Selçuk İnan'ı Okan buruk oynatmıyor

Selçuk'un formu yerindeyken, Umut ve Burak varken Avcı'nın Emre'yi inatla sahaya sürmesi gösteriyor ki bu takım iki başlı

* Milli takım, Dünya Kupası elemelerinde oynadığı ilk maçta Hollanda'ya 2-0 yenildi. Avcı'nın özellikle Selçuk ve Gökhan Gönül'ü oynatmaması eleştiri konusu oldu. Siz Hollanda karşısındaki kadroyu ve futbolu nasıl buldunuz? Selçuk olsa farklı olur muydu?

Tartışma çok yüzeysel bir düzeyde devam ediyor. Tartışılması gereken şey; 'Selçuk olsa sonuç değişir miydi?' değil. Tartışılması gereken, araştırılması gereken şey; Selçuk niye yoktu?
Çünkü 5 yaşındaki bir çocuk bile Umut ile Burak'ı yan yana forvet oynadığı bir takımda, Trabzon'dan başlayarak onlarla beraber oynamış, bu ikisinin attığı gollerin pek çoğunda başrol oynamış Selçuk'un oynaması gerektiğini bilir. Umut ve Burak, Selçuk'un oynamasının özel sebebiydi.
Genel sebeplere bakarsak; Selçuk son yılların en formda orta saha oyuncusu...
Hem futbolculuğu ile hem de bu takımın özel durumu dolayısıyla muhakkak oynaması gereken bir adam oynamıyor ise bunu oturup düşünmek lazım.
Çünkü Abdullah Avcı, 5 yaşındaki çocuğun bile düşünebileceği bu kadar basit bir şeyi bilmeyecek bir adam değil.
Öyle olsa; Büyükşehir Belediye'de bu kadar büyük başarılara ulaşmaz; öyle olsa bu başarılar onu milli takıma taşımazdı; öyle olsa Abdullah Avcı, bu takımın başına geldiği zaman yer yerinden oynardı. 'Bu adamı nereden buldunuz' diye!.. Öyle olsa ben, Hıncal Uluç, Abdullah Avcı'nın milli takımın başına getirilmesini alkışlamazdım.
EMRE İLE İNTER'E GİTTİLER
Şimdi bütün bunlar bir yerde dururken, Abdullah Avcı, Selçuk'u nasıl oynatmaz, iyi düşünmek lazım. İyi de araştırmak lazım. Gazetecilik yapmak lazım.
Ben muhabir değilim. Bu konuda bildiğim bir tek şey var: Selçuk'un taktik gereği yedek kaldığı!.. Hiçbir gazeteci de 'Hocam Selçuk'a ihtiyaç olmayan nasıl bir taktiktir bu' demedi!
Maç sonrası soruldu ama Avcı'dan tatmin edici bir cevap gelmedi.
Tatmin edici bir cevap alamadıysan o soruyu sormuş sayılmazsın. Üstüne gideceksin. Onun için ben kafamdan sorduğum sorunun yanıtını yine kafamdan vermek zorunda kaldım: Selçuk'u oynatmayan Abdullah Avcı değil, Okan (Buruk)... Abdullah Avcı'nın yardımcısı Okan... Tıpkı Emre'yi takım kaptanı yapanın Abdullah Avcı değil, Okan olduğu gibi...
Okan, Emre, Arif, Galatasaray'da kankaydılar. Beraber oynarlardı, beraber eğlenir, gezerlerdi, beraber iş yaparlardı.
Nişantaşı'nda kuyumcu dükkanı işletiyorlardı. Hâlâ duruyordur belki de... O kadar yakındılar. Sonra Okan ile Emre, birlikte İnter'e gitti. Kader birliği de yaptılar. Galatasaray'ı beraber sattılar.
Şimdi Abdullah Avcı, Belediye'den milli takımın başına geldiği zaman yardımcısı Arif Erdem'i almadı, bir önceki dönemden kalan Okan ile devam etti. Bu mantıken doğru... Milli takımda devamlılık esas... 'Gel bakalım Okan, siz Hiddink ile neler yapıyordunuz, devam ettirelim, daha iyisini yapalım' demek mantıken doğru... İtirazım yok. Ama daha ilk ilan ettiği takımda Hiddink döneminin en eleştirilen futbolcusunu, gene kadroya çağırıp, 'kaptan' diye sahaya çıkarması ve onu inatla sürdürmesi gösteriyor ki bu takım iki başlı...
Abdullah Avcı fevkalade, Okan'ın etkisinde... Okan sadece Emre'yi takıma koyup, kaptan yapmıyor, kankası Emre'yle, fikir birliği de yapıp, bir takım insanların oynaması ya da oynamaması konusunda Abdullah Avcı'ya empozede bulunuyor.
O zaman ortaya bu iki başlı takım, bu iki başlı takımın oynamak istediği, daha doğrusu oynayamadığı futbol çıkıyor.
GAZETECİLERİ GÖTÜRDÜ

