Keçiboynuzu gibi maç!

Öyle bir maç izledik ki, keçiboynuzu tadında. Yani, çiğne çiğne ağızda tat denen hiç bir şey yok.

Galatasaray bildiğiniz gibi, fazla bir değişiklik yok.
Gaziantep daha derli toplu oynadı. Galatasaray'dan her an birşey bekliyorsunuz ama kim yapacak, nasıl yapacak; belli değil!
Melo mücadele ediyor. İyi güzel de çok zaman da tribüne oynuyor. Ama Galatasaray'da en fazla yere sağlam basan oyuncu da o! Sanki hepsinin ayağına yağ sürülmüş. Vızır vızır kayıyorlar. Hangisini saysam?
Mesela Semih sürekli ikili mücadelelerde yerde!
Mesela Tarık Çamdal her pozisyonda yerde. Burak zaten her poz ağlamaya devam ediyor ya ofsaytta ya da yerde. Selçuk aynen, değişiklik yok. Sabri bildiğiniz gibi, 4 orta atsa üçü dışarıya veya rakibe gidiyor. Muslera birşeyler yapmaya çalışıyor, o kadar! Sneijder de etkisiz.
Yalnız Türkiye'de bazı değerlere ayıp oluyor ve yazık oluyor. Gaziantepli futbolcuların emeği nereye gitti?
Onlar insan değiller mi? Onlar futbolcu değiller mi? Onlar çalışmıyorlar mı?
Burak mı profesyonel?
Golün oluşumuna bir bakın; faul pozisyonu tartışılır, yüksek bir atış, G.Antep kalecisinin dağlara taşlara çıkışı, sonunda da Galatasaray'ın golü. 90 dakika boyunca Galatasaray'ın gol atmasını vazgeçtik, şöyle bir sağdan, soldan indirme, bindirme güzel bir şut, güzel bir orta, bekledik durduk. Ama Galatasaray'da hiçbir şey yok. Burak efendi gol atıyor, sanki çok müthiş bir iş olmuş gibi formayı çıkarıp sarı kart görüyor. Belki
Galatasaray'a çok lazım olduğu bir maçta oynayamayacak. İşte bizim futbolcular böyle profesyonel! Keçiboynuzu gibi bir maçtı. Çiğne çiğne ağızda tat denen bir şey yok.
Ama bazıları Türk futboluna hava vereceğiz, gaz vereceğiz diye ha bire şişiriyorlar. Zaten şişire, şişire lastiği de patlattılar.
Bazen uzun yolda, ormanlık arazide şöyle bir tabela görebilirsiniz; "Dikkat ayı çıkabülür, daş düşebilir."
Bizim maçlarda da santraforların kafasına "top" düşebilir!
Maçtan sonra Gaziantep'in Teknik Direktörü Okan Buruk hakemin arkasında çıldırıyor.
Sevgili Okan, yıllarca Galatasaray forması giydiğinde, geçmişteki küçük takımların teknik direktörleri de senin gibi çıldırıyorlardı. Şimdi okkanın altına gidince ne olduğunu daha iyi anlıyorsun, değil mi?
ACI GERÇEK
BU hakem Özgür Yankaya enteresan! Hep büyüklerden yana düdükler çalıyor. Bu kafada gittiği müddetçe de hep büyüklerin maçına gitmeye devam eder.
Hakemliği bitirince de gözlemcilik yapmaya devam eder. Sonunda da MHK'lere devam eder.
Maalesef Türkiye'deki durum bu.
Yani eyyamcılığın sonu, mutlu sondur. Acı ama gerçek bu!

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.