Tarifsiz üzüntü

Dün akşamki maç bir dostluk maçı bile olsa bu üç maçlık serinin en önemlisiydi bana göre. İki zorlu rakip karşısında alınan altı puanın kıymete binmesi için, Letonya'yı yenmek, kazanılacak 3 puandan çok daha fazlasıydı benim için. 2000'de G.Saray, UEFA Kupasını ve Süper Kupa'yı müzesine götürmüş, Milli takımımız iki yıl sonra Dünya Kupasında tarih yazmıştı.
Dünya üçüncüğümüzle gezegenin Türk futboluna ilgisi tavan yapmıştı.
2003'te Fransa'daki Konfederasyon Kupası maçlarında yine çok başarılı olmuş ve Euro 2004'ün gizli favorileri arasında görülmeye başlamıştık. Fakat işi elemelerde bitiremeyip, baraj maçlarında, en son 1924'te yendiğimiz Letonya ile eşleşmiştik. Kabus gibi iki maçtan sonra elenip Yunanistan'ın kazandığı Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkımızı kaybetmiştik. Gençler izlemedikleri için bilmez ama Avrupa Şampiyonu olan o Yunanistan'dan çok daha iyi bir takımdık. 2002'de halk kahramanı olan Şenol Güneş'in kariyeri de ağır bir darbe almıştı.
İşte bu saydığım sebeplerle, Hollanda gibi bir ekolü ve Norveç'i deplasmanda yenmek her ne kadar muhteşem olsa da Letonya galibiyeti tarifsiz bir hesabı göreceğinden, hayatım boyunca bende ayrı bir yere sahip olacaktı.
Başta Şenol Güneş ve "Bizim Çocuklar" olmak üzere emeği geçen herkese yine de sonsuz teşekkürler. 20 yıl sonra ay yıldızlı formayı bir Dünya Kupasında daha görmek için kalbim heyecanla çarpıyor.
Benim bu takıma inancım tam.
Letonya'yı yenme hayalimin gerçekleşmesi içinse biraz daha bekleyeceğim, yapacak bir şey yok.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.