Çağlar Söyüncü: "BALda piştim"

Futbolcu fabrikası Altınordu'da yetişip A Millî Takımımızın formasını giydikten sonra Bundesliga'da Freiburg'da oynadı, ardından da İngiltere'nin sürpriz takımı Leicester'a rekor bir transfer yaptı.

Futbolcu fabrikası Altınordu'da yetişip A Millî Takımımızın formasını giydikten sonra Bundesliga'da Freiburg'da oynadı, ardından da İngiltere'nin sürpriz takımı Leicester'a rekor bir transfer yaptı. Çabukluğu, soğukkanlılığı, dinamizmi ve hücuma verdiği destekle basamakları çabuk tırmanan genç stoper, başarısının sırrını Bölgesel Amatör Lig'de yaşadığı iki yıllık tecrübeye bağlıyor ve "Ezilmeyi de gördüm, galibiyetin hazzını da yaşadım. Orada kafa olarak ayakta durabilmek herkesin harcı değildir. Benim için iyi bir okuldu" diye konuşuyor.
TamSaha Dergisi'nden Rasim Artagan'a konuşan Çağlar Söyüncü bilinmeyenleri okuyucularıyla paylaştı.
FUTBOLA MENEMEN BELEDİYESPOR'DA BAŞLADIN, PREMİER LİG'DE LEİCESTER CİTY FORMASINI GİYİYORSUN. GERİYE DÖNÜP BAKTIĞIN ZAMAN BUGÜNLERE ULAŞABİLECEĞİNİ HAYAL EDİYOR MUYDUN?
Futbola çok küçük yaşlarda başladığımda, aklımda sadece bulunduğum kulübün A takımında oynamak vardı. Tabiî hocalarımın tavsiyeleriyle bir yerlere gelmeye başladıktan sonra hedefler de büyüdü. Bucaspor'a gittiğimde hedefim A takıma çıkmaktı. Bucaspor'dan ayrılıp Altınordu'ya geçtiğimde de hedefim A takımda oynamaktı. A takıma çıkınca hedefimi daha büyük bir takıma gidebilmek ve en önemlisi A Millî Takım'da oynamak olarak belirledim. A Millî Takım'da oynayabilmek her futbolcuya nasip olmuyor. Çok şükür, bana nasip oldu. Takımlar değişir, hocalar değişir, bizler değişiriz ama Millî Takım her zaman bâkîdir. Sonra Bundesliga'ya gittim; orada da hedefimi yüksek tuttum. Aslında gittiğim her yerde aynı şeyi yapıyorum. Bulunduğum yerle yetinmemeye çalışıyorum.
ALTINORDU'NUN TÜM TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLMASI GEREKEN HARİKA BİR SİSTEMİ VAR. SEN DE CENGİZ ÜNDER'LE BİRLİKTE BU SİSTEMİN EN DEĞERLİ ÜRÜNLERİNDEN BİRİSİN. ALTINORDU GELECEK ZAMANLARDA TÜRK FUTBOLU İÇİN NELER YAPACAK; NASIL HİZMET EDECEK?
Başkanımız Seyit Mehmet Özkan ve hocalarımızın bir planı var. Tamamen kendi altyapımızdan yerli oyuncularla oynamak istiyorlar. Bunu gerçekleştirdiği zaman, kardeşlerimiz A takıma ulaştıkları zaman ilk plan tamamlanmış olacak. Ondan sonraki hedefleri şampiyonluk; sonra Süper Lig olacak. Sistemi bildiğimden, bunun için biraz daha zamanları var diye düşünüyorum. Çünkü tamamen altyapıdan 11 oyuncu oynatmak çok zor bir iş. Çok tecrübeli oyuncular da var ama Altınordu gençler için çok büyük bir fırsat.
?
