Kıvırma Zekeriya!

Volkan Demirel'in pozisyonu en az 40-50 cm dışarıda ve net kırmızı kart. Ama hakem uyanık, düdük çalmıyor! Çalsa Volkan'ı atacak. Zekeriya da onu korumak için kıvırıyor

Zekeriya Alp basın toplantısı yapıyor.
Soruların çoğundan kaçıyor.
Konuşmaları kesinlikle tatmin edici değil bilakis yanıltıcı.
Bir de insanları herhalde o hakemler ve yöneticiler ahmak yerine koyuyorlar.
Bakın yoruma açık pozisyonlar vardır veya net pozisyonlar. Yoruma açık pozisyonlarda zaten tartışırız.
Bana göre, sana göre, diye.
Ama bir de anahtarlar vardır. Tersten başlarsınız sorulara sonunda doğruyu bulursunuz.
Bazıları da diyorlar 'yahu kardeşim al geriye ver ileriye oynatıyorsunuz, hoca onu bir saniyede üflüyor'. Benim al geriye ver ileriye diye birkaç sefer oynatmamdaki sebep pozisyonu çözmek için değil pozisyonu bilmeyenlere anlatmak için. Ayrıca bilmemek de ayıp değil, öğrenmemek ayıp.
Şimdi size net bir şey söyleyeyim. Zekeriya'nın nasıl kıvırdığına dair.
Volkan'ın pozisyonu için Zekeriya 'çizgi üstünde' diyor. Hani çizgiler çizildikleri alana dahildirler lafı vardır ya aklınca oradan kurtaracak. Ama baltayı taşa vuruyor. Neden mi? Volkan'ın kalçası veya bacakları çizginin üzerinde, tamam. Top havada.
Birinin koluna değse veya oynasa hakem de bir karar verecek olsa ama düdüğü çalsa... Niye? Ama o düdüğü çaldığın zaman bir karar vereceksin. Elle, kolla oynama var, kararı. Peki bu ceza alanı içinde mi dışında mı? Kendin görmediysen kime bakacaksın?
Yardımcıya. Ama senin hakemin uyanık!
Düdük çalmıyor. Zaten anafikir burada. Düdük çalsa Volkan'ı atacak. O da biliyor pozisyonun dışarıda olduğunu.
Zekeriya şunu söyleyemiyor. Yahu kardeşim hakem zaten düdük çalmadı ki o pozisyonda. Niye söyleyemiyor? Boş bulunuyor. Koruyacak, aklınca olayı temizleyecek ya. Tam baltayı taşa vuruyor.
Bak Zekeriya arkadaşım. Top havada, futbolcuyla temas var. Veya tekme havada gene futbolcuyla temas var. Pozisyon nereden verilir biliyor musun? O darbenin kontak noktasının izdüşümünden. Sen bu izdüşüm çizgisini indirdiğin zaman o pozisyon çok net söyleyeyim en az 40-50 cm dışarıda.
Ve sen insanların gözünün içine baka baka yalan yanlış şeyler söylüyorsun.
Sen ve hakemlerin ne kadar kıvırırsa kıvırsınlar bu pozisyon net bir kırmızıdır.
Ama veremezler. Neden? Çünkü o, büyük takım futbolcusudur. Ve o büyük takım seksen dakika on kişi oynayacaktır. Olay bu kadar basit.
İspanya modeli bize de gelmeli
Bakınız hiçbir şey yapamıyorsanız bari kopya çekin. İspanya'da yeni bir sistemi işletmeye başladılar.
Kulüp başkanı kulüp bütçesinin yüzde 15'ini keş para olarak bankaya yatırmak zorunda. Banka mektubu da olmuyor. En ufak bir para sorununda federasyon bu paraya el koymak şartıyla harcayacak.
Türkiye'de cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar mal bildiriminde bulunuyorlar. Ama ne kulüp başkanı olanlar ne de yönetici olanlar böyle bir zahmete katlanmıyorlar. Kesinlikle bunların da mal bildiriminde bulunmaları lazım.
Bakıyorum, saçma sapan transferler, arkadan yöneticiler bir ayrılıyorlar, kiminin borcu bir trilyonu geçmiş, kiminin borcu iki yüz üç yüz milyon doları geçmiş... Bu paralar nerelere harcanmış?
