Çok gerekli bir maç...
- Erhun ATEŞ Yazıları
- 16 Aralık 2010, 01:01:26
Karşılaşma öncesi Schuster'in"Elimden gelse bu maçı oynatmazdım" açıklaması üzerine sahaya sürdüğü kadro tam transfer dönemi gelirken, vitrin maçı gibiydi. Formaya hasret kalanların kendine yer bulduğu Avrupa maçının yine ilk yarım saatlik döneminde yine 'bir numara' yoktu. Belirtmekte fayda var. Koskoca 30 dakikada rakip kalede bir tane pozisyona girilemedi. Anladığım kadarıyla Schuster'in maçı gereksiz görmesi, oyuncuların da motivasyonunu bozmuş. Ancak Q7'nin inanılmaz golü hem takım içindeki oyun ritmini değiştirdi hem de soğuktan buz kesen herkesi bir nebze olsun ısıttı. Açıkçası Q7'nin şutunu en son gören kişi rakip takım kalecisi Payer oldu. Golün ardından daha baskılı bir futbol ortaya koyan Beşiktaş'ın 2. golü bulması beklenen bir durumdu. Ve öyle de oldu. Gerçekçi olmak gerekirse önemsiz bir maçtı. Ancak dünya çapında bir teknik adamın karşılaşma öncesinde böylesine garip bir açıklama yapması, hakikaten yakışık almayacak bir duum. Lütfen kulüp içinden birileri ortaya çıkıp, Schuster'e nasıl bir takımın hocası olduğunu izah etsin!..
Özlemişiz Q7'yi...
Maça gelince; savunma hattı Hilbert dışında komple değişmiş. Ferrari ve Zapo'nun uzun bir aradan sonra forma giymesi, yaklaşan transfer dönemi öncesi akıllı bir hareketti. İlk gol sonrası orta alanda Guti'nin kaliteli futboluna, Q7 ve Erns'in de ayak uydurması ise mükemmeldi. Tek sırıtan ise Tabata'ydı. Brezilyalı oyuncu, senfoni orkestrası içinde ne yaptığının farkında olmayan bir darbukatör gibi dolaştı durdu. Hücum hattında oynayan Ali Kuçik'in ise daha 40 fırın ekmek yemesi gerekiyor. Uzun bir sakatlığın ardından tekrar sahalara dönen Q7 dün gece oynadığı oyunla test sürüşünü tamamlamış, tekrar yarış pistine çıkmış gibiydi. Oyunda kaldığı 67 dakika içinde onu seyretmek bana olduğu kadar birçok futbolsevere de müthiş keyif verdi. Sonuç itibarıyla; alınan üç puan ve gruptan son maça kalmadan çıkılması olumlu bir durumdu ve Beşiktaş bunu başardı. Fakat bu maçta alınan galibiyet kimseyi havaya sokmasın... Zira önemli karşılaşmalarda eski Beşiktaş her an yine karşımıza çıkabilir!..
Özlemişiz Q7'yi...
Maça gelince; savunma hattı Hilbert dışında komple değişmiş. Ferrari ve Zapo'nun uzun bir aradan sonra forma giymesi, yaklaşan transfer dönemi öncesi akıllı bir hareketti. İlk gol sonrası orta alanda Guti'nin kaliteli futboluna, Q7 ve Erns'in de ayak uydurması ise mükemmeldi. Tek sırıtan ise Tabata'ydı. Brezilyalı oyuncu, senfoni orkestrası içinde ne yaptığının farkında olmayan bir darbukatör gibi dolaştı durdu. Hücum hattında oynayan Ali Kuçik'in ise daha 40 fırın ekmek yemesi gerekiyor. Uzun bir sakatlığın ardından tekrar sahalara dönen Q7 dün gece oynadığı oyunla test sürüşünü tamamlamış, tekrar yarış pistine çıkmış gibiydi. Oyunda kaldığı 67 dakika içinde onu seyretmek bana olduğu kadar birçok futbolsevere de müthiş keyif verdi. Sonuç itibarıyla; alınan üç puan ve gruptan son maça kalmadan çıkılması olumlu bir durumdu ve Beşiktaş bunu başardı. Fakat bu maçta alınan galibiyet kimseyi havaya sokmasın... Zira önemli karşılaşmalarda eski Beşiktaş her an yine karşımıza çıkabilir!..