Şöyle böyle

Kovid illetini "ağır" geçirip 10 kilodan fazla kaybeden Babel, Galatasaray'ın bir numaralı santrforu. Diagne'den eksiği yok, fazlası var. Beğenseniz de, beğenmeseniz de şu gerçeği de görmek lazım; Donk da en az Babel kadar Galatasaray'ın ideal 11 oyuncusu konumunda. Bu iki gerçek, Galatasaray'ın kadro kalitesine dair net bir fikir veriyor.
Donk, yıllardır, eldeki en iyi stoper ve eldeki en iyi defansif orta saha durumunda. Galatasaray takımı, bu kadar pahalı ve maliyetli bir oyuncu grubu olmasına rağmen, taraftarı tarafından son derece vasat bir kadro olarak görülüyor.

***

Takımın ideal 11'inde ilk sıraya (elbette ki) dün akşam sahalar dönen Muslera'yı koyarım. Sol bekse Saracchi'den çok daha özellikli bulduğum Emre Taşdemir olmalı zannımca. Eldeki en iyi stoper ikilisi (açık ara) Donk ile Marcao... Sağ bek zorunlu olarak Linnes...
Orta sahadaki alternatifsiz isim; Taylan... İleride; solda Arda, sağdaysa Feghouli... Arada sırada saman alevi gibi parlayan Belhanda'yı da (mecburen) yazarsak, Galatasaray'ın öncelikli ihtiyacının İrfan Can gibi bir orta saha olduğunu net bir şekilde görüyoruz.
İkinci sırayı ya santrfor alır ya da sağ bek. Çok önemli bir oyuncu olsa da taraftarca çok sevilse de Onyekuru transferi bana göre çok manasız. Hele hele transfer yapabilmek için taraftardan bağış toplamak zorunda kalınmışken.

***

Dün akşamın kahramanı Sofiane Feghouli'nin lakabı; "Soso"... Bu lakabın okunuşu, anlamı "şöyle böyle" olan İngilizcedeki "so so" tabiriyle aynı. İlginçtir ki bu sezon "Soso", takımındaki "en üst düzey performans". Şöyle ya da böyle, Galatasaray, bir şekilde yarışta kalmayı başarıyor. Bakalım, ihtiyaç duyduğu oyuncuları almayı başarabiliyor mu?