Spor yazarları Türkiye-Arnavutluk maçını değerlendirdi

Buna ihtiyacımız vardı - Erman Toroğlu Çok net bir cümle yazmak lazım. Allah yüzümüze baktı. Bazı şeyleri anlamak mümkün değil. Bu tarz milli maçları İstanbul'da oynamak son derece yanlış. Neden? Zaten sponsorlara bilet dağıtıyorsunuz. Bir de İstanbul'da üç büyük kulübün seyircis var haliyde. Konya'da oynadığımız milli maçları düşünün. Bütün stat tek vücut bağırıyor. Oyuncuları sahada diri tutuyor. Dün 90 dakikanın büyük bölümünü tiyatro seyreder gibi seyretti.Emre Belözoğlu yaşının icabı bir yere kadar mücadele ediyor. Burak ile Cenk'in uzun zamandır maç oynamaması dün sahada net bir biçimde gözüktü. Şimdi bu 3 oyuncunun ismini sayarsanız geriye 8 oyuncu kalıyor. Yük bazılarına fazla bindi, bazılarına az. Rakip kaleci o büyük hatayı yapmasa maçı almamız mucize. Arnavutluk kendi kapasitesine göre bizden çok daha iyi mücadele etti, sahaya daha iyi yayıldılar ve bize çok da tehlikeli oldular. İki takım arasında kalite olarak büyük fark vardı. Ama sahada sahada mücadele edip futbol oynamaya kalkınca bu fark yok oluyor. Adamlar son 3-4 topu iyi kullansalar daha 80 dakikada maç bitecekti. Dedim ya Allah yüzümüze baktı. Emre'yi oyundan alıyorsun zaten Burak ile Cenk fazla gitmiyor. Yusuf'u almak için maçın bitimini mi bekliyordun Şenol kardeşim. Hadi Yusuf ile başlamadın ama 2. yarının başından itibaren Yusuf sahada olmalıydı. Çünkü öyle bir oyuncun yok. Nedendir bilinmez Şenol'da bir Yusuf takıntısı var. Bak ne güzel Fenerbahçe Stadı'nda bordo-mavi kravat takmışsın. Yani kör gözün parmağına büyük bir tesadüf de olsa senin yerinde olsam kravatsız çıkardım. Anlamak mümkün değil. Fransa'nın İzlanda'yı yenmesi bizim açımızdan büyük şans. Öyle veya böyle Andora maçı 90. dakika, bu maç 90. dakika.Hem de futbol oynamadan. İŞTE MİLLİ TAKIMIN GRUBUNDA PUAN DURUMU! HABER İÇİN TIKLAYIN... Hakan Çalhanoğlu'na çatlak sesler çıkıyor tamam da Emre bir yerden sonra yok. İleride çift santrfor oynuyorsun Burak ile Cenk. Yusuf kenarda. Tek Çalhanoğlu'ndan ne bekliyorsun. Bu kadar yükü sırtına bindirmeye mecbur musun. İnanmak - Reha Kapsal Hem bizim için hem de Arnavutluk milli takımı için telafisi olmayan bir maçtı. Saha içinde oyuncularımızın istek, arzu ve coşkusu gayet iyiydi. Özellikle zaman zaman oyun olgunluğumuz ve saha içi başta olmak üzere, hücum organizasyonumuz çok iyi olmasa da Andorra maçı gibi son dakikada attığımız golle galip gelmesini bildik. Bu bizim için çok önemliydi. Yalnız şunu da söyleyelim; özellikle hücumda kenarlarda hem Cengiz'in sakatlığı hem de birebir de oyuncu eksilten oyuncu profili olmadığından, pozisyon üretmekte zorlandık ve Andorra maçının kopyasını Arnavutluk maçında da yaşadık. Ne kadar kaliteli olsak da, onların da saha içindeki özellikle fizik kaliteleri ve taktik disipline bağlı kalarak oynamaları nedeniyle, bizim hızlı hücuma çıkışlarda hatalı pas tercihlerimiz, daha erken gol bulmamızı da engelledi. Böyle turnuvalarda kötü oynadığın maçları kazanabilmek becerisini göstermek çok önemli. Turnuva bitip Avrupa şampiyonasına gittiğimiz zaman kimse bu maçları, 'Yok kötü oynamışız, rakip pozisyon kaçırmış' diye hatırlamaz. Herkes fırtınaya değil, tekneyi limana yanaşıp yanaştırmadığına bakar. Fransa'nın İzlanda'yı yenmesi, bizim için Fransa maçını liderlik açısından çok önemli bir duruma getirdi. Milli takımımızın özellikle savunma, orta saha, hücum hattında birbirini tamamlayan oyuncu eksikliği de var. Bunların başında da saha içinde fark yaratacak Yusuf Yazıcı gibi bir oyuncunun, Milli Takım'da forma giymesi hücum çeşitliliğini olumlu yönde artıracaktır. Yalnız milli takımın bu oyunu, oyuncular tamlamasından değil, oyun esas tamlaması ile saha içindeki kalite farkını da ortaya çıkaracaktır. Nitekim fizik kalitesi yüksek Arnavut Milli Takımı'na karşı, oyuncu kalitesi yüksek milli takımımızın, bunu saha içindeki oyunuyla da farklı seviyeye çekmesi gerekir. Milli takım oyuncularımızın, galip geleceğine inanarak, son