ÇOK GENÇ YAŞTA FREİBURG'A TRANSFER OLDUN. TFF 1. LİG'DEN A MİLLî TAKIM'A YÜKSELİP BUNDESLİGA'YA TRANSFER OLARAK GERÇEKTEN BÜYÜK BİR İŞİ BAŞARDIN. BU TRANSFER NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Freiburg'daki hocam Christian Streich beni transfer etmeden önce oynadığım bütün maçları analiz etmiş. İmza atmadan önce Almanya'ya gittiğimde bana da izletti. Çok şaşırdım. Genç Millî Takım'la Almanya turnuvası vardı. Sanırım beni orada görüyorlar. Altınordu'yu araştırdıklarında Türkiye'nin en iyi altyapısına sahip takımı olduğunu anlıyorlar. Bunun için dikkatlerini çekiyorum. O zamanlar Altınordu'da oynarken büyük takımlardan da teklif geliyordu. Fatih Terim hocam da beni Altınordu'dan A Millî Takım'a çağırmıştı. Bu da büyük bir şanstı benim için İzmir'den uzun yıllar sonra A Millî Takım'a giden oyuncuydum. Sanıyorum son oyuncu, ben doğduğum zaman gitmiş. Fatih Tekke o zaman Altay'da oynarken 1997-1998 sezonunda A Millî Takım'a çağrılmış. Kariyerim sürpriz olarak ilerlemişti ama bir noktadan sonra kendime inanmıştım. Çocukluk dönemini geçtikten ve kendimi bilmeye başladıktan itibaren hedefler koymuştum. Bir genç oyuncu için bence en önemlisi bu zaten Tabiî ki hayal kurmak güzel ama çok da uçmamak lâzım Kendini ne iyi göreceksin ne de kötü. Kendin hakkında her zaman doğru değerlendirmeler yapmaya çalışacaksın.
BUNDESLİGA'DA İKİ SEZON FORMA GİYDİN VE 55 MAÇA ÇIKTIN. UYUM SORUNU YAŞAMADAN BU KADAR İSTİKRARLI OYNAMANDAKİ EN BÜYÜK ETKEN NEYDİ?
Freiburg'da o dönem A millî takımlarda forma giyen oyuncu yoktu. Genç millîler vardı ama A millî seviyesinde herhalde bir tek ben vardım. Bunun da takımda hemen ve sürekli şans bulmamda etkisi oldu. Tabiî teknik direktörümüz de bana çok destek verdi. İlk sezonumda çok net iki-üç hata yapmama rağmen bana şans vermeyi sürdürdü. Her zaman istatistiklere bakıyordu. "Hata yapmış olabilirsin ama istatistikler de çok önemlidir" diyordu. Sonrasında net hatalarımdan kurtuldum ve bu sayede iki sezon istikrarlı bir biçimde oynadım.
SÜPER LİG TECRÜBESİ YAŞAMADAN BUNDESLİGA'YA GİTTİN. TÜRKİYE'DEN SONRA ALMANYA'YI NASIL BULDUN? ÜLKEMİZLE ALMANYA ARASINDA NE GİBİ FARKLAR VAR?
Zor bir soru Çünkü ben hiç Süper Lig'de oynamadığım için atmosfer nasıldır, maçlar nasıl geçer hiçbir yorum yapamıyorum. Türkiye şartlarıyla değerlendirirsek objektif de bakarsak Almanya'da futbol biraz daha ileride. Kalite konusunda biraz fark var. Her takımın kendisine göre yeterli olan bütçesi ve sürekli destek veren bir taraftar kitlesi var. Her takım maçlarını dolu tribünlere karşı oynuyor. Bu durum bir futbolcu için çok önemli. Çünkü taraftarın saha içine etkisi çok büyük. Bir de herkesin bildiği gibi disiplinliler tabiî ki İş ahlâkları çok yüksek. Mesela gece 01.00'de maçtan dönüyor, sabah 08.00'de rejenerasyon idmanına çıkıyorduk.
FREİBURG İLE İLK SEZONUNDA UEFA AVRUPA LİGİ'NDE ÖN ELEME OYNADINIZ. İKİNCİ SEZONUNDA İSE DÜŞMEKTEN NEREDEYSE SON ANDA KURTULDUNUZ. ANCAK BUNA RAĞMEN PREMİER LİG'E TRANSFERİN GERÇEKLEŞTİ. LEİCESTER CİTY'YE TRANSFERİNİ ANLATIR MISIN?
