Şenol Güneş Trabzon'un en büyük markasıdır

Trabzonspor'da kazandığı kupalarla adını efsaneleştiren Ahmet Suat Özyazıcı Şenol Güneş'in ayrılışı ile ilgili yazı dizimiz için ilginç açıklamalarda bulundu

Ahmet Suat Özyazıcı: "Trabzonspor deyince Şenol Güneş'i her yerde görebilirsiniz. Kazanılan her başarıda kendisinin imzası vardır. Doğru, dürüst, çalışkan, güvenilebilir örnek, işini seven nadide insanların başında gelir..."
İşte Özyazıcı'nın büyük ses getirecek görüşleri: "Ayrılış nedeninin içeriği ile ilgili bir şey söylemem mümkün değil. Çünkü konuşup sebeplerine iyi bakmak lazım. Şenol Güneş ismi öyle birkaç günde anlatılacak gibi değildir. Trabzonspor'un dünden bugüne baktığınız zaman Şenol Güneşi her yerinde görebilirsiniz. Kazanılan her başarısında kendisinin imzası vardır.
Doğru, dürüst, çalışkan, güvenilebilir örnek, işini seven nadide insanların başında gelir.
Kendi değerlerimizi demeyelim, farklı bir bakış açısından bakarak söylemek gerekirse Trabzonspor'u değerlendiren insanları çok çabuk harcıyoruz. Ayna adam gelirken bando ile karşılıyoruz gönderirken tu kaka diyoruz. Hiç dikkate bile almıyoruz.
Bunları hep yapıyoruz.
Buna üzülmemek elde değil.
Gelirken kıymet verdiğimiz insanların geçmişini ,geçmişte yaptığı başarıları,futboldaki kariyerlerini,birikimlerini, popülaritesini, özgeçmişini, başarılarından dolayı alıyoruz. Bütün bunlar kendi bünyemize katıp yönetimsel olarak güçleniyoruz. Kısaca yönetimler bu birimi yanına alıyor. Bu birim Şenol Güneş'te olduğu için bugüne kadar geldi ve başarıları yurt dışına kadar çıktı. Uzun yılların emeği ve birikimleridir bunlar.
Kasaptan, bakkaldan falan alınmıyor.
Öğrenerek, uygulayarak, yaşayarak belli diplomaları alarak oluyor.
Bütün bun başarıyı bir yada iki 90 dakika sıkıştırmak haksızlık ve insanı üzüyor.
O, HEP DİK DURUŞU VE İNSANLIĞI İLE ÖNE ÇIKTI
Yönetimler kamuoyundan etkilenmemeli, saha sonuçları ile toplumsal baskıdan etkilenip kolay yolu seçmemesi lazım. Toplumsal baskıyı yapan insanlar Şenol Güneş'in hangi şartlarda nasıl çalıştığını nereden bilecek.. Bir bakın TFF, kurullar, ödemeler, tesisler vs vs bunlarda aksama olursa bir takımın teknik adamının başarılı olma şansı fazla olmaz.
Bunları iyi etüt etmek lazım.
Dikkate almak lazım. Hep Avrupa örnek alınır ama Avrupa koşulları hiçbir zaman uygulanmaz. Bu çağdaş ortamda çağdaş uygulamalarının neresinde olduğumuz ise sorgulanmaz. Sadece saha sonuçları ile yargılamak bütün bir değeri çöpe atmak doğru değil ve üzücüdür.
Bu uygulama bugün yapılıyor yarında yapılacak. Dünde yapıldı.
Ama kimse ders falan aldığı yok. Herkes kendi penceresinden kendini kurtarmak için bakıyor.
Benim futbol hayatımda yüzlerce insan gelip geçti. Şenol Güneş gibi terbiyeli, ahlaklı insan bulmak zordur. Kaptanı bulursun, iyi oyuncuyu bulursun ama insanı bulamazsın. Şenol güneş'te hepsi vardı. Kendisine ceza hiç vermedim.
Çünkü hep örnek oldu. Bir futbolcu olarak en iyi yardımcı oldu.
Zaten bir hocanın sahadaki kaptanı Şenol Güneş gibi olursa korkma başarısız olmazsın. Teknik adam olarak da aynı çizgisinde gitti. Hep dik duruşu ve insanlığı ile öne çıktı. İşini severek yapan kendini futbola adayan benim gibi biri. Böyle bir insan olursanız hâlâ işinizin başında olursunuz.
Ayrılsanız da talipliniz çok olur. Kaybeden yine Trabzonspor
olmuştur.
