Felaket...

Gençlerbirliği'nin şampiyonu yenip hem kötü gidişe 'dur' demesini hem de taraftarına futbol ziyafeti sunmasını bekliyorduk ama yanıldık. Aldığı yenilgiyle hem tehlikeli bölgeye yaklaştı hem de sezonun ilk yarısını farklı mağlubiyetle bitirdi.
Oysa maça çok iyi başlamıştı kırmızı-siyahlılar.
Sağlı sollu ataklarla şampiyonu bunaltıyorlardı.
15'inci dakikadan sonra her şey değişti. Bursaspor, Sercan'ın şık golüyle öne geçti. Bu ve daha sonra attığı gol, Sercan'ı maçın yıldızı yaptı. Samet Aybaba'nın ''Benim yeni Sergen'im'' dediği Soner'in golü başkent ekibini tam kendine getirmişti ki Ozan İpek, Timsah'ı tekrar öne geçirdi. İlk yarının son saniyelerinde Sercan'ın kaydettiği gol de ilk yarının skorunu belirledi.
İkinci devreye Gençlerbirliği daha iyi başlar diye düşünüyorduk ama bu sefer Bursaspor, Turgay ile farkı üçe çıkardı. 53. dakikadan sonra karşılaşma her iki takım için de bitti. ''Al gülüm ver gülüm'' pasları ile arada bir gelişen cılız ataklar maçın tansiyonunu yükseltmeye yetmedi. Mücadelenin son dakikalarda da Nunez adeta perdeyi indirdi.
Başkan bunların alayını sat!
Ben şimdi daha iyi anlıyorum başkan İlhan Cavcav'ı. Her güçlendiğinde takımı budayan Cavcav, böylece tribünlerin boş kalmasını sağlıyor. Kim ister ki hedefi, beklentisi olmayan bir takımı... Oysa bakın A.Gücü'nün binlerce taraftarı var ve yıkıyorlar ortalığı.
Farklı mağlubiyet kimin umurunda? Yenen memnun, yenilen memnun.
Bana göre Gençlerbirliği her geçen gün geriye gidiyor. Hücum yönü iyi olan Orhan Şam'ın savunması facia... Kaleci Serdar'ın yediği golleri konuşmaya bile gerek yok. Cem Can, Oktay, Billy Mehmet ve Hurşut ise evlere şenlik...
Daha önce tribünlerden bahsetmiştim.
Oraya bir kez daha döneyim... Maça gelen 20 kişilik grup ''Cavcav bunların alayını sat!'' diye bağırıyorlar. 80'e merdiven dayamış kurt başkan da bol bol başını sallıyor.
Taraftar ile başkan arasındaki iletişim bana biraz tuhaf geldi. Sizce de ilginç değil mi?