Aslında Freiburg'daki ikinci sezonumda 10 maçlık bir yenilmezlik serisi yakalamıştık. Ligin ikinci devresiydi. Ancak yenilmediğimiz o maçların büyük bölümünde berabere kalarak puan kayıpları yaşadık. Büyük liglerde ligde kalıp kalamayacağınız kolay kesinleşmiyor. Son anda her şey değişebiliyor. İki-üç hafta puan alamayınca biraz stres yaşadık. Ama yine de ligde kalmayı başardık. Premier Lig'e transferim de yine çok araştırılarak gerçekleşti. Leicester City'nin yetkili isimleri Bundesliga'daki her maçımı canlı olarak izlemiş. Önce scout ekipleri gelmişti. Onlar memnun kaldıktan sonra hocalar, sportif direktör gelmeye başladı. Sonrasında bizimle görüştüler. Transferim böyle gerçekleşti.
?
BUNDESLİGA TECRÜBESİ FUTBOLUNA VE OYUNA BAKIŞINA NELER KATTI?

Bundesliga'da mücadele ruhu çok yüksek. Kaliteli oyuncular ve takımlar var. 90 dakika boyunca mücadele bitmiyor. Her an, her şey olabiliyor. Onun yanında bana iyi bir tecrübe kattığını düşünüyorum. Çok iyi maçlarım da oldu. Büyük bir ligde oynama tecrübesi edindim. En önemlisi buydu.
SENİNLE BERABER FUTBOLA BAŞLAYAN BİRÇOK ARKADAŞIN BUGÜN FUTBOLCU OLAMADI. SENİ DİĞER ARKADAŞLARINDAN FARKLI KILAN VE BUGÜNLERE GELMENİ SAĞLAYAN ÖZELLİKLERİN NELERDİ?
Çok değil, dört-beş sene önce BAL'da (Bölgesel Amatör Lig) oynuyordum. Seyit Mehmet Özkan Başkanımla bir değerlendirme yapıp maç eksiğimi kapatmak için Altınordu'nun BAL'daki pilot takımı Aliağaspor'a gitmiştim. Çok yetenekli ve benden daha önce çıkan oyuncular vardı ama o takımda sadece iki kişi oynuyordu. Bazı arkadaşlarım, "BAL'da mı oynayacağım?" deyip bırakmıştı kulübü. Benim için enteresan bir durum çıkmıştı ortaya. Çünkü Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş'a giden arkadaşlarım vardı. Benim de önümde iki seçenek duruyordu; BAL Ligi mi, Süper Lig takımlarının altyapısı mı? Zor bir karardı. Duygusal davrandım ve başkanımıza, hocamıza olan sevgimden dolayı BAL'a gittim. İyi ki böyle davranmışım. Cengiz ve ben devam ettik. İki sezon BAL'da oynadım. Süper Lig tecrübesine sahip oyuncular da vardı orada. Ezilmeyi de gördüm, galibiyetin hazzını da yaşadım. Benim için çok iyi bir okul oldu. Dediğim gibi herkes bunu kaldıramadı. BAL'ı futbol olarak herkes kaldırır ama kafa olarak ayakta durabilmek herkesin harcı değildir. Gittiğimiz deplasmanlarda çıktığımız maçlar da çok zordu. İki bin polis, beş bin taraftar var. Siz düşünün Karşı takım da tecrübeli. Benim için çok iyi olmuştu. BAL'da piştim yani. İlk sene tecrübeli ağabeyler vardı; ikinci sene takım biraz daha gençleşti. Seyit Mehmet Özkan'a, üstümde emeği olan hocalarıma çok saygım var. Hepsiyle halen görüşüyorum. Çok güzel günlerdi.
RÖPORTAJ YAPTIĞIMIZ TARİH İTİBARIYLA PREMİER LİG'İN İLK 12 HAFTASINDA LEİCESTER FORMASINI İKİ KEZ GİYEBİLDİN. FORMA ŞANSI BU KADAR AZ BULMANIN SEBEPLERİ NELER?
