Spor yazarları Andorra-Türkiye maçını değerlendirdi

TURGAY DEMİR: Severim serçeleri, yumuşaktır pençeleri misali bir rakip Andorra... Stres yok, keyfim yerinde, genç yıldız adayları sahada. Daha ne ola ki... Şenol hoca hem milli tecrübelerini arttırmak, hem de kendi sistemine adapte etmek adına bazı alternatif oyuncuları sahaya sürdü, iyi de yaptı. Bu vesileyle Ahmet Kutucu da artık resmen milli oyuncumuz oldu. Haydi hayırlısı. Andorra, sıradan bir takım ama takım. Birlikte oynamaya çalışıyorlar. Gol yeseler de bozulmak gibi bir zaafları yok. Yenilmeye o kadar alışmışlar ki, skor tabelası onları hiç ilgilendirmiyormuş gibi umarsız ama bir o kadar da inatçılar. İlk maçta İstanbul'da çok zorlanmıştık. Bu defa kolay oldu. Genç Enes önce diziyle kaleciden döneni tamamladı, sonra kendi aldığı penaltıyı, kendi gol yaptı. Sonra... Sonrası çayda çıra... Şenol hoca Gereksiz yan ve geri pasları görünce biraz gerildi. Hoca için rahat batıyor, hoca için rahat maç yok çünkü işini çok seviyor. Helal olsun. Dün Yusuf etkisiz kalınca ilk yarıda Güneş Sistemi tam olarak çalışmadı. Yine de sıkıcı top çevirmeler sonucunda iki kez boşluk bulup öne top attık ve biri gol, diğeri de penaltı oldu. Sonrası bildiği çayda çıra.. Ahmet Kutucu çok akıllı, çok teknik Almanlar'a nasıl kaptırmadık şaşırdım. OLCAY ÇAKIR: Lükse bakar mısınız? Milli takımımız bir resmi karşılaşma oynarken; Avrupa şampiyonasının da ilk hazırlık maçını yapabiliyor şimdi. Seviye mükemmel. Meraklarımız bol, oyuncularımız daha çeşitli. Rotasyon yapabiliyoruz. Eksik mevkilerimizi, fazlalıklarımızı konuşabiliyoruz. Oyuncu kazanmanın, alıştırmanın tatlı telaşı var üzerimizde. Görmek istediğimiz oyuncuları grup maçında sahaya sürüp; elleri de tıpkı ayakları gibi alışsın istiyoruz bir an evvel. Nereden nereye sorusunu sorduğumuz güzel günlerden geçiyoruz. Elbette özlediğimiz ve hak ettiğimiz bir durumu yaşıyoruz ülke olarak. Bir adım sonrasının planlamasını yapabiliyoruz şimdi. 2020'yi geçtik 2022'ye gideceğimiz kadronun derdine bile düştük. Her şey olması gerektiği gibi. Güzel jenerasyon yakaladık diyoruz. Jenerasyonların hepsi orada duruyordu aslında. Bir araya getiremedik, getirmeye mahir olanları zamanında o makamlara getiremedik, getirdik destek vermedik, vs... Şenol Güneş tercihi ile iş ehline teslim edilmiş oldu önce. Sonra doğru işler ilmek ilmek işlendi. Güzel başlangıç yapıldı, duygusal ve de popülizmden uzak tercihlerle milli takım bu seviyeye geldi. Kulüpçülük hastalığından bir türlü kurtulamayanlara en güzel dersi tercihleriyle verdi. Mevcut durumdan, bu büyük başarıdan memnun olmayanları dahi gördü bu gözler. Adını koyamadık bu titizliğin, bu hassasiyetin, bu mükemmeliyetçiliğin! Hepsinin yerine tebrik edelim, teşekkür edelim Şenol Güneş'e. Dün geceye dair notum da şu olsun; Şenol Güneş'in en önemli özelliklerinden biri 'gol kralı' yetiştirmesiydi. Enes Ünal goller atınca sırada o mu var diye aklımdan geçmedi değil. Neden olmasın? LEVENT TÜZEMEN: Genç ve tecrübelilerden olan yeni milli takım aldığı başarılarla gururumuzu okşadı. Ve bu milli takım tüm Türkiye'nin sempatisini toplayarak 'Halkın takımı' unvanıyla tribünleri ağzına kadar doldurdu. Mükemmel bir jenerasyonumuz var. 2020'yi kaçırsaydık bu genç jenerasyon ciddi bir kırılganlık yaşayabilirdi. Şenol Güneş ve öğrencilerinin turnuva boyunca mükemmel bir savunma yaptı. Son dünya şampiyonu Fransa'ya karşı oynadığımız oyun takıma güven verdi. Bu oyunu bütün ülkelere karşı Avrupa'da rahatlıkla sergileyebiliriz. Milli takımın EURO 2020'de en az çeyrek final oynayacağına inanıyorum.