Statlardaki FETÖ'cülere dikkat

FETÖ’nün şu anda en rahat takla atıp, hadise çıkaracağı yerler futbol alanlarıdır. Seyircilerin arasına sokulacak provokatörlerle bu yangın büyütülür. Bunların üzerine seyircinin arasına sokulacak sivil polislerle ve eğitilmiş sağır, dilsiz elemanlarla gidilir

Galatasaray-Beşiktaş maçını ATV'den yorumlamak için kalabalık bir ekiple Konya'ya gittim. Maçları canlı seyretmeyi seviyorum. Stadın içinde de çok yerde gezerim. Karşılaşma öncesi biri "Bu maç çok kalabalık olacak" dedi. Stadın kapasitesini sordum "42 bin küsur" dedi "Ama 46 bin de olabilir" diye ekledi.
Burada şu noktaya parmak basmak lazım. Stadın iki köşesinde güvenlik nedeniyle, takriben 1500'er kişilik alan boş bırakıldı.
42'ye 5 koyarsak 47 olur, 42'den 3 çıkarırsak 39 yapar bu da tamam. Peki o statta hem de ayakta merdivenlerdeki şahıslara ne demeli. O stada 39 binin üstünde çok insan girmiş. Peki nasıl girmişler?
Ben söyleyeyim. Turnikenin başında sivil şahıslar bekliyor. Adam biletini okutuyor tam içeri girecek "Abi bileti bize ver. Bizim çocukları da sokalım" diyorlar. Biletini vermezsen "Ne o abi bizim taraftar dışarda mı kalsın" diye isyan ediyorlar. Kimileri veriyor, kimileri vermiyor.
Bunlar turnikelerde yaşanıyor. Turnikede görevli var mı? Yok. Bu maçın biletlerini Passolig satmadı. Onun için fotoğraf kontrolü de yapamıyorsunuz. Peki hadi diyelim diğer taraflarda bunlar oluyor, Protokol Tribünü'nde de tartışmalar yaşandı. Adam biletini gösterip, "Burası benim" diyor, oturan da biletini gösteriyor, aynı koltuğa, iki bilet. Birinden biri mükerrer.
Aynı plakalı iki aracı polis yakalasa sahtekarlık yapanı içeri atar, burada içeri giren yok.
Bunları kim engelleyecek?
Gelelim meşalelere... Bu meşaleler içeri nasıl giriyor? Kapıda görevli olan polisler taraftara soruyor, "Bozuk para ve çakmağın var mı?", "Var" diyorsa "Şu kutuya at" diyor. "Yok" diyorsa aramadan ya da üstünkörü bir kontrolle sokuyor… Şimdi gelelim sadede; o meşaleler nasıl giriyor? Bunların iki yolu var. Size kopya vereyim. Birincisi; maçtan bir gün evvel stattaki bazı yerlere sokup saklıyorlar (Tuvalet, büfe gibi) veya bazı takımlar bunları gene malzeme torbalarının içinde sokuyorlar stada.
İkincisi; bazı kulüpler de hani TIR'larla gelip o kulübün formaları, şortları satılıyor ya, store arabaları, onlarla getirip sokuyorlar.
Peki bunları engelleyecek olan kim? TFF temsilcisi ile polis. Konya'daki maçta kimlerin hatası var? Onu isterse TFF bir dakikada çözer. Kamera görüntüleri ile veya görevlileri sorguya çekerek.
Bakınız; meşaleler atıldığında Galatasaray takımı sahada iyi mücadele ediyor.
O sırada da kalede Muslera var.
Yani Galatasaray o tarafta oynuyor. Akıl alır gibi değil. Belli yerlerden meşaleler yağıyor.
Muslera bile meşalelere sinirlenip, tekmeyi kale direğine geçiriyor, kramponunu parçalayıp ayakkabı değiştirmek zorunda kalıyor. Net bir şey söyleyeyim; bu yapılan iş organizedir. Bunun futbolla ilgisi yoktur, özellikle üstüne gidilmelidir.
Bakınız altından kimler çıkar.
Alın size çözüm yolu
Bu FETÖ örgütünün şu anda en rahat takla atıp, hadise çıkaracağı yerler futbol alanlarıdır. Seyircilerin arasına sokulacak provokatörlerle bu yangın büyütülür.
Bunların üzerine özellikle seyircinin arasına sokulacak sivil polislerle ve eğitilmiş sağır dilsiz elemanlarla gidilebilir. Çünkü bu sağır dilsiz elemanlar işlerinde babalarını tanımazlar. Tuttuklarını da bırakmazlar.
Aslında stat girişlerinde de bunları kullanmak gerekir.
Bunu bin defa söyleyip, yazıyorum ama anlatamıyorum.
Hem onlara iş imkanı sağlanır hem de olayların önüne geçilir.
Adamlara anlatmaya çalışsan, anlatamazsın. Söylemeye çalışsan söyleyemezsin. Alın size çözüm yollarından biri. Bunu kulüpler engelleyebilirler mi? Engelleyebilirler. Hatta çoğunun da haberi vardır.
Hatta çok kulüp yönetim kurullarının içinde seyirciden sorumlu bir yönetici belirlerler. Bu gayri resmidir, amigolarla da bu şahıs buluşur, diyalog kurarlar, para alışverişi yaparlar.

