Spor yazarları Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını değerlendirdi

REHA KAPSAL - KAZANMAK ÜZERE Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısında maça çok iyi başlamadı ve 1-0 yenik duruma düştü. Bazen özellikle iç saha oyunlarında rakibin gol bulması takımın uyanmasına, reaksiyon vermesine neden olur. Fenerbahçe yediği golden sonra bu tarife uygun çok doğru bir oyun oynadı. Rakibini geriye iten, hataya zorlayan, köşeye sıkıştıran bu performansıyla ilk yarıda 3 gol buldu. İkinci yarıda Serdar sakatlanınca Ferdi oyuna girdi. Ozan merkez orta sahaya, Gustavo sol stopere, Ferdi de hücumda sağ çizgiye geçti. Herkes Serdar çıkarken Zanka'nın girmesini bekliyordu. Ferdi değişikliğiyle Ersun Yanal farklı bir bakış açısını gösterdi. Önceki haftalarda yapması gereken Ferdi hamlesini bu sefer gerçekleştirdi. İkinci devre oyuna Ferdi ile başlayarak geçmişteki ona güvenmemek hatasından dönmüş oldu. Ferdi de gösterdiği performansla hocasına 'Ben buradayım' mesajı verdi. Fenerbahçe'de geçmiş maçlara göre değişen iki ana konu vardı. 1 - Girdiği pozisyonlarda gol atma becerisi gösterememişti. Bu maçta tekrar o öz güveni kazandı. Farklı galibiyet bu açıdan önemliydi. 2- Fenerbahçe geçmiş maçlarda daha çok topu kontrol ediyordu. Bu maçta hem topu hem de oyunu kontrol etti. Max Kruse, 14. haftada ilk golünü attı. Şampiyonluk yarışında Vedat Muriç'in yanında mutlaka Max Kruse'nin de goller atması gerekir. Özellikle gol poziyonu üretilmesinde sıkıntılı geçen maçlarda bu farkı ortaya koyması gerekir. Kanatlarda Rodrigues ve Ferdi'nin hareketliliği olumluydu. Serdar ve Sadık 11 çıktığına göre Adil Rami ve Zanka transferinde bir yanlışlık yapıldığı ortaya çıktı. İki transfer döneminde 4 tane sağ ayaklı stoper almak da doğru bir hamle değil. Fenerbahçe, 'kazanmak üzere' sahaya çıktı. Sahada beraber hareket eden yüksek enerjisi ve coşkusu olan bir takım görüntüsüyle de farklı kazandı. GÜRKAN KUBİLAY - SİLİNDİRBAHÇE Avrupa 5 büyük lig ve ligimizdeki 116 takım içinde 'net gol pozisyonunu gole çevirme yüzdesi en düşük' 3 takımdan biri olan F.Bahçe daha 2. dakikada Garry ile net golü kaçırdı. Ön alanda basıyor, G.Birliği'ni çıkarmak istemiyorlardı ama ilk hızlı atakta Sio ile golü buldu G.Birliği. Arkadan Garry yüzde 100 golü yine kaçırdı. Ardından doymadılar,İsla getirdi önce Vedat sonra Rodrigues kaçırdı. F.Bahçe ilk 20 dakika hücumda çok istekliydi ve fırsatlar buldu. Kalesine G.Birliği'ni getirmedi ve hakkını 22'de İsla'nın Vedat'ın kafasına bıraktığı topla da aldı. Daha da vites arttırdı takım. Gustavo'nun ceza alanı dışından şutu ile 2. golü de buldular. Bu sezon 5. kez ceza alanı dışından gol attılar. Emre ile bile kaçırmaya devam ediyorlardı. Hızlı hücum ile pozisyon bulabilme ise teselli oldu. Fenerbahçe o kadar istekliydi ki, maçın adamı Vedat'ın müthiş presi ile 3. gol de geldi. Ligde 90 dakika şut ortalaması 17 olan takım, daha ilk 32 dakikada 10 şuta ulaştı. Ceza alanına maç boyu 26 kez girerken, sadece ilk 45 dakikada 20'ye ulaştı. İlk yarıyı haklı galibiyet ile kapattılar. Sakatlanan Serdar'ın yerine Ferdi girdi. Gustavo stopere geçti. Tempoyu düşürdü takım. Emre- Jailson değişti. Bu temposuzlukta bile Vedat, Kruse'ye şahane ara pası attı ama maçın tek aksayanı Alman güçsüzdü. Yanal'ın prensi olmaya başlayan Ferdi'nin mükemmel şutu 4'ü getiriyordu. Vedat riske girmemek için çıktı, Tolgay girdi. G.Birliği yine de pes etmedi ve Stancu bu sezon F.Bahçe'nin ceza alanı dışından yediği 2. golü attı. İstanbulapor maçında 120 kilometre mesafe kat eden takımın fizik gücü belirgin