Yenilmezler

Avusturya karşısında çok mu iyi oynadık; "Hayır"… Ancak kazanma alışkanlığımızı sürdürdük.
Üstelik bunu bizim gibi kazanma alışkanlığı olan bir takım karşısında devam ettirince özgüvenimizi yükselttik.
"İyi oynamadık ama nasıl kazandık?" sorusunun birkaç yanıtı var. Bunlardan birincisi yetenek farkı… Önce Hakan Çalhanoğlu, sonra da Arda Turan sihirli dokunuşlarla Milli Takım'ı galibiyete taşıyan golleri attı. Üstelik Hakan da, Arda da bizim beklediğimiz performanslarının uzağındaydı. Daha iyi oynamamız için özellikle Arda'nın sahne alması şart… "Nasıl kazandık?" sorusunun ikinci yanıtı; takım olmak. Milli Takım adeta bir kulüp takımı görüntüsü verdi.
Bunda birlikte oynama alışkanlığı olan Fenerbahçe'den Mehmet Topal, Gökhan, Caner ve Ozan Tufan ile Beşiktaş'tan Oğuzhan ve Cenk Tosun'u, bunların yanına kıdemli milliler Selçuk İnan ve Arda Turan'ı ekleyebiliriz.
Milli Takım'a kazandıran bir faktör de hiç kuşku yok ki orta alanda topla akrabalığı iyi olan oyuncuların çokluğu.
Selçuk, Hakan, Arda, Oğuzhan gibi oyuncularımız kendi takımlarının da lideri. Hal böyle olunca Terim'in pas oyunu isteği iyi oynamasak da yerine geliyor. Ozan'ı bu bölgeye enerji kattığını da ekleyelim.
Eksikler yok mu? Esas olan kazanırken bunları görmek... Savunma göbeğimizde sıkıntı var. Mehmet Topal maçın en iyilerinden ama savunma arkasına atılan tüm toplar sıkıntı oluşturdu.
Bir önemli konu da Hakan Çalhanoğlu'nun sağ önde oynarken, mesafe kat etme konusunda yaşadığı sıkıntı ve savunmaya yardımda eksik kalması. Yediğimiz gol bu bölgede oluşan zafiyetin ürünüydü.
Ayrıca önde baskı düşüncesini takım olarak yapmak gerektiğini de bir kenara not düşelim. Aksi takdirde savunmada eksik yakalanıyoruz.
Sonuç olarak Milli Takım yenilgisizlik sayısını 13 maça çıkararak, 2015'te başlattığı seriyi sürdürdü.
Unutmayalım bu tablo özgüven ve geleceğe umutlu bakmak demek.