Leicester'a transferin son günü imza attım. O sırada Premier Lig'de üçüncü hafta geride kalmıştı. Almanya'da bir sakatlık yaşamış ve İngiltere'yi bir aylık antrenman eksikliğiyle gitmiştim. Üç hafta fizyoterapistle çalıştıktan sonra yavaş yavaş takım antrenmanlarına katılmaya başladım. Bu süreçte kendi isteğimle A2 takımında üç maça çıktım. Çünkü maç temposu kazanmalıydım. Aynı zamanda A Millî Takım'da oynuyordum. Hocalarımla konuştum ve A2 takımında oynamak istediğimi söyledim. Rekor transferle gittiğiniz kulüpte, A2 takımında oynuyorsunuz... Kendimi hazır tutmak için bunu yapmak zorundaydım. Yeni bir takıma gidiyorsunuz, orada oturmuş bir düzen ve o düzenin parçası olan eski oyuncular var. Buna saygı duyuyorum. Çok çalışarak şansımın gelmesini bekliyorum.
Çok akılcı bir karar olmuş.
Tamamen kendi isteğimle bu kararı aldım. Oradaki genç arkadaşlar da şaşırıyordu. A takımda düzen kurmamışken A2'de oynamak ilginç geldi herkese A2'de maçlara kendi arabanla gidiyorsun. Çok uğraşmalı işler. Ama gittim işte Sıkıntı yoktu benim için.
TEKNİK DİREKTÖR CLAUDE PUEL İLE NASIL BİR İLİŞKİN VAR?
Hocam bana çok destek oldu. Bunları konuştuk aslında. Geç geldiğimi, sakatlıktan yeni çıktığımı söyledi. Bugüne kadar benim için ağzından olumsuz tek kelime çıkmadı. Ben de elimden gelen her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Çünkü Millî Takım oyuncusuyum. Ülkemi temsil ediyorum. İngiltere'de Cenk ağabeyle ben varım. Onun için hiçbir zaman olumsuz bakmıyorum. Elimden geldiği sürece insanları mahcup etmemeye çalışıyorum.
EKİM AYINDA ÇOK KÖTÜ BİR OLAY YAŞADINIZ. WEST HAM MAÇINDAN HEMEN SONRA TAKIMIN SAHİBİ VİCHAİ SRİVADDHANAPRABHA, GEÇİRDİĞİ HELİKOPTER KAZASI SEBEBİYLE YANINDAKİ DÖRT KİŞİYLE BİRLİKTE HAYATINI KAYBETTİ. BU ACI OLAY TAKIMI NASIL ETKİLEDİ?
Oynadığım ilk maçımdı maalesef Bu acı hadise sadece takımı değil, bütün şehri kökten etkiledi. Milyarder başkanlar genelde maçlara ya da takımın yanına sık sık gelmez. Diğer takımların başkanlarını futbolcular çok görmüyor. Senede belki bir kere Bense başkanımızı sezon başından beri dört-beş kez görmüştüm. Çoğu maça geliyordu. Gerçekten çok iyi bir insandı. "Bu kadar kısa sürede ne kadar tanıyabilirsin?" dersiniz ama yaptığı hareketlerden ve davranışlardan çok iyi bir insan olduğunu anlayabiliyorsunuz. Gönlü çok güzel bir insandı. Sadece kulübe değil, şehre de çok yardımı dokunuyordu. Onunla uzun yıllardır çalışanlar var takımda Onlar için daha da zor. 8-10 yıl çalışıp kaybetmek çok üzücü Ama hayat devam ediyor. Geride kalanlara Allah sabır versin.
GENÇ YAŞINA RAĞMEN CESUR VE KARARLI ADIMLAR ATAN, İSTİKRARLI BİR OYUNCUSUN. KARİYERİNİN BUNDAN SONRAKİ PLANLAMASINI NASIL YAPIYORSUN?
