Sanatçı

Maçı statta izledim. Ümraniye'nin koruduğu kalenin penaltı noktası hizasında olmayı tercih ettim. Sinsice bir amacım vardı; dünya yıldızı Icardi'ye odaklanacaktım.
Amacıma ulaştığımı pek söyleyemem. Başlama düdüğüyle birlikte Emre Taşdemir ile bu işin olmayacağı, Oliveira'nın alıştırdığı performansının hayli altında seyrettiği, Kerem ile Mertens'inse son maçlardaki "havanda su dövme" enerjileri dikkatimi çekti.
Koskoca bir devre boyunca Geraldo, G.Saray'ın sol kanadıyla kedinin fareyle oynadığı gibi eğlendi. Ligin önemli golcülerinden Umut Nayır onun sayesinde takımı öne geçirdi. Büyük takım reaksiyonu bir duran toptan Abdülkerim'le geldiğinde G.Saraylılar"kazandık" diye düşünmeye başlamıştı.
Fakat Ümraniye G.Saray'ın zaaflarını ezberlemişti ve soyunma odasına Oğuz'la bir gol daha bularak girmeyi başarmıştı. Dubois hamlesi kaçınılmazdı. Maça katkı yapmasını beklediğim esas isimse Rashica yerine oyuna giren Yunus'tu. Rashica hangi özelliğiyle ondan iyi anlayamıyorum.
Dakikalar ilerledikçe sarı kırmızılıların dağınık ve şuursuz baskısı meyvesini bir penaltıyla verdi. Icardi bu kez kaçırmadı ve nefis bir "Panenka" ile rakibine cezayı kesti. Gelen baskı sonrası "An meselesi" olan gol sahadaki tek sanatçının kafasıyla geldi. Arjantinli muazzam bir kafa golüyle sezona kalıcı bir imza daha bıraktı. Son söz; G.Saray'ın stoper, orta saha, golcü vs aramayı bırakıp derhal sol bek almaması çok ağır bedeller ödetebilir. Benden söylemesi.

ETİKETLER: Galatasaray
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.