Hayal satan adam (18)

Kalp cebinden çıkardığı fotoğrafı, sağ eliyle sıkıca kavrayıp, dükkandan içeri girdi çocuk. Üzerinde siyah-beyaz forma vardı, "İkisi bir arada" yazıyordu. Hayal satan adam, eski gazetelerin üzerindeki tozları temizliyordu o sıra, çocuğu görünce gülümsedi. Çocuk, önce fotoğrafı uzattı adama, sonra cebinden çıkardığı 25'liği. "Bu adamın hayalini istiyorum" dedi. Adam bir fotoğrafa baktı, bir çocuğa, işsizlikten küflenmiş gözleri birden parladı. "Nereden buldun bunu?" diye sordu. Gözlerinde kuşlar uçuyordu çocuğun, "Dedemden babama, babamdan bana kaldı..." Adam, kaşığını içinde bıraktığı çay bardağındaki son yudumu çekti. Ömrünü temiz tutmuş bir ailenin ferdine bakıp, "Gel" dedi, "Otur şuraya."

***
Çocuk bir tabureye oturdu. Adamın gözünden bir damla hüzün düştü o sıra, çocuk görmedi. Çocuk şimdiki zamanın aynasından maziyi görmek istiyordu. Hayal satan adam eski zaman gazetelerinden aradığını buldu ve çocuğa seslendi. "Bak" dedi, "Türk futbol tarihi böyle adamları yüzyılda bir görür." Gazeteyi çocuğun önüne açtı, çarşaf gibi.

***
Çocuk bir solukta okumaya başladı. Eski zamanların parıltısı onun gözlerinde canlanırken, adam heyecanlandı. "Senin gibiler de olmasa bu dükkana kimse gelmeyecek" dedi. Kahvelerin hatırını unutmayan bir babanın oğluydu çocuk, gözleri hâlâ eski gazetelerin üzerinde geziniyordu. Sayfaları çevirdikçe yükselen tozlardan alerjisi tuttu, hapşırdı. "Çok yaşa" dedi adam, çocuk "Sen de gör" diye karşılık verdi.

***
Adam neler görmüştü, çocuk nereden bilsin! Kendisine bile söyleyemediği acıların sahibi olduğunu... Hayat merdivenlerinden kaç kere inip çıktığını... Çocuklara hayal satmakla geçen bir ömrün yorgun işçisi olduğunu, çocuk nasıl hesaplasın! "O eski zarafeti sana anlatabilirim evlat" dedi. "Bu unutulmuş isimler, zarafetin de, rekabetin de bekçisiydi." İpekli cümleler dökülüyordu adamın dudaklarından. Çocuk dinliyordu. Ömrünü içtiği tastan, bir bardak su koydu çocuğa uzattı, çocuk kana kana içti.

***
"Ona Baba Hakkı derlerdi" dedi, hayal satan adam. "Hakkı Yeten'i bilmeyen Beşiktaşlı olamaz." "Ben biliyorum" dedi çocuk, "Babam öğretti." Hayal satan adam, inatçı bir öğretmen edasındaydı. "Bazen bir çiçeğe dokunmadan, kokusunu bilmeden de seversiniz" İtiraz etti çocuk, "Hayır! Babam bana o ruhu da öğretti." Yalancı tarihin de yabancısı değildi çocuk, gerçeklerin de... Harika bir müşteriye sahip olmanın gururuyla, adamın gözleri parladı. Veda faslına gelindiğinde, masanın üzerindeki 25'liği alıp, çocuğa uzattı. "Senin paranı alamam evlat." "Hayır" diye karşı durdu çocuk, "Babam bana güzel bir miras bıraktı." Adamın konuşmasına fırsat bırakmadan, noktayı koydu. "Hakkını vermeyen, hakkını alamaz."

***
Çocuk dükkandan çıkarken, adam çocuktan aldığı dersin notlarını yazıyordu, eski bir deftere. Eski zaman çocukları, öğrenirken bile çok şey öğretiyordu insana.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.