Emek tarlası!

Hakkı Yalçın hakki.yalcin@fotomac.com.tr

Futbolun locasında cephanelikler vardır, birbirlerine demediklerini bırakmayan kışkırtıcı ağalar, kara para sığınakları ve gittikçe yozlaşan bir sistem vardır. O localarda oturanların futbolun ilkeleriyle ve zarafetle ilgileri yoktur, insani bir teori geliştirecek güçleri de yoktur. Varsa yoksa şampiyonluktur. Verdikleri hasarın çocuklarımız tarafından ödeneceği gerçeği de caba! O yüzden adalete ve zarafete o kadar borçlu oldukları halde yanlışların suçunu kendilerinde aramayanlar ve hamuru çamur olanlar lütfen kenarda dursun.


Futbolun emek tarlasında pırıl pırıl gençlerimiz vardır, günü kurtarmak değil geleceği inşa etmek üzerine eğitim almış efendi teknik direktörler vardır. U19 Milli Takımımız tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılmaya hak kazandı. Romanya'dan sonra Hırvatistan'ı da kendi seyircisi önünde yendi. Bu takım 12 maçın 11'ini kazandı ve hiç yenilmedi. Bu başarıdaki en büyük pay sahibi takımın teknik direktörlüğünü yapan Soykan Başar. Bu özel adam tarihin rozetini göğsünde taşırken, teknik adam adabını da ruhunda taşıyor. Biliyorum ki gençlerin direncini arttıracak ve futbola asalet katacak değerler böyle güzel insanların verdiği emeklerle şekillenecek. Böyle teknik adamların altyapıya verdiği değerle üst düzey futbolun da kapısı açılacak ahlaki değerlerin de.


Soykan Hoca'yı kaç yıldır yakından izliyorum. U17 Milli Takımıyla da aynı başarıları kazandı. Sadece Türkiye'de değil Avrupa'daki gençlerimizin de izini sürüyor. A Milli Takım'daki Kenan Yıldız da bunlardan biri. O gençleri bulup çıkarmak, o gençlerden harika bir milli takım gerçeği üretmek alkışların en büyüğünü hak ediyorsa, Soykan Başar'ın da her biçimde sahiplenilmesi gerekir, böyle sihirli bir futbol topluluğunu oluşturan emekçilerin de. Hırvatistan maçı sonrası sevinç fotoğrafına baktım da her birinin gözlerinden yayılan ışık futbolda yaratılan karanlık evreni aydınlatacak kadar parlaktı. O çocuklar çok şeyi başardıysa, emeklerinin hakkını da alkışlarla övgülerle vermeliyiz.


Hayat bir tahterevallidir. İki ucu vardır tahterevallinin, biri yükseğe çıkar ayakları yerden keser, diğeri yüksekteki ucun dengesini sağlarken yere basar. Bu şahsiyetli oyunda herkesin hakları var, o yüzden tahterevallide hep yüksekte durmanın bir zevki yok. Zaten dünyanın kuralıdır; yükselen her şey düşecektir. Önemli olan yüksekte olduğunda insanlara küçümseyen gözlerle bakmamak! Ahlak da böyle sınanıyor adamlık da! O yüzden adam olanlara duyduğumuz saygının bizlerde sınırı yoktur. Adam olmayanların da defterimizde adı, tahterevallimizde yeri yoktur!


Localardaki kışkırtıcı beyler, yıllardır yapılmadık çirkinlik bırakmayıp bugünlerin temellerini atanlar ve kara parayı futbola enjekte edenler bir zahmet aynaya baksınlar! İş bitirmeyi ve bilumum karanlık güçleri futbolun içine sokanların yüzleri buruşsa da aynalar buruşmamış resimler karışmamıştır. Adalet futbolun yalanıdır! Mesele formanın üzerindeki yıldızsa gökte yıldız çok. Önemli olan o yıldızın alın teriyle süslenmiş olanıdır.


Bu yazıyı futbolda gençlik ateşini yakanlarla, futbolumuzu yakanlar arasındaki farka mahsuben yazdım. Emek tarlasında alın teri çimlerde de iz bırakır formaların üzerinde de. Üstelik yol gösterir; "taşı sıkıp suyunu çıkarın" diye. Şimdi locadaki ağalara düşen; suyunu çıkarabileceği taşı bulmaktır, gözyaşı şişelerini doldurmak yerine.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.