Herkes susacak mı?

Eskişehirspor karşısında alınan mağlubiyetten sonra bu travmayı atlatmanın kolay olmayacağını bu sütunlarda ifade etmiştim. Hemen arkasından Ankaragücü galibiyeti, klasik bir alışkanlıkla ortalığa tekrar sütliman etmiş gibi yansıdı. Aslında tehlike görünüyordu. 5 maçta kaybedilen 11 puan belki de şampiyonluğa hatta ikinciliğe bile veda edilmesine neden olabilecek bir kayıptı. Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur. Cami avlusunda helallik vermek de çok kolaydır. Önce Galatasaraylı yöneticilerin takımlarını eleştiren basın mensuplarını düşman gibi algılamamayı bilmeleri gerekir. Basınımız bol miktarda belli takımların yalaka yazarları ile doludur. Bu ayırımı yapamayıp, işten kovdurma tehditlerine kadar varan, asli görevlerin unutulup kim ne demiş, ne yazmış muhabbetleri yerine otokritik yapılması gerekirdi.

Gücenmece yok...
2009 Haziran ayında kimsenin talip olmadığı Elano'yu 8.5 milyon euro'ya alıp Manchester City'yi ihya ederken, İspanya'nın en tartışılan kalecisini (El Buco) 3 yıl sözleşmeyle transfer ederken, Ocak 2010'da Jo ve Giovani'yi bindirilmiş kıtalar karşılama törenleriyle getirirken, Nonda gibi bir santrforu yollarken eleştirilmeyecek miydi zannediyordunuz?.. Elinizdeki iki sol beki (Volkan Yaman ve 40 kere izlenip öyle alındığı ifade edilen Alpaslan), ittire kaktıra zorla yollarken ve sol beklikle alakası olmayan Caner Erkin'i heba ederken, bunlar söylenmeyecek miydi?.. 2010-11 sezonunu Dünya Kupası bitmeden açmak zorunda kalırsanız, herkes susacak mı?.. UEFA Avrupa Ligi eleme turları maçlarının çok erken başladığını unutmamak ve sonra da bundan şikayet etmemek gerekiyor. 2 sezon üst üste Galatasaray tarihinin en çok para harcanarak kurulan takımının ilk 2'de bile olamamasının faturası enteresan şekilde kesilebilir... Gücenmece yok...