip bunlara cevap verenlerin kaçırdıkları bir nokta var.
Olay sadece piero olayı değil beyler! Olay kamuoyundaki güven olayıdır. Güven kazanmak ve güven kaybetmek. Çırpındıkça batarsınız, çünkü kamuoyunun size güveni kalmadı.
Yanal okkalı cevap vermezse...
Aziz Yıldırım; kongre üyelerine saygısızlık yaptı... Ne dedi;
"Beni sinirlendirmesinler 10 sene gitmem." Yani oyların yarıdan çoğu benim. İstediğimi yaparım" diyor. Haklı mı? Haklı... Böyle kongre üyelerine böyle başkan. Tencere kapak misali.
Fenerbahçe Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım, eski teknik direktörünü ahlaksızlıkla suçladı... Milli takımda da görev yapan Ersun Yanal'ın bu kelime hakkında iki gündür basın toplantısı yapmasını bekliyordum hala yapmadığına göre Aziz Yıldırım acaba haklı mı? diye bir soru işareti kafamda gittikçe büyüyor. Eğer buna okkalı bir cevap veremezse Ersun Yanal, bundan sonraki teknik adamlık kariyeri de büyük yara alacaktır...
İlker "Hakemim" diye dolaşmasın
Başakşehir - Gaziantep maçının 30. dakikası oynanıyor...
Gaziantepli Marçal bir hava topuna yükseliyor. Marçal koşarak gelip ayağını yere koyarak hava topuna yükseliyor, rakibi bu kafa topuna yükselmediği gibi hafifçe de eğiliyor.
Niyeti tamamen topla oynamak olan Marçal rakibi de eğilince üstüne düşüyor.
Hakem İlker Meral önceden sarı kartı olan bu oyuncuya ikinci sarıyı gösterip kırmızı ile oyundan atıyor. Bundan sonraki 60 dakikayı Gaziantep 10 kişi oynuyor, İlker Meral de hakemim diye ortalarda boy gösteriyor. Ey komite böyle hakemleri alın başınıza çalın...
NOT:
Bunu defalarca yazdım ve konuştum... Ey okuyucular, Sabah grubunda yazı yazıyorum, A Spor'da programa çıkıyorum. Bunun haricinde ne Twitter hesabım ne Instagram'ım ne de Facebook'um var... Burada yazılanların hiçbiri ben değilim. Erman Toroğlu olanların da hepsi sahtedir. Bu iki yer dışında bir yerde de ne yazdım ne konuştum.

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.