Neill'ın dersi

Bir futbol takımını sevmek ona ait ne varsa sevmek demektir. Tarihini; o tarihi oluşturanları, kesintisiz bir tarih ve sosyolojinin ortaya çıkışını sağlayanları. Sami Yen'i hiç sevmiyor ve tanımıyormuşsunuz bu belli oldu.
Geyiğe mi sardım? Geyik buysa neden stadyumlara onların isimlerini veriyor; ölüm yıldönümlerinde neden Metin Oktay'ı anıyorsunuz?
Geçmiş önemli değil mi? Nasıl bir gelecek kurmak istediğiniz geçmişinizden belli çünkü.
Antrenmandan çok tarih bilgisi vermek gerekiyor Galatasaray formasını taşıyanlara: Çünkü unutmak en kötüsüdür insan için.
En kötüsü unutturmak hatta. Tek bir kare var dün akşamki 'Son Yemek'ten aklımda; Neill rakibiyle girdiği mücadelede yerde kaldı ve hakem Nobre'ye sarı kart çıkardı. Neill, hakemi uyardı: 'Hiçbir şey yok!' Bir maçın ötesinde çok anlam ifade ediyordu bu karşılaşma.
Koltuğu sallanan Schuster'le 'nasıl olsa idare ediyoruz!' diyenler arasındaydı 'kapışma!' Ve Galatasaraylıların Neill'dan alacağı bir ders var artık: Galatasaraylılık...
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.