artmış durumda. Bu Ersun Yanal'ın başarısı. Ayrıca oyundan keyif alan futbolcular ve müthiş destek seyirci faktörü de önemli. Sıra bunları deplasmanda da yapmakta. EMRE BOL - SÜPERMEN Uzun yıllar sonra ilk kez dört başı mamur bir forvet oyuncusuna kavuştu Fenerbahçe... Allah'tan Ali Koç transfer döneminde inat edip çekip aldı Galatasaray'ın elinden... Vedat'a sadece forvet oyuncusu demek bence haksızlık olur. İnanın kaleye koysan oynayacak gibi! Saha içerisinde gerektiğinde pres yapan, zaman zaman gelip savunmaya yardım eden, her yere Süpermen gibi yetişen çok ama çok özel bir futbolcu Vedat. Sakatlıktan yeni çıkmış bir oyuncunun kendini hiç sakınmadan oynaması Fenerbahçe'ye aidiyetini gösteriyor. Çok talibi var. Dün gece bile 3-4 tane kulübün temsilcileri onu izlemek için Kadıköy'deydi. Aman Ali Başkan, biliyoruz kulüp maddi olarak sıkıntıda. Lakin şampiyon olmadan Vedat'ı satma. En azından bu sezonu bitirsin. Maçın ilk yarısında dengeli, ne yaptığını bilen, özellikle hücum bölgesinde çok iyi işler yapan bir Fenerbahçe vardı. Fakat ikinci yarıda Ersun Yanal öylesine tuhaf değişiklikler yaptı ki, durup dururken takımın dengesini bozdu. Oysa çıkardığı stoperin yerine stoper alsa sorun kalmayacaktı. Gustavo'nun stopere geçmesi, Emre'nin yerini Jailson'a bırakmasıyla orta saha üstünlüğü G.Birliği ekibine geçti. Ferdi'nin uzaktan attığı mükemmel gol olmasa Fenerbahçe'nin sıkıntılı dakikalar yaşaması muhtemeldi. Hakemleri hep eleştiriyoruz, iyi olunca da yazmak gerekiyor. Ali Şansalan gerçekten mükemmel bir maç yönetti. Eski kaşarlardan bıktık artık. Yeni hakemlerin önünü açma zamanı... ERMAN TOROĞLU - KEYİFLİ Bol gollü maç. Hem statta hem TV başında seyredenler keyif aldı. İki takım da açık oynadı. Şunu söyleyebiliriz, G.Birliği'nin bu futbol kafasıyla F.Bahçe stadından çıkması zordu, bu kesin. Gol pozisyonlarına giriyorlar ama çok da pozisyon veriyorlar. F.Bahçe takımı çok tuhaf gol pozisyonları veriyor. Muriç oynadığı zaman gol yollarında sıkıntılı olmuyor. Ersun'un takım içinde biraz daha adaletli olması gerekir. Biraz daha futbolcular arasındaki rekabeti sağlaması gerekir. Bazı oyuncular vardır olmazsa olmaz, onları takıma yazarsın ama bazı oyuncular vardır, olmasa da olur! İki takım da, futbolcuları da futbol oynamak istediler. Daha da önemlisi hakem de futbolu oynatmak istedi. Bazı riskli pozisyonlarda risk aldı. Oyunu süratlendirdi. Hatta bunlardan bir tanesi F.Bahçe'nin golü oldu. Avantaj risklidir ama futbolculara da keyif verir, seyredene de… Maç tempolu olunca futbolcu hakemle uğraşmaz, hakem kaybolur. Düdük çalmadığı için kimse hakeme bakmaz. Bu çocuk iyi kumaş, cesaretli. Güzel işler yaptı ama 80'de G.Birliğili oyuncuyla gösterdiği kart yanlıştı. Emre'nin reklam tabelalarını iki kez tekmelemesi hakem görüşü olarak bence sarı karttı. Tamam kaçırdığı gole kendisi sinirleniyor. Peki hakeme soruyorum: Reklam tabelası ile bayrak direkleri arasında ne fark var? Diyeceksiniz ki birisi oyun sahasını belirleyen bir öğe, onu kırarsanız sarı kart kesin. Peki reklam tabelası için firmalar tonla para veriyor, vergi veriyor, kulüp de bundan para kazanıyor; o da sahadaki bir öğe! Tek suçu 2-3 metre arkada olması mı? Ozan hakeme dokundu, sarı kart gördü. MHK Başkanı Zekeriya, 'Bunlara müsaade etmeyin, kesinlikle cezalandırın' dedi. Hakem burada değerlendirmeyi sarı kart çizgisinde yaptı. Peki yarın bir başka hakem kırmızı kart çizgisinde yaparsa ne olur? Bir gün birisi bu konuda yanacak, takımı 10 kişi kalacak... İşte o zaman sakın hakemleri kesin olarak suçlamayın, önce futbolcularınıza bakın!