1 puanın değeri!

Son metrelerine gelinen şampiyonluk yarışında Beşiktaş'ın rakiplerinden farklı avantajları var. Bu avantajların en önde olanı Mustafa Denizli gibi, gerçekten "kurt" olan bir teknik direktörle çalışması. Ferrari, Ernst, Tabata, Nobre, Nihat, Tello gibi 6 asının yokluğuna karşılık Sapara, Vassell, Vittek gibi kariyerli ağır hücumbotları olan Ankaragücü'ne karşı alınacak önlem; dörtlü savunmanın bir elemanını öne çekip, orta sahayı beşleyerek, rakibi kilitlemektir. Bunu yapan Denizli ne aptaldır, ne de acemidir! Rakibi bu şekilde etkisizleştirip, yorduktan sonra Yusuf, Serdar Özkan gibi kulübedeki hücumcuları sonradan oyuna almak akıllı, deneyimli teknik direktörün yapabileceği doğrudur. Bunu yapan Mustafa Denizli, Bobo'nun şutunda top, direğe çarpmayıp, filelere takılsaydı ikinci gün eleştiri değil, alkış alıp, "dahi" övgülerine boğulacaktı! Hani, kulakları çınlasın Hıncal Uluç'un dediği gibi bazı arkadaşlar, "spor yazarlığı değil, skor yazarlığı" yapıyor!

Sakatlar hız kesti
Bir hafta önce "eksiksiz" kadrosuyla Beşiktaş'a Eskişehirspor karşısında sezonun en iyi futbolunu oynatan ve 0-2'den 3-2 kazandıran Denizli'yi alkışlayanlar, pardon şimdi neredeler? Denizli, futbol bilgisi ve deneyimiyle farklı bir teknik adam. Bu farklılığıyla birçok zor maçı geriden gelerek, kazandı. Denizli'nin en iyi yönlerinden biri de; yanlışında ısrar etmemesi, hatasından dönmesi. Hatasından dönmesini sağlayan ise 90 dakikanın her saniyesini yaşaması. Böylece, oyunun seyrini değiştirecek müdahaleler yaparak, kötü gidişi iyiye çevirebiliyor. Bu müdahalelerle, gitmekte olan çok maçı kazandı. Açık konuşalım, şampiyonluğa kanat çırparken Kartal'ın hızını 6 sakatı kesti. Ankaragücü'nden alınan bir puan mı şampiyonluğu kazandıracak, yoksa verilen iki puan mı şampiyonluğu kaybettirecek? Bu soruların yanıtı son hafta alınacak! Denizli, geçen hafta "2 puan kredimiz kaldı" demişti, o kredi bitti! Sıfır krediyle şampiyonluk çıkarırsa, yeni bir tarih yazar!