dakikalara kadar Andorra maçı gibi bu maçta da oyundan kopmayıp kazanmaları alkışı fazlasıyla hak ediyor. Kapıları açtık - Zeki Uzundurukan Finallere gitme yolundaki en önemli maçımızdı. Tribünler muhteşemdi... İzlanda'yı farklı yenen Arnavutluk için de kader maçıydı. Çünkü bize karşı iyi bir sonuç almaları durumunda İzlanda'nın dışında 2.'lik yarışında bir rakip daha karşımıza çıkacaktı. Arnavutluk'un grupta son virajdaki rakipleri Moldova, Andorra ve Fransa idi. Kazanmamız durumunda hem Arnavutluk'un umutlarını bitirecek hem de finallere grup lideri olarak gitmenin hesaplarını yapacaktık. Maça iyi bir giriş yapamadık. O arzu ettiğimiz coşkuyu yakalamak istedikçe, Arnavutluk oyunu soğutmayı başardı. MİLLİ MAÇTA AZİZ YILDIRIM DETAYI! HABER İÇİN TIKLAYIN... Bu yüzden ilk yarıda rakip kalede 'bu da kaçar mı?' diyebileceğimiz bir pozisyona giremedik. Hücum oyuncularımız birbirine yakın oynamadılar tehlike hunisinin içinde. Kanatları iyi kullanamadık. Kaleye az şut attık. Cenk Tosun da Hakan Çalhanoğlu da etkisiz bir ilk yarı oynayınca, rakip savunmayı bunaltamadık. Emre Belözoğlu'na da oynama, etkili paslar atma fırsatı bırakmadan baskı uyguladı rakip takım. İlk yarıdaki etkisiz futbol, tribünlerin de enerjisini düşürdü. İlk yarının uzatma anlarında bir duran top tehlikesi yaşadı kalemiz ama Mert topu iyi çıkardı. İlk yarıda Yusuf Yazıcı'nın eksikliğini çok hissettik. Yusuf, Milli Takımımız'a tempo kazandırılıp, rakip kaleye etkili şutlar atabilirdi... İlk yarıda en büyük eksiğimiz, tempoydu. Yavaş oynadık. Rakip kalede çoğalamadık. Tam da rakibin istediği gibi bir oyun oynadık. İkinci yarıya daha coşkulu başladık. Net pozisyonlara girdik; daha hızlı oynadık ama bu kez de final paslarında ve tercihlerde hata yaptık. Gol gelmedikçe tribünlerdeki coşku da azaldı. Oysa tribünlerin oyundan düşen takımımızı coşturması gerekiyordu. Gününde olmayan Emre Belözoğlu'nun yerine İrfan Can'ın girişi ile daha savaşçı bir takıma dönüştük. Arnavutluk Manaj ile öyle bir gol kaçırdı ki... Yüreğimiz ağzımıza geldi. Maçı izlerken şunu demeden de edemedim... 'Bu Arnavutluk, İzlanda'ya nasıl 4 attı!' Arnavutluk kötüydü de biz de kötü Arnavutluk'a ayak uydurduk. Merih'in gole giden Manaj'ı durdurması, milli takımımız adına gecenin en güzel hareketlerinden biriydi. Tam maç berabere bitiyor derken, Cenk Tosun sahneye çıktı ve yüzümüzü güldürdü. Finaller yolunda kapıyı ardına kadar açtık. Mehmetçik'e selam - Dr. Gürkan Kubilay 4-3-3 gibi başladık, hücumun sağını Cenk, solunu Hakan'a emanet ederek. İstekliydik, sonucu da ön alanda basmamız oluyordu. Ama aynı istek Arnavutluk'ta da vardı. Sert oynuyorlardı. İlk 13 dakika o kadar çok oyun durdu ki topun oyunda kaldığı süre 5 dakikayı zor buldu. Oyun bu kadar durunca da ritim tutturamadık. 30'uncu dakika dolduğunda, 2 takımın toplam 1 şutu vardı ama 2 stoperimiz ve onların 1 stoperi de sararmıştı. Sahanın topla en az buluşanı da Hakan idi. İlk yarının son anlarındaki cılız Hakan ve Burak şutları dışında tehlikemiz de olmadı. Tüm kafa toplarını rakip stoperler alırken fazla olmasa da orta yapmak anlamsızlığından da pek vazgeçmedik. İkinci yarıya Kaan-Çağlar değişikliği ile ve iyi başladık. Duran toplarda etkiliydik. Cenk, Emre, Ozan üçgeninden iyi şutlar çıkarttık. Ama 7-8 dakika sürdü. Savunması iyi ama hücuma desteği az 3 orta saha ve kanat özelliği olmayan 2 kanat ile oynamak hele de fazla forma giymemiş Cenk ve sakatlık sonrası yeni ısınan Burak ile hücumda verimsiz kılıyordu bizi. İrfan-Emre değişti. Arnavutluk da galibiyet istediğinden üzerimize gelmeye başladı. Zeki'nin ortasına ayak koyacak kimse bulamadık. Yediğimiz kontrada ikinci yarıdaki 4 pozisyonlarını da bulan adam Manaj'ın kaçırdığı ve yine savunma arkamıza koşusunu Melih'in kesmesi ile kısa bir spazm geçirdik. Son hamle Yusuf-Ozan idi. Koca yarının tek isabetli ortasına Burak kötü vuruyordu. Son anda yaptıkları hata Cenk'in kafasından filelere gol, Mehmetçiğimize de selam olarak gidiyordu.