Tarihin en kötü Hollanda'sını bulduk karşımızda... Ben bu kadar kötü, bu kadar dökülen, bu kadar şaşkın bir Hollanda seyrettiğimi hatırlamıyorum.
Ama Türk spor medyası bir gözünü kapamış; sadece 'Selçuk niye oynamadı?' diye takılmış. 'Böyle bir Hollanda bulmuşsun, nedir bu rezalet' diye soran, yazan yok.
Tabii Türkiye Futbol Federasyonu bunca genel yayın müdürünü ve bunca spor müdürünü davetli olarak Hollanda'ya götürürse olacağı budur. Bu halkın, yani benim paralarımla, genel yayın müdürlerini ve spor müdürlerini oraya götürürse Hollanda'nın ne kadar kötü durumda olduğunu kimse yazmaz; sanki Türkiye şanssız ve de teknik direktör hatalarıyla yenilmiş gibi bir durum ortaya çıkar!
Ah bizim attığımız girseydi de onların attığı girmeseydi de...' Yazılar böyle. 'Hollanda' diye bir takım yok. Kimse bunu yazmıyor! Ahı gitmiş vahı kalmış bir Robben, eski Robben'in yarısı...
Sneijder'in dörtte biri sahada... Van Persie'nin Persie'si gitmiş 7.9 deprem geçirmiş Van'ı kalmış geriye... Bu toplamı bir etmeyen üç adam Türkiye'yi yenmeye yetti. Böyle bir şey olur mu!
Abdullah Avcı'nın yönettiği Büyükşehir Belediyesi'nin 11'i sahaya çıksaydı bu Hollanda'yı yenerdi. Bu Hollanda öyle bir Hollanda... Türkiye oradan çok net bir skorla, galip gelip dönebilirdi; 3-0, 4-1... Öyle bir Hollanda!
Biz bu Hollanda'ya kaybettik.
KAFASINDA OYNAMAMIŞ

* Hollanda savunması biraz baskı yaptığımızda büyük panik yaşadı.

