Uyandılar!
- Haşmet Babaoğlu Yazıları
- 06 Şubat 2010, 00:38:34, Güncelleme: 06 Şubat 2010, 01:54:38
Nihayet dedim içimden devrenin bitmesine yakın. Nihayet Tabata ve Nihat sahip oldukları futbol bilgisini göstermeye başladı. Nihayet Beşiktaş uykulu ve seyirciyi de uyutan futbolu bırakıp hızlı ataklara dayalı kendi karakteristiğine geri döndü. Çünkü Sivok'un golü gelmişti ve golden sonra devre arasına kadar ki 13 dakika boyunca Beşiktaşlılar her futbolseverin büyük zevk alacağı bir futbol sergilemişti.
***
Ama Gençlerbirliği'nin hocası devre biterken oyuna Hurşut'u sokmuştu. İkinci yarı başladıktan hemen sonra anladık ki, iyi hamleymiş bu. Hurşut ileri gitmekte zorlanan takımını rakip onsekize iterek maçın karakterini değiştirdi. Ve ardından da golünü attı. İşte o sıralarda Fink ve Ernst savunma ağırlıklı oynamaya başladılar. Bu iki Alman savunma ağırlıklı oynamaya başladıklarında Beşiktaş gol pozisyonu bulmakta zorlanıyor. Tello zaten yoktu. Nihat susuz kalmış çiçek gibi soluverdi. Tabata çaptan düştü, neyse ki sonra kalkmayı başardı.
***
Denizli'nin evden, Tayfur'un kulübeden bu duruma müdahalesi Nihat ile Tello'yu dışarı alıp yerlerine Yusuf ve Holosko'yu içeri sokmaktı. Siyah-beyazlılar yeniden hız kazandı. Fakat aynı zamanda modern futbol da sahadan çekip gitti. Yerini tuhaf bir futbol aldı. Sanki maç artık Hurşut'la Yusuf arasındaydı. Kim gol atacak veya attıracaktı? Hepimiz ona dikkat kesildik! Rüştü'nün yaptığı üç kritik kurtarış Hurşut'un getirdiği toplarla oluşan Gençlerbirliği ataklarını sonuçsuz bıraktı. İşte o zaman Yusuf'un katkısı sahneye çıktı ve Beşiktaş'ın golleri geldi.
***
Şimdi şunları not edelim. 1. Kim ne derse desin Mustafa hoca gibi bir tecrübe anıtının sahada olamayışı dezavantajdır. Beşiktaş böyle bir durumdan altın değerinde üç puan ve harika goller çıkardı. 2. Hepimizin İbrahim Üzülmez karşısında saygıyla eğilmemiz gerekiyor. Bu ne azim ve enerjidir. Takımının durduğu dakikalarda durmadı İbrahim, hep ileri gitti, ileri oynadı. 3. Beşiktaş savunması özellikle ikinci yarıda sağ kanatta çok zorlandı. Yan toplarda da yerleşmeleri kötüydü. Ama cepheden gelen toplarda ön liberolar sayesinde çok iyiler ve bu gerçeğin Beşiktaş'ın en az gol yiyen takım olmasında büyük payı var.
Ama Gençlerbirliği'nin hocası devre biterken oyuna Hurşut'u sokmuştu. İkinci yarı başladıktan hemen sonra anladık ki, iyi hamleymiş bu. Hurşut ileri gitmekte zorlanan takımını rakip onsekize iterek maçın karakterini değiştirdi. Ve ardından da golünü attı. İşte o sıralarda Fink ve Ernst savunma ağırlıklı oynamaya başladılar. Bu iki Alman savunma ağırlıklı oynamaya başladıklarında Beşiktaş gol pozisyonu bulmakta zorlanıyor. Tello zaten yoktu. Nihat susuz kalmış çiçek gibi soluverdi. Tabata çaptan düştü, neyse ki sonra kalkmayı başardı.
Denizli'nin evden, Tayfur'un kulübeden bu duruma müdahalesi Nihat ile Tello'yu dışarı alıp yerlerine Yusuf ve Holosko'yu içeri sokmaktı. Siyah-beyazlılar yeniden hız kazandı. Fakat aynı zamanda modern futbol da sahadan çekip gitti. Yerini tuhaf bir futbol aldı. Sanki maç artık Hurşut'la Yusuf arasındaydı. Kim gol atacak veya attıracaktı? Hepimiz ona dikkat kesildik! Rüştü'nün yaptığı üç kritik kurtarış Hurşut'un getirdiği toplarla oluşan Gençlerbirliği ataklarını sonuçsuz bıraktı. İşte o zaman Yusuf'un katkısı sahneye çıktı ve Beşiktaş'ın golleri geldi.
Şimdi şunları not edelim. 1. Kim ne derse desin Mustafa hoca gibi bir tecrübe anıtının sahada olamayışı dezavantajdır. Beşiktaş böyle bir durumdan altın değerinde üç puan ve harika goller çıkardı. 2. Hepimizin İbrahim Üzülmez karşısında saygıyla eğilmemiz gerekiyor. Bu ne azim ve enerjidir. Takımının durduğu dakikalarda durmadı İbrahim, hep ileri gitti, ileri oynadı. 3. Beşiktaş savunması özellikle ikinci yarıda sağ kanatta çok zorlandı. Yan toplarda da yerleşmeleri kötüydü. Ama cepheden gelen toplarda ön liberolar sayesinde çok iyiler ve bu gerçeğin Beşiktaş'ın en az gol yiyen takım olmasında büyük payı var.