Denizli'ci olmak ya da olmamak

Galatasaray taraftarı için Mustafa Denizli'nin yeri ayrıdır. Modern Türk Futbolu'nun emekleme sürecine tekabül eden "yenildik ama ezilmedik" evresinde beklenmedik başarılarla kalıcı izler bırakmıştır.
Derwall dönemi yardımcı antrenörlük, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final, Almanya'da Aachen deneyimi, Galatasaray ile Manchester United'ı eleyerek ilk Şampiyonlar Ligi'ne dalış.
Herkes biliyor, o yıllarda doğmamış olanlar bile... Mustafa Hoca'nın "içimizdeki İrlandalılar"ı dahi aşarak Milli Takım'la elde ettiği başarılar, Fenerbahçe ve Beşiktaş'la şampiyonluklar.
Medyayla, sadece patron ve genel yayın yönetmeni düzeyinde değil, muhabirler, köşe yazarları hatta stajyerlerle bile güçlü ve etkin iletişim kurabilen bir karakterdir.
Eminim ki; Galatasaray ile adının geçtiği şu günlerde, lobi kazanlarının altına odun atılırken, tek bir kişiyi dahi o aramamıştır. "Hocam seni istiyorum", "Hocam en doğru aday sensin, Aysal'a da söyledim", "Hocam yarın seninle ilgili şunu yazıyorum" içerikli telefon konuşmalarına maruz kalıyordur bolca.

Aysal için iyi bir seçim
Bu yazıyı onunla hiçbir istişarede bulunmadan, en çocuksu yanlarımla kotarmaya çalışıyorum.
Keza kendisini çok sever ve de sayarım. Müthiş bir çocukluk borçluyum onun tarifsiz özgüveni ve hırsına. Ama; "ama"sı var işte... İyi niyetle her iki tarafı da uyarmak ihtiyacı duyuyorum.
Başkan Ünal Aysal için, "Denizli" markasının iyi bir seçim olduğunu düşünmüyorum.
Keza; Mustafa Hoca'nın karizması, neredeyse Fatih Terim'inki kadar, o ve profesyonellerinin rolünden çalması kaçınılmaz olacaktır. Başlarda anlamazlar ama, ayakları en kısa zamanda kesilir Florya'dan...
Hoca açısından bakıncaysa...
Galatasaray'da şartlar Mustafa Hoca'nın bıraktığı gibi değil. Özellikle genç taraftar onu daha çok "Beşiktaşlı Büyük Mustafa" olarak biliyor. O gittiği günden sonra da "UEFA Kupası" gibi tarihi bir zirve yaşandığından "Arif'in Manchester'a attığı gol" pek popüler değil. Taraftar, camia ve sempatizanlardan, yelkenlerini doldurması için ihtiyaç duyduğu rüzgarı alabilmek için çok büyük bir efor sarfetmek zorunda. İşi çok zor olacak.
Umarım hâlâ zoru seviyordur, keza Les Ottomans'a çağrılmasına ramak kaldı.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.