ŞENOL HOCA HAKLI
Şenol Güneş bekledi, bekledi sonunda patladı… Güneş bugün bir basın toplantısı daha yapacakmış. Ne der bilemem. Acaba şunları mı der, "Gökhan Gönül konusunda ve sol bek konusunda ki kelimelerim yanlış anlaşıldı. Ben yönetim kurulunun üzerine çıkmak istemedim.
Ben şöyle demek istedim ama böyle dedim. Ben şöyle dediydim ama böyle anlaşıldı." Ya da "Serdar Aziz benle konuşmadı, Eren Derdiyok'u alın demedim. Ben stoper istedim demedim." Güneş'in iki gün önce konuştuğu kasetle, Güneş'in bugün söyleyeceklerini yan yana değerlendirmek gerek. Ama Şenol Güneş'in ne dediği çok açık! Bombayı yönetim kurulunun kucağına koydu. Aslında söylediklerinin çoğuna hak vermemek de elde değil. Şenol Güneş'in 2-3 gün önce Başkan Fikret Orman'la tartıştığı konusu da kulağıma geldi. Böyle yazsanız büyük olasılıkla yalanlarlar ama yerin kulağı var.
Çünkü Orman'ın İngiltere'ye giderken de sinirli gittiği söylenirken. Başkan İngiltere'ye giderken, bir başka yönetici Hollanda'ya gidiyor, üçüncü yönetici de bir yere gidiyor ama gittiği yer tam bilinmese de İtalya lafları çıkıyor. Bütün bunlar olurken lig yaklaşıyor, maçlar başlıyor.

LA FONTAİNE'DEN MASALLAR
Aziz Yıldırım, Pereira için önce 'Kalacak' dedi, ardından bir 'U' dönüşü ve hoca gitti. İşte Türkiye'de sistem bu. Bu zihniyet olduğu sürece renklerin kardeşliğiden ancak timsah gözyaşlarıyla bahsedilir
Fenerbahçe'nin transfer politikasını biliyorsunuz, Pereira olayını yaşadık.
Daha geçen senenin 5. maçında "Bu adam gitmeli, fizik testleri yapmıyor" denildi. Sezon bitti, şampiyon olunmadı Başkan Aziz Yıldırım, "Daha iyisini mi bulacağız kardeşim, kalacak" dedi. Sonrasında bir 'U' dönüşü Pereira gitti. Van Persie'nin vatandaşı geldi. Dakika bir, gol bir, bundan sonra Van Persie oynayacak, Fernandao ne olur bilemeyiz. İşte Türkiye'deki sistem bu. Adam yurt dışından geliyor. Bir gün sonra bunlar oluyor. Biz neler gördük daha neler göreceğiz… Heyecanlı oluyor. Bu yönetici zihniyeti olduğu sürece hiçbir basın mensubu aç kalmaz.
Bazı kulüp başkanları isteyip kovdurmadıktan sonra.
Futbol baronları da timsah gözyaşları dökerek, bazen ağlaya ağlaya bazen de güle güle renklerin kardeşliğinden bahsedip millete La Fontaine'den masallar anlatmaya devam ederler.
Doğru 1 tanedir
MHK gitti, TFF OHAL'den dolayı açıklama yapmıyor… Bunlar, bunlar, bunlar, FETÖ'den gitti, yoksa başka bir şeyden mi gitti, onu bilemeyiz.
Her şey bir yana da Futbol Federasyonu yan kurullarını Tahkim, Disiplin ve MHK'yi getirenler kimler?
Bunlar gökten zembille mi indiler.
Bunlar bu FETÖ'cüleri bulup tayin ederken, bilmeden mi bu işleri yaptılar.
Yoksa bu işleri biliyorlardı, bir yerden telkin alıyorlardı da bombalar patlayınca mı susuyorlar.
Bekleyeceğiz, göreceğiz. Hayatta yanlış çoktur da doğru bir tanedir.
Eninde sonunda da doğruyu bulursunuz, suratınıza tokat gibi çarpar.
BiR HASTANEYE GiDELiM!
Geçen akşam A Haber'de , "2F" programı yapıldı, yani "Futbol ve FETÖ". Her yere girdiği gibi Fetullah'ın da futbola girmesi doğal çünkü burada para var. Paranın olduğu yerde her şey olur. Ben bu programa Bodrum'daki evden bağlandım. Aslında böyle programlarda stüdyoda olmak lazım. Çünkü bazı söylenenleri duyamıyor, anlatamıyorsunuz, konuşurken de seyredemiyorsunuz. Çünkü bahçeden çekim yapılıyor.
Şike olayı açıldı ben bir şeyler söyledim. Oradan da birisi bir cümle sarf etti. Önce ne olduğunu anlamadım.
Sonra Ümit Karan'ın "Boş konuştu, normal kafayla da konuştuğunu zannetmiyorum" dediğini öğrendim. Ümit Karan şike olayında içeriye girdi.
Haklıdır, haksızdır ben orasında değilim ama Ümit Karan'ın bu cümlesini anlayamadım. Benim anladığım kadarıyla "Normal kafayla konuşmuyor" her yere çekilir. En tehlikelisi de şudur; "Konuşan şahsın kafası yerinde değildir. Üst derecede alkol almıştır, esrar almıştır, kokain almıştır, eroin almıştır. Bunun neticesinde de bu vatandaşın kafası da yerinde değildir, bunları içen insanlar sonrasında fiziki darbe de alırlar. Ondan da dağılabilirler. O zaman şunu yapmak lazım… Erman Toroğlu ve Ümit Karan beraber resmi bir hastaneye gidecekler, damardan kan alınacak bir de saç telleri… Araştırma yapılacak. Bir de fiziksel müdahale, bakalım kimlerde neler çıkıyor!
BENCE...
15 Temmuz'a "Demokrasi Şehitleri Günü" dedik… Pekala o zaman kupa 2'yi "15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Ziraat Türkiye Kupası" olarak adlandırsak nasıl olur? Bence çok da iyi olur, anlamlı olur.

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.