İlk hedefim oynayabilmek Hiçbir zaman isimlere ya da şöhrete aldırmıyorum. Zamanı gelince her şey olur. Millî Takım oyuncusuyum. Benim için en değerlisi ülkem için futbol oynayabilmek; burada devam edebilmek. Ülkemi en iyi yerlerde temsil etmek istiyorum. İlk önce Leicester'da devam etmem gerekiyor. Oynadıkça hedeflere ulaşacağım. Uzun vadeli planlar yapan birisi değilim. Hayat bu. Her şey olabilir. O hafta hangi takımla oynuyorsak, o maçın planını yaparım. Çok uzun vadeli planlar yaptığın zaman tutmayınca etkilenebiliyorsun. Yurt dışında oynuyorsun. Tek başınasın. Ailen yok. Arkadaşların yok. Üç senedir Avrupa'dayım ama yine yalnızım. Çünkü ailem yok. Vize sorunları nedeniyle yanıma gelemiyorlar. Onun için daha kısa hedeflerim var. Hafta hafta bakıyorum. O haftaki rakip kimse onların hücum oyuncularına odaklanıyorum. Gece yattığım zaman tabiî ki kafamdan uzun vadeli planlar geçiyor ama bunun için kalpten oynamak daha iyi bence.
BELİRLİ BİR SÜRE PREMİER LİG'DE DEVAM EDECEKSİN DEĞİL Mİ?
Evet, imkân olduğu sürece devam etmek isterim. Kabul etmeliyiz ki Premier Lig, en iyi liglerden birisi Nasıl söyleyeyim; yaşamadan anlatılmaz. Duygularımı ifade edemiyorum şu an Futbol daha hızlı oynanıyor. Atmosfer çok değişik. Taç atmaya gidiyorsun, taraftar hemen arkanda. Korner atmaya gidiyorsun, taraftar seni motive ediyor. Onlarla uzaklığın kol mesafesinde. Dokunabiliyorsun. Yanlışlıkla çarpabiliyorsun. Bunlar çok etkileyici. A2 takımında oynarken bile 3 bin seyircimiz vardı.
U18'DEN BU YANA MİLLî TAKIMLARDA GÖREV YAPAN BİR OYUNCU OLARAK AY-YILDIZLI FORMAYI GİYMENİN AYRICALIKLARINI NASIL ANLATIRSIN?
Millî Takım'a TFF 1. Lig'den geldim Millî Takım'ın kariyerimde çok büyük etkisi var. Şan, şöhret değil ama futbol anlamında çok etkisi var. Burada çok tecrübeli insanlarla çalıştım. Fatih Hoca da Lucescu da çok tecrübeli teknik adamlar. Millî Takım oyuncusuyum ve herkes gibi sürekli burada olabilmeyi çok istiyorum. Adımlarımı da ona göre atıyorum. İnşallah bundan sonraki kulüp transferlerimde de önceliğim oynayabileceğim takımlar olacak.
ÖNÜMÜZDE 2020 AVRUPA ŞAMPİYONASI VAR. HIRVATİSTAN GİBİ BİR ÜLKENİN NELER BAŞARDIĞINI HEPİMİZ GÖRDÜK. TÜRK OYUNCULARIN DA KALİTELERİ, YETENEKLERİ GERÇEKTEN DÜNYA ÇAPINDA. 2020 AVRUPA ŞAMPİYONASI HAKKINDA SEN NELER DÜŞÜNÜYORSUN? SENCE ORADA OLABİLECEK MİYİZ?
2020'ye çok gitmek istiyoruz. Yeni bir jenerasyon geliyor. Benim jenerasyonum geliyor. Şu an için zamana ihtiyacımız var. Çok tecrübeli rakiplerimiz var. En az 5-6 yıldır beraber oynuyorlar. Şu an mesela Cengiz, Roma'nın sempatik yüzü oldu. En sevilen oyuncu Cenk ağabey, Enes, Okay, Hakan Birçok arkadaşımız var. Burada yeni bir jenerasyon olduğumuzdan dolayı birlikte oynamamız lâzım. Burada iki idman yapıp, maça çıkıyoruz. Birlikte olamıyoruz fazla. Gençlere zaman lâzım. Hocamız doğru söylüyor; birlikte oynamak çok önemli. Takım halinde hareket edemezseniz en fazla 1 maç kurtarabilirsiniz. Bu bağlamda Avrupa Şampiyonası çok önemli. Jenerasyon 1 ay bir arada kalacak Hedeflerimiz bütün turnuvalara gitmek. Ülkemizin, taraftarımızın buna ihtiyacı var. Taraftarımızdan Allah razı olsun. Bizi her maç destekliyorlar. Türkiye'nin her yerinde bizi destekliyorlar. Millî Takım çok seviliyor. Eleştiriler de oluyor. Ama futbol bu Bunlar da işin içinde var. Biz saygı duymak zorundayız.