Ben böyle bir Hollanda savunması görmedim. Şaşkınları oynuyordu. Doğru dürüst akın yapmıyoruz şaşkınları oynuyorlar. Orta saha dediğin yarım yamalak Sneijder, forvet dediğin de işte yarım yamalak Van Persie ile Robben!
Bu Hollanda'yı Abdullah Avcı kardeşim izlememiş mi? Ne olduğunu görmemiş mi? Bunu nasıl darmadağın edeceğini düşünmemiş mi hiç?
İki şey çok açık, belli:
1- Maçı kafasında oynamamış.
Bu Hollanda nedir? 'Ben bu Hollanda'ya ne yapmalıyım' düşünmemiş.
Bir gün öğleden sonra America Open'da yağmur vardı ve maç oynanmıyordu.
Kanalları dolaşırken, tesadüfen Lig TV kanallarından birinde eski Hollanda maçlarından biri çıktı karşıma...
90'lı yıllarda Hollanda'da oynanan bir Türkiye maçı... Kluivert'tan Bergkamp'a en bomba Hollanda karşısında bir Türkiye... 0-0 bitti maç. Tayfunlar, Tayfurlar falanlar filanlar.
Maçı özet gösteriyor ve bir ara kenarda Mustafa Denizli gözüme ilişti.
Açtım telefon hocaya "Hollanda'ya karşı ne biçim takım çıkarmışsın" dedim. "Hollanda'ya iyi baktın mı? Bizim o günkü halimizle o Hollanda'yı yenecek durumumuz yoktu. Tesadüfen atarsak atarız. Bizim başarımız Hollanda'yı durdurmak olabilirdi. Ben Hollanda'yı yenebilecek değil Hollanda'yı durduracak takımı düşündüm kafamda. Gittik durdurduk' dedi.
Doğru veya yanlış olabilir onu tartışmıyorum ama önemli olan maç öncesi teknik direktör kafasında maçı oynamalı. Maçı oynamak için de rakibi iyi bileceksin. 'Bu Hollanda ne?' Ona göre taktiğini yaparsın.
YÜZÜNÜ GÖRDÜNÜZ MÜ!
Selçuk'u oynatmayan taktik ne ve neye göre yapılmış ben bunu çok merak ediyorum. Hollanda neymiş de neye göre taktik yapmış? Bu Hollanda'yı yenmek için taktiğe gerek yok. Bu Hollanda'nın Türkiye'yi durdurmak için taktik yapması lazım.
Van Gaal demiş ki "Popomu sıka sıka maç seyrettim." Poposunu istediği kadar sıksın ben onu altına ettirirdim.
Ben Türkiye gibi oynasaydım.
Elindeki imkanları iyi değerlendirseydim.
Şimdi belli ki Abdullah Avcı'nın kafasında daha takım oluşmamış. "Belli" derken de bunun da örneğini vereceğim. Emre birinci devrenin en kötü adamı... 'Bunu nasıl oynatır' diye herkes konuşuyor televizyonun başında. 'Bunu hâlâ nasıl takıma alır' deniyor.
İkinci devre başladı, Emre, Hollanda savunmasının arkasına iki muhteşem top attı ve biz Umut ve Burak'la iki gol pozisyonuna girdik. Muhteşem.
En çok ben kızmıştım ama döndüm, "Abdullah hocanın bir bildiği varmış" dedim. Bu çocuk çünkü geçen senen doğru dürüst Fenerbahçe'de oynamadı. Bu sene Atletico Madrid'de 3 dakika oynadı.
Real Madrid'den Liverpool'a gidip Liverpool'un ilk maçında ilk 11'de sahaya çıkan Nuri Şahin'i oynatmıyor, Selçuk'u oynatmıyor; buna karşılık Atletico Madrid'e gittiğinden bu yana doğru dürüst oynamayan Emre'yi koyuyor. Demek ki bir bildiği varmış! "Bu çocuk oynarsa toparlar."
FARKINDA BİLE OLMADI
İkinci devre başlar başlamaz, iki tane muhteşem gollük top yaptı. 'Burak'la Umut'un da istediği budur zaten. Savunma arkasına atılan uzun toplar, dağıtacağız' diye düşünürken, tak, Emre'yi oyundan aldı! Emre'nin çıkarken yüzünü gördünüzmü!
45 dakika dökülmüş, devre arasında al! Hayır! İkinci devre, tam oynamaya başlarken oyundan alıyor!
Neden; çünkü Emre'nin ikinci devre oynamaya başladığının farkında değil. Çünkü Emre'yi kafasında kurmamış, sindirmemiş.
Emre'ye inanmamış.
Emre'yi Okan'ın baskısıyla takıma koyduğu için bakmıyor bile... 'Doğru dürüst ne yapıyor, ne yapmıyor' diye...
Bana ikinci devre, 'Abdullah Avcı, Emre'yi oynatmakta haklıymış' dedirtirken kendi farkında değil, haklı olduğunun! Niye; inanmamış çünkü...
Bunların hepsi Abdullah Avcı'nın yapmayacağı hatalar!
SORUN FORVETTE DEĞİL
* Arda çok mücadele etti ama skoru değiştiremedi. Bir de karşı karşıya kaçırdığı net pozisyon var. Siz Arda'yı nasıl buldunuz?

