Çocuk oyuncağı mı bu?

Volkan Demirel olayı bence maçın önüne geçti. Bu olay önemli bir olay. Değişik açıları var. İyi tahlil edilmeli ve kesin çözüme gidilmeli. Volkan Demirel'e Volkan'ın söylemiyle tribünden küfür edilmiş. Türkiye'de küfür edilmeyen hemen hemen saha yok. Son derece yanlış bir olay.
Ama önüne de geçemiyoruz. Şimdi şu yönde bakalım; tribünden edilen küfüre neden döner cevap verirsin.
Sahada milli takım görevlileri var. Yani federasyondan.
Söylersin emniyet çok çabuk bir şekilde bunun önlemini alabilir. Hatta o kişilerin arasına girerek o kişiler nezarete çekilirler. Sen tribünden küfür edildi diye milli takımın kalesini bırakıp gidemezsin böyle bir hakkın yok.
Sana bir şey atılmıyor tribünden veya tribünden sahaya atlanıp sana fiili bir taciz yok.
Yani bu konu o kadar sahayı terk etmeye gerekecek bir olay değil. Mutlak Futbol Federasyonu bunun karşılığındaki cezayı verecektir.
Acaba Volkan Demirel, Melo ile yaşadığı Süper Kupa olayından sonra Fatih Terim tarafından 3 maç milli takımda oynatılmayınca çıktığı Brezilya maçında da çok kötü oynayınca bu maça gelirken, özellikle Arena'ya kafasında bazı şeyler mi kurdu acaba?
Ve kendini bu şeylere şartlandırdı.
Tahmin ediyorum Federasyon Volkan'a hem külliyetli bir para cezası ile birlikte disiplin cezası verecektir.
Milli Takım kimsenin oyuncağı değildir. O kutsal formayı basit hesaplarla oyuncak yapamazsınız.
İstanbul'da olmasın
Bu işlerin sonunda şöyle bir gerçek de karşımıza çıkıyor; Bu Futbol Federasyonu'nun bir karar alıp belli bir süre İstanbul'da milli maç oynatmaması gerekir. Üç büyük takımın seyircisi milli maçtan başka birbirlerine düşmanca hareket ediyorlar.
Şunu çok net şekilde söylüyorum:
Milli forma çocuk oyuncağı değildir.
Yapılan bu hareketin de pardonu ve özrü olmaz. Şunu da kimse unutmasın kıyakçılığın sonu ayakçılıktır.
Zaten süratle bu ayakçılığa
doğru iniyoruz.
Bu galibiyet sadece pansuman oldu
Bu maçı alarak alçaktan sürünmeye devam ediyoruz. Hep bir ümit var ya! 4 ay daha, az da olsa bu ümitle devam edeceğiz.
Peki soruyorum size Kazakistan karşısına çıkan takımda ümit var mı? Dün geceki oyuna göre yok! Ve oynayacağımız takım da o zamanki Hollanda olacak.
Aslında maç için yazılacak çok fazla bir şey yok. Penaltıdan attığımız bir gol bir de Kazak kalecinin "yumurtlaması." Birkaç tane de kaçırdığımız pozisyon var.
Kan kaybetmeye devam
Kazakistan takımı koşuyor ama nereye?
Pas yapıyorlar gene nereye? O kadar çok topu hücuma çıkarken bizim takıma attılar. Bu atılan topların bazılarını da tekrar biz onlara attık. Anlayacağınız bu maç bizim için bir pansuman maçı oldu.
Hasta ateşli, yatıyor ama şimdilik ince bir iğneyle ateş düşürmeye kaktık.
Rus hakem ikili mücadelelerde özellikle penaltılarda bence hatalıydı.
Hem bizim kazandığımız hem de aleyhimize verilen penaltılar bence ağır.
Arda'ya verdiği kart doğru. Ama Fatih Terim'in bu ikinci karttan evvel Arda'yı oyundan almalıydı. Çünkü bundan sonra oynayacağımız maç Hollanda! Hem Arda açısından hem de Milli takım açısından bir vitrin maçıydı. Ama Arda sarı kartı varken de böyle bir hareketi yapmamalıydı.
Demek ki bir Türk futbolcusu olarak İspanya'da oynaması kafa yapısını değiştirmemiş.
Yani dün gece sadece kazandık.
Ama Türk futbolu hala kan kaybetmeye devam ediyor.