Hikaye...
Sihirli değnek değiyor
İstifa edip veya seçim kaybedip gidiyorlar ama bakıyorsunuz maşallah hepsinin maddi durumları koç gibi.
Yönetici olmadan önce çektikleri sıkıntıları herkes biliyor. Ama sonra bir anda evler, arabalar alınmaya başlanıyor.
Ve adamların işleri bir anda açılıyor.
Tabi açılır, çünkü sihirli değnek değiyor onlara.
Ama sorarsanız onlar ağlarlar. Ailemden, çoluğumdan çocuğumdan uzak kalıyorum, mahvoluyorum, diyorlar.
Sizi çağıran mı var? Gidin çoluğunuzun çocuğunuzun, karınızın yanında oturun.
Tam Nasreddin Hoca misali. Nasreddin Hoca ile karşıdaki adam çorba içiyorlar aynı tencederen. Nasreddin Hoca'da kaşık var, karşısındakinde kepçe.
Kepçeli adam kepçeyi daldırıp daldırıp içiyor 'ooh öldüm' diyerek. Hoca dayanamıyor...
Ver şu kepçeyi de kardeşim biraz da biz ölelim, diyor. Allah kimseyi öldürmesin ama spor kulüplerimizin kapısına da teker teker kilit vurulmasın
İKİSİ DE PENALTI
Gelelim penaltılık pozisyonlara...
Sezgin'in pozisyonu net bir penaltı.
Zaten Eskişehirsporlu futbolcunun sol kolu açık. Top geçmesin istiyor.
Böyle çarpma olmaz. Bu bir penaltıdır.
Ama 90+3'teki penaltıya gelince...
Bir futbolcunun duruşunda kolları normal şekilde açıksa veya pozisyon icabı biraz açılmışsa top gelip kısa mesafeden çarpıyorsa bu penaltı değildir. Tamam.
Ama 90+3'teki pozisyona çok net bakın. Hem de nereden biliyor musunuz? Karşı kale arkasından çekim yapan kameranın gözüyle.
Dikkatle izlerseniz Eskişehirli oyuncu sağ dirseğini top geçmesin diye dışarı doğru hareket ettiriyor.
Yani hareketlendiriyor. Top da gelip vuruyor.
O kadarcık hareket etmesi bile penaltıyı gerektirir.
Ve pozisyon gene penaltıdır.
Aslında pozisyonu hakem görmüştür ama 60 metre arkadaki yardımcı ikaz etmiştir penaltı diye. Aferim 60 metre arkadaki yardımcıya. Pozisyonu doğru süzmüş. Ama 5 metre önündeki hakem çözememiş. Çözemez de!.. Çünkü bu hakemin kafasında bin tane şey var. Çünkü çizmişsiniz hakemi, iki sene FIFA'dan düşürmüşsünüz. Bir türlü koşamamış. Sonra genç bir hakem yetiştirememişsiniz, tekrar almışsınız.
Ve söylenene göre de tek iyi lisan bilen de buymuş.
Yahu kardeşim! Ümit veren hakemi kursa gönderirsin, özel hoca tutarsın 6 ayda bayağı bir İngilizce yapar. Hikaye anlatmayın.
Ama Türkiye'de malesef hep söylediğim bir sistem var: Çürük sistem.
Bu hakemlerin çoğu birbiriyle akraba veya babadan oğula... Mesela Tolgıa Özkalfa'nın eniştesi Ünsal Çimen. Ünsal Çimen nerede? MHK'de.
Bitmedi. Şimdi benim bir sorum daha var. Bu Tolga Özkalfa diş hekimi. Bizim meşhur ithal hakem eğitimcimiz Jaap Uilenberg, İtanbul'da bir diş hekimi bulamıyor! Atlıyor uçağa İzmir'e gidiyor.
Tolga Özkalfa'ya dişlerini yaptırıyor. Bunu sağda solda duymayan kalmamış. Eğer doğru değilse söylesinler ben önümüzdeki hafta bu haber yalanmış diye bu sütunlarda yazayım. Ama dedim ya öyle işler ki bunlar adamı şişler.