Abdullah Avcı, Arda'nın hayatı boyunca 90 dakikayı götürecek performansta olmadığını bilmiyor mu?
Arda bu yüzden Ersun Yanal'ın onu oynattığı sağ bekte, bu yüzden Galatasaray'da hocaların onu oynattığı sol açıkta çok başarılı oldu. Çünkü bu iki mevki kendini sahada saklama imkanı verir. Dinlenirsin...
Bütün akınlar sol taraftan gelmediği için sağ bek olarak dinlenirsin.
Her akında da atak yapmak zorunda değilsin, dinlenirsin.
Üç tane parlarsın 'Vay Arda' yer yerinden oynar. Sol açıkta oynadığın zaman da öyle... Sekiz pozisyon saklanırsın, bir pozisyonda bir girersin, bir asist yaparsın, bir şut, bir adam eksiltme parlarsın.
Arda'yı orta sahaya koyduğun zaman Arda'yı bitirirsin. Arda'nın bütün enerjisi 60 dakika. Ya 60. dakikada oyundan alacaksın ya da onu ekonomik oynayabileceği bir yerde oynatacaksın.
Bunları ben biliyorum Avcı bilmiyor mu? Hadi bana lütfen cevap versin 'Hıncal yanılıyor' desin.
Senin elinde orta sahada oyun kurucu adam olmaz, mecbur kalırsın Arda'yı oynatırsın, tamam. Ama Nuri kenarda otururken, Selçuk İnan kenarda otururken sen ısrarla ve inatla Emre'yi de oynatırken dördüncü Adam Arda'yı orta sahada oynatırsan, bu nasıl bir yanlıştır?
ÜÇÜNCÜ SANTRFORU ALDI
Burak ve Umut oynuyor, Emre'yi kenara almışsın, 1-0 mağlupsun gol arıyorsun, yaptığı değişikliğe bakar mısın? Üçüncü santraforu sokuyor!
Umut'la başladık, Burak'ı koyduk iki, Mevlüt'ü koyduk üç... Farkında değil ki kusur forvette değildi. Forvete top gitmiyor. Beş değişiklik hakkımız olsa beş santrafor daha koyacak. Demek ki 8 santraforla oynayacağız!
Mesele santrforla bitmiyor ki... Bir tek Umut yeter doğru dürüst top atılsın, bir tek Burak yeter. O topu atacak adamlar ya oynamıyor ya da yanlış yerlerde oynuyor.
Arda'nın kanatta, Selçuk'un orta sahada oynadığı bir takımda Burak'la Umut'u düşün. Mevlüt'ü soktu oyuna, inanamadım!
Abdullah Avcı'nın Hollanda maçında yaptığı yanlışları Abdullah Avcı değil, Büyükşehir Belediyespor'un 13-15 yaş hocası yapmaz.
Gitsin onlara sorsun; 'Hocam yapar mısın?' desin.
FEDERASYON KARAR VERSİN
O zaman tekrar başa döndüm. Abdullah Avcı, kimsenin torpili ile değil...
Başarısı ile tırnakları ile kazıyarak kazıyarak bir yerlere gelmiş bir kişi bu kadar büyük yanlışların hepsini bir maçta yapmaz.
Yapıyorsa kafası yerinde değildir, yapıyorsa bu takımın üzerinde başkasının etkileri vardır, yapıyorsa bu takım iki başlıdır.
Biz bu şeyi Oğuz Çetin'in yardımcılık yaptığı takımlarda yaşadık. Onun zamanında da iki başlıydı takım.
Oğuz Çetin arkada teknik direktörü yönetirdi. Abdullah Avcı'yı da Okan yönetiyor. O zaman federasyon karar versin ya Okan olsun ya Abdullah Avcı! Bir takımda iki baş olmaz. Hiçbir takımda iki baş olmaz.
Bir maçı, maçtan önce kafanda oynamak istiyorsan o kafa senin kafan olmalı. Bülent'in kafası ile Hıncal'ın kafası maçı oynayamaz bir arada.
KENDİSİYLE HESAPLAŞMALI
* Estonya maçı var sırada... Gözler yine kadroda olacak. Siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Selçuk'un bundan sonra oynatıp oynatmaması fark etmez. Bir defa Estonya maç değil. Zaten onu da yenemiyorsan...
Ama ben sana bir şey diyeyim mi:
Şu Hollanda, Estonya'dan kuvvetli değil. Türk medyasının da bunu görmesi lazım. Hollanda on para etmez, on para etmez.
KİMSEYE İNANDIRAMAZSIN

Mesele Selçuk'un oynayıp oynamaması değil, mesele Abdullah Avcı'nın kendisiyle hesaplaşması... 'Ben bu takımın lideri miyim, değil miyim arkadaş? Ben Abdullah Avcı'yım. Türkiye bugüne kadar bir şey olamadı.
Ben bu takımın başına geldim. Yepyeni bir takım yapacağım. Bu takımın altında da Abdullah Avcı imzası var' diyen adam Emre'yi kaptan yaparak sahaya takım çıkarmaz. Bu kadar basit. 'Ben Abdullah Avcı'nın takımını yapıyorum' deyip Hiddink ve Okan'ın kaptanıyla işe başlarsan kimseyi inandıramazsın arkadaş... Kimseyi inandıramazsın; geçeceksin!..
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.