Pusu kültürü

29 Mayıs Cumartesi günü Lütfi Kırdar Kongre Salonu'nda Galatasaray'ın 1980 yılında kabul edilmiş tüzüğünün yani "Galatasaray'ın Anayasası"nın yeni hali üyelerin görüşüne ve oyuna sunuldu.
Kongre beklenildiği gibi olaylı ve tartışmalı geçti.
Önce her şey normaldi.
Sonra konuşmacılardan adının Metin olduğunu hatırladığım genç bir üye yönetime ithafen yaptığı konuşmasında Galatasaray geleneğinde "pusu kültürü" olmadığını söyledi.
Bir gün önce başkan ile konuştuklarını ancak başkanın sözünde durmadığını vurguladı.
Bir başka konuşmacı da, komisyondan istifa ettiğini, neden olarak da Galatasaray başkanının kendilerine, yani komisyon üyelerine sormadan tüzüğü değiştirmekle suçladı ve dedi ki; "Yapılanlar Galatasaray'a da Galatasaray başkanına da yakışmıyor."
İlk Süren'e yapıldı
Bunları söylerken Galatasaray, başkanımızın gözlerinin içine bakıyordu.
Daha önceki başkanları düşündüm de, onlara karşı böyle konuşmalar yapılmadı, yapılamazdı da.
Bu kültür, şu andaki bir yönetim üyesinin UEFA Kupası'nı kazanan dönemin başkanı Faruk Süren'e edilen, rahmetli başkan Özhan Canaydın'ın oğlu Murat Canaydın'ın engellemeye çalışıp, engelleyemediği küfürle başladı.
Genç üye Metin kardeşimin vurguladığı "pusu kültürü" söylemi beni çok etkiledi.
Aklıma; Bülent Tulun, Murat Özyer, Fahri Yılmaz, Sinan Kalpakçıoğlu, Yılmaz Özüak, Mondragon, Hakan Şükür, Necati Ateş, Ümit Karan, Bülent Korkmaz, Hasan Şaş, Ümit Davala, Ergün Pempe hatta Cevat Güler gibi Galatasaray'a emeği geçmiş insanların nasıl uzaklaştırıldığı geldi.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.