Biniciliğin en güzel yanını açıkladı

Binicilik branşında birçok başarıya imza atan ve şu anda da antrenörlük hayatına devam eden Ata Zorlu, biniciliğin en güzel yanını, dünyada iki canlının birarada yaptığı tek spor olmasına bağlıyor.

Zorlu, 1968 yılında babasının teşvikiyle başladığı binicilik sporunda, bugüne kadar birçok başarıya imza attığını hatırlatarak, ''İlk yarışmama 9 eylül 1973 senesinde katıldım. 1978 senesinde ilk kez milli takıma girdim ve 2005 senesine kadar da aralıksız olarak milli takımda yer aldım. Klasikleşmiş kupaların hepsine sahibim'' dedi.
22 yaşından itibaren hem antrenörlüğü, hem de sporculuğu birlikte götürdüğünü belirten Zorlu, ''2005 senesinde belimden bir ameliyat geçirdim ve aktif spor hayatımı bitirdim. 2006 senesinden 2009 yılının başına kadar da milli takımlar teknik sorumlusu ve teknik komiteler başkanı olarak görev aldım. Ankara Başkent Binicilik Kulübü'nden Ankara'ya gelmem ve burada antrenörlük yapmam konusunda teklif aldım. 48 yaşındayım ilk defa İstanbul dışında bir hayatım olacak. Umarım başarılı ve faydalı olurum'' diye konuştu.

''HER ATIN BU SPORU YAPMASINI BEKLEYEMEZSİNİZ''

Ata Zorlu, biniciliğin en güzel tarafını 'dünyada iki canlının birlikte yaptığı tek spor' olarak açıklayarak, şunları söyledi:
''Atın doğasında olmayan bir şeyi eğitimle öğretiyoruz. Binlerce at arasından bu sporu yapabilecek yetenektekileri ayırıyoruz. Her at atlayacak diye bir kural yok. Her insandan nasıl futbolcu olmuyorsa, bütün atlardan da bu sporu yapmasını bekleyemeyiz. 4 yaşında eğitim almaya başlayan bir at, üst seviyede bir yarışa 9-10 yaşında ancak girebiliyor. Binici için atla bu sporu yapmak son derece değişken durumlara gebe. Her gün yataktan aynı şekilde kalkmıyorsunuz, her at da çalışmaya aynı seviyede gelemeyebiliyor. Bir gün sizin bir gün atınızın reaksiyonları önem taşıyor. Atın eğitimi tamamen şartlandırmayla alakalı. Müsabakalarda başımıza gelebilecek olayları, günde en az 1.5 saatlik çalışma süresince devamlı olarak yapıyoruz. Son derece keyifli, ama iyi bir tecrübeye ve bilinçli bir eğitime ihtiyaç var. Her insanda olduğu gibi, atlarda da fizik ve karakter farklılıkları olabiliyor. Atın bir canlı olduğunu, makine olmadığını değerlendirebilmek lazım. Fiziksel yapısını da iyi bilmek önemli. Bunları biraraya getirebilen insanlar da zaten antrenör oluyor.''
''YETERLİ TANITIM YAPILMIYOR''
Dünyada biniciliğin, ekonomik ve kültürel seviyesi yüksek ülkelerde ileri gittiğinin altını çizen Zorlu, ''Binicilikle ilgili yeterli tanıtımın yapılmadığına inanıyorum'' dedi.
At binmenin çok pahalı bir spor olmadığını, ancak bu sporun performans olarak yapıldığı zaman yerine getirilmesi gereken maddi ve manevi sorumlulukların daha da fazlalaştığını kaydeden Zorlu, ''Fransa'da lisanslı binici sayısı 550 bin, Türkiye'de ise 750 civarında. Binicilik, Hollanda'da, Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da ve Belçika'da ülkelerin tamamına yayılmış bir spor. Türkiye'de tahmin ediyorum 7-8 ilde binicilik yapılıyor. Bu biraz tanıtım, biraz eğitim ve sonuçta da büyük bir ekonomiye dayanıyor'' diye konuştu.
Biniciliğin 1960'lı senelere kadar devlet desteğiyle yapıldığını, bu seneden sonra sivil biniciliğin ortaya çıktığını hatırlatan Zorlu, şöyle devam etti:
''Bu arada da at vebası hastalığı ortaya çıktı ve Türkiye Avrupa'ya açılamadı. Tek hedef Balkan Şampiyonası olarak kaldı. 80'li senelerin başına kadar bu böyle devam etti. Daha sonra 1982 yılında at ithalatı serbest bırakılınca, yurt dışından son derece kaliteli atlar geldi ve Avrupa'ya açılma imkanı bulundu. Federasyon, özerkliğini kazanınca son 4 senede hem Avrupa, hem Türkiye standardında büyük bir değişime uğradı. İstanbul'da olsun, Ankara'da olsun, dünya standartlarında tesislerimiz var. Ama kitlelere yayma seviyesine gelmiş durumda değiliz. Bu konuda tanıtım çok daha fazla yapılmalı. Türkiye'de futbol her zaman ilk planda yer alıyor. Bizim önemli müsabakalarımız olduğunda bile basından yeterli desteği göremiyoruz. Bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini düşünüyorum.''

''2016 OLİMPİYATLARI'NA TÜRKİYE'DEN KATILIM BEKLİYORUM''

Ata Zorlu, Olimpiyatlar'a katılım konusunda Sevil Sabancı'nın son derece ciddi bir çalışması olduğunu ve Sabancı'nın uluslararası federasyonda yeni olimpiyat eleme sistemini değiştirdiğini söyledi.
Bu sayede de Türkiye'nin Olimpiyat elemelerine katılabilmesi için yeni bir sistem geldiğini ifade eden Zorlu, ''Eskiden Olimpiyatlar'a gitmek çok zordu, artık biraz daha kolay. Ama bu iş olimpiyatlar ve dünya şampiyonası seviyesinde yapılacaksa, son derece profesyonel bir yaşam tarzı gerektiriyor. Biniciliğin, tamamen yaşam tarzınız haline gelmesi şart. Türkiye'de çok yetenekli gençlerimiz var. Avrupa yıldızlar ve gençler şampiyonasına 2-3 senedir katılıyoruz ve başarılı sonuçlar alıyoruz. Tahmin ediyorum 2012 Olimpiyatları olmasa da, 2016 Olimpiyatları'na Türkiye'den takım olarak bir katılım bekliyorum'' şeklinde konuştu.
''ATATÜRK KUPASI'NIN O DÖNEMDE TEK SAHİBİYDİM''
Ata Zorlu, binicilikteki en büyük anısını ise 1993 senesinde Atatürk Kupası'nı 3 sene üst üste kazandıktan sonra o dönemde kupanın tek sahibi olması olarak anlattı.
Atatürk Kupası'nı 5 senede 3 kez kazananın kupanın gerçek sahibi olduğunu vurgulayan Zorlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Bu kupa 35 sene elden ele dolaştı. 1993 senesinde ise üst üste 3 kez kazanarak kupanın o zamanki tek sahibi olmuştum. Atatürk Kupası'nı 3 kez üst üste kazanarak kupanın o dönemdeki sahibi olmak, unutamadığım anılarım arasında yer alıyor. Kazanan insanların kupanın üstünde ismi yazılıdır. Kupayı, İstanbul Atlı Spor Kulübü'nün müzesine hediye ettim. O kupanın anısı ve değeri benim için çok büyüktür.''

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.