Şimdilerde babadan oğula bir nur topu gibi çocuk daha yukarılarda. Geçen gün gördüm.
Hasan Ceylan'ın oğluymuş. Bu çocuk herhalde üst klasman hakemi. Ama daha çok üstlerdeki maçlara veremiyorlar. Ya iyice pişirecekler ya da torpille çok çabuk çıkardılar, gözden kaçırıp sağdaki soldaki maçlara veriyorlar. Babası da gözlemcilik yapıyor. Hayırlısı...
Babadan oğula futbolcu çıkmıyor. Çünkü sahaya çıktığın zaman kimse senin babanı sallamaz.
Ama hakemlikte öyle mi? Babadan oğula tonla hakem geldi. Hala geliyor. İşin daha da vahimi bu babadan oğula hakemlerin bir kısmı da faal gözlemcilik yapıyorlar. Bir gözlemci, arkadaşı olan diğer gözlemcinin oğluna kıyar mı veya ne kadar kıyar? Yani neresinden tutarsanız tutun, vıcık vıcık. Bu konuda zannediyorum Fırat Aydınus da Bülent Yıldırım da geçmişte bayağı sıkıntılar çekmiştir.
Bakın gene söylüyorum, Dünya Kupası'nda maç yöneten hakemimiz Cüneyt Çakır ve babası Serdar Çakır'ın hala derneğe tonla borçları var. Sen, amatör maçlara çıkıp üç lira, beş lira ücret alan hakemlerden aidatlarını alıyorsun, Serdar Çakır ile Cüneyt Çakır'dan alamıyorsun ve onlar vermiyorlar.
Ama diğer FIFA hakemleri veriyorlar.
Bu hangi vicdana sığar, bilemem. Hani hakemler adaletli olacaklardı? Ben bu vecibelerini yerine getirmeyen insanlara nasıl güvenirim? Nasıl düdük ve bayrak veririm?
İSMAİL İKİ ATEŞ ARASINDA
Fenerbahçe'de İsmail Kartal'ın durumu çok zor. O tam iki ateş arasında. Kulüpte Aziz Yıldırım var, sahada Emre var. Yani aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Ama artık bunlardan yoldaki Fenerbahçe seyircisi de bıktı. Emre ve Aziz Yıldırım hakkında bir haftadır Fenerbahçe seyircisinden yolda duyduklarım inanılır gibi değil. Zaten dikkat edin Fenerbahçe seyircisi de artık maçlara gitmemeye başladı. Neden? Yeter artık, bıktık, diyorlar. Sahada takım top oynamıyor, mücadele etmiyor ama öbür taraftan hep para ver, para... Neymiş? Efendim, 1 milyon üye... 10 milyon üye olsa ne olacak, kulüp böyle idare edildikten sonra...
YANKAYA'YA YANAŞSINLAR! ÖZGÜR
Yankaya, Burak Yılmaz'ın kafa golüne ayağıyla destek vererek yardımcı oluyor. Aslında o pozisyonu dikkatle izlediğinizde ayaktan evvel Burak topa kafa vururken Özgür Yankaya da kafasını belinden geriye itip kafa vuruşunu yapıyor. Bundan sonra bazı takımlar ve bazı futbolcular Yankaya'ya yanaşsınlar. Sırtlarını değil yanlarını sağlam bir kayaya vermiş olurlar...
Bir yardımcı hakem doksan dakika boyunca ofsaytları kaçırmıyor. Ama öyle bir ofsayt bayrağı kaldırıyor ki görüntüye göre ofsayt değil. Bir takımın (Karbükspor) puanları güme gidiyor
BİLİC TRİBÜNE OYNUYOR
Bakınız Fenerbahçe'de ve Beşiktaş'ta futbolcu atılmaları başladı. Bunun bir tek sebebi vardır. Teknik direktör olarak otorite noksanlığıdır. Bilic önceleri sempatik geldi, hoş geldi de ama şimdi artık bariz tribüne oynamaya başladı. Biraz da suyunu kaçırmaya başladı. Türk insanının zaafını anladı, artistik hareketleri fazlalaştı. Onun için de oyuna giren oyuncu girdikten on dakika sonra oyundan atılıyor. Hem de rakibine posta atarak, fedailik yaparak

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.