MİRCEA LUCESCU, GENÇ OYUNCULARLA ÇALIŞMAYI SEVEN BİR TEKNİK ADAM VE MİLLî TAKIM'DA DA BÜYÜK BİR GENÇLEŞTİRME HAMLESİNE İMZA ATTI. YENİ OYUN SİSTEMİ HAKKINDA SEN NELER DÜŞÜNÜYORSUN?
Bugün genç oyuncuyum ama sonuçta ben de buradan geçip gideceğim. Millî Takım ise kalıcı. Lucescu Hocamız eski dönemin sonlarına doğru geldi ve yeni bir sayfa açtı. O sayfada da bizim jenerasyonumuz var. Ben kendimi çok şanslı görüyoruz. Çünkü Fatih Hoca gibi, Lucescu gibi büyük hocalarla çalışıyorum.
Çalıştığın diğer teknik adamlarla kıyasladığında Lucescu'nun en ayırt edici özellikleri neler? Kendisiyle nasıl bir iletişimin var?
Lucescu Hocamız gençlere çok inanıyor. Her maçımızı izliyor. Öyle bir enerjisi var. Maçlardan sonra direkt arıyor. Şaşırıyorsun o aradığı zaman Çünkü herkesin aynı gün maçı var. Ama hoca hepsini izliyor. İzleyemediğini izlettiriyor. Analizler yapıyor. Bizleri buraya davet ediyor. Genç oyuncu için en önemlisi güven. Sizlere güvendiler mi bu çok önemli. O güven geldiği zaman iyi oynamaya başlıyorsunuz.
DİL KONUSUNDA NE DURUMDASIN? ÖZEL BİR EĞİTİM ALIYOR MUSUN?
Almancayı çok iyi öğrendim. Takımda Almanca bilen arkadaşlarla rahat iletişim kurabiliyorum. Muhabbetimiz güzel. İngilizceyi de yavaş yavaş öğreniyorum. Şakalaşmalarla birlikte takımın içine de daha iyi giriyorum. İngilizce hocam var ve ders alıyorum. Ayrıca Türkiye'de açıktan üniversiteye de devam ediyorum.
ALMANYA VE İNGİLTERE İLE TÜRKİYE ARASINDA KULÜP-OYUNCU, YÖNETİCİ-OYUNCU, TARAFTAR-OYUNCU, MEDYA-OYUNCU İLİŞKİLERİ AÇISINDAN NASIL FARKLAR VAR?
Almanya'da bir yorumcu olsun, yönetici olsun hepsi futbolun içinden gelme kişiler. Bayern Münih'te mesela eski oyuncular çalışıyor. Futbolu bilenler çalıştığı için de başarılı oluyorlar. Sistemli oluyorlar. İngiltere'de herkesin size saygısı var ve bu saygı değişmiyor. Avrupa'da, "Bir maç kötü oynarsam taraftar bana ne der?" diye düşünmüyoruz. Kendi evimizde 3-1 yenildik; taraftar bizi alkışladı. Arabam stadın 50-100 metre dışındaydı. Gidene kadar 30 kişi fotoğraf çektirdi. İnsanlar sahada gördüğü mücadeleyi destekliyor. Sonuçta futbol bu... Ya yeneceksin ya yenileceksin. Her zaman yeneceksin diye bir şey yok. Oyundaki karakterini gördükleri için sana saygı duyuyorlar. Sonuçlar önemli olmayabiliyor. Skor ne olursa olsun, mücadeleni görüyorlarsa seni seviyorlar.