TERİM: GÜNEŞ'İN BIRAKMASI ÜZÜCÜ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, "Batmayan Güneş" yazı dizimizde Şenol Güneş ile ilgili görüşlerini bizimle paylaştı. Fatih Terim şunları söyledi: "Türk futboluna büyük hizmetleri olmuş, içinden çıktığı şehre ve camiaya hezmit etmek için büyük gayret göstermiş ve Türk teknik adamlarını yurt dışında temsil etmiş değerli bir meslektaşım ve arkadaşımdır. Futbolda istikrar çok önemli. En önemli istikrar unsurlarından biri hiç kuşku yok ki teknik adamdır. Çok değerli meslektaşımın görevini bırakması Türk
futbolu açısından üzücü ve düşündürücüdür."
SENDEN KARiYERLi HOCA MI VAR ŞiMDi?
Şenol Güneş'in 2002 Dünya Kupası'nda Türk Milli Takımı ile kazandığı müthiş zaferlerin ardından Türk basınının ünlü yorumcuları da hafızalarda yer edecek yazılar yazmıştır. Bunlardan birini de Kemal Belgin, Türkiye gazetesinde kaleme almıştır. Kemal Belgin, "Milli Hac Ceketi" başlıklı yazısında bakın Şenol hocaya nasıl sesleniyor: "Şenol musun nesin? Bu ülkeye öyle bir kötülük yaptın ki... Acaba farkında mısın? Hiç zannetmem. Çünkü sen ülkeni hiç düşünmüyorsun. Düşünseydin yarı finale falan çıkmazdın... Bak şimdi duruma... Yarın tüydün gittin. Milli Takım'a nasıl hoca bulacağız? Yoo öyle kolay değil... Hatta imkansız... Neden mi? Çünkü; Milli Takım'a kariyerli hoca gerekiyor. Öyle değil mi? Öyle diyorlar ya... Hatta bazen yırtınıyorlar ya... Eee senden daha kariyerli hoca mı var ülkede şimdi? Ben de kimseleri kabul edemem artık. İlle de 'kariyerli diye' tepinir dururum. Senden daha kariyerli hoca bulunmadığına göre, ister misin, Milli Takım hocasız kalsın... Yahu Şenol Usta be, sen ne kötü adammışsın meğer..."
DOZER CEMİL: TAKIMIN EN ÇALIŞKANIYDI
Dozer Cemil, İhsan Öksüz'ün "Güneş Doğu'dan Yükselir" kitabında Şenol Güneş'i işte böyle anlatıyor:
Şenol çok değişik yapıda bir insandır.
Onu kimse tahlil edemez.
Soğuktur ama, biraz derine inince ondaki sıcaklığı hisseder insan... Mazbut bir yaşamı vardır.
Ön planda olmayı sevmez.
Ekonomik şartlar nedeniyle hepimiz gibi o da ezik büyümüştür. Soğuk görünen bu yapısı sadece ona ait değildir. O dönem ben de dahil takımın çoğunluğu aynı durumdaydı.
Hepimizin ayrı bir grubu vardı. Maçtan sonra birkaç kişi dışında herkes kendi havasındaydı. Ama, takım içinde tek bir yumruk gibiydik. 'Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz' için mücadele ediyorduk.
Ben ve Bekir Arafilboyu'na, Şenol ve Turgay Sotha Mahallesi'ne, Necati, Ali Kemal Faroz'a, Kadir Akçaabat'a giderdi. Saha dışında ayrı tellerden çalardık hep. Kısaca uzun yıllar beraber oynamamıza rağmen pek samimi olamamıştık. Bunun ezikliğini hâlâ yaşarım. Hani olmaz ya bir kere daha dünyaya gelsem takım arkadaşlarımla çok daha candan olurdum.Hayat, futbol ve Trabzonspor çok daha farklı olurdu.
Şenol benim tanıdığım en profesyonel Türk futbolcusuydu. Kamplarda yemeklerden sonra tüm futbolcular tatlılara saldırır o ise ya meyve ya da yoğurt yerdi. Yediğine, içtiğine o kadar dikkat ederdi ki, gıdaları gramla aldığını bilirim. Uyku saatlerine de çok önem verirdi. Takımdaki en çalışkan, en disiplinli futbolcuydu...
O, gösterişten de kaçınırdı. Mesela onun 'kaplumbağa' diye bilinen Wolkswagen'i vardı. Çok daha iyi bir otomobil alacak durumu olduğu halde
uzun süre bu eski otomobilini kullanmıştır."
Cevat KOL


DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.