KENDİNE ÖRNEK ALDIĞIN OYUNCULAR KİMLER VE HANGİ ÖZELLİKLERİNİ ÖRNEK ALIYORSUN?
Örnek aldığım pek çok oyuncu var. Kendi ligimizde oynayan, tanınmamış olsa bile iyi olan oyuncuları da örnek alabiliyorum. "İlla bunun gibi olacağım" dersiniz, olamazsınız. Herkes farklıdır. Herkesin bir oyun stili, karakter yapısı var. En önemli stoperlerden birisi Sergio Ramos diyelim Ama sadece ondan değil, izlediğim her oyuncudan olumlu bir şeyler almayı seçiyorum.
KENDİNDE EKSİK GÖRDÜĞÜN YÖNLER NELER VE BU EKSİKLERİ GİDERMEK İÇİN NELER YAPIYORSUN?
Stoper çok zor bir mevki Belirli bir süre oynadıkça olgunlaşabiliyorsunuz. Pürdikkat istiyor. Dört dörtlük değilim. Hatalarım var. Bunun için sürekli hocalarımla konuşmaya çalışıyorum. "Nerede hatalarım var? Nasıl daha iyi olabilirim?" diye soruyorum. 35 yaşındaki adam bile hata yapabiliyor. Futbol hata oyunu zaten. Hataları en aza indirebilmek istiyoruz.
İNGİLTERE'DE NASIL BİR HAYATIN VAR?
Günlerim iyi geçiyor. İlk zamanlar değişikti. Her şey ters çünkü Araba olsun, hava olsun ters. Sürekli yağmur var. Alışık değiliz. Almanya çok soğuktu. Ama arada değişiyordu. İngiltere'de ise hava hep kapalı. Türk oyuncuların yurt dışındaki en büyük sorunu yemekler. Alışılması çok zor bir şey yemek. Herkesin kültürü çok farklı. İlk önce bunlara alışmaya çalışıyordum. Almanya'ya ilk gittiğimde kendime yemek programı çıkardım. Takımla olduğum zamanlar çok yiyemiyordum. Yağlı, yağsız derken bana uymuyordu. Sosları farklı. Her şeyleri farklı Çoğu kamp yemeğinde yemek yemeden çıkmışımdır. Çünkü her yerin kendine ait kültürü farklı. Maçtan bir gün öncesini sebzeyle geçirmeye çalışıyordum.
İNGİLTERE'DE ARABA KULLANIYOR MUSUN?
Evet, evet alıştım. Ama tabiî zor oldu. İlk zamanlar çok kafa kafaya geldiğim oldu. Biz sağdan dönüyoruz, onlar soldan dönüyor. Değişik tabiî. Amanya'dan arabamı da getirdim. Direksiyonum solda.
E DAHA ZOR DEĞİL Mİ?
Biz zoru seviyoruz (gülüyor).
BOŞ ZAMANLARINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?
İlk önce kaldığım şehri öğrenmeye çalışıyorum. Gezilecek yerler nereler; nerelerde güzel yemekler var, öğrenmeye çalışıyorum. Restoranlara gidiyorum. Ama idmanlar ağır olduğundan, genelde evde dinleniyorum. Kitap okumak ve film izlemekten başka yapacak fazla bir şey yok. Çünkü tek başınızasınız. Aileniz, arkadaşlarınız yanınızda olmadığı için yapacak çok fazla bir şey kalmıyor.
CENK TOSUN'LA BİR ARAYA GELEBİLDİNİZ Mİ?
Evet geliyoruz. En son geçen kamp beraber uçmuştuk. Cenk ağabeye ayrı bir parantez açmak isterim. Gittiğimden beri bana çok yardımcı oldu. Zoru başardı. Gittiğinden beri iyi işler yapıyor. İngiltere'de ismi olan bir oyuncu. Leicester'da rakip analizi yaparken, sürekli Cenk ağabeyin üzerinde durduk. Bu durumdan gurur duydum. Çok keyif verici bir şeydi.

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.