Spor yazarları Fenerbahçe - Beşiktaş derbisini değerlendirdi

SİNAN VARDAR - MUTLU MUSUNUZ? İlk sözüm Oğuzhan ve Ljajic'e... Beşiktaş'ın yıldız futbolcuları olarak nitelendirilen Oğuzhan ve Ljajic böylesine önemli bir derbide ilk 11'de forma giyemeyecek kadar formsuzsa neden onlara bu kadar büyük paralar veriliyor ki? Oğuzhan'ı 3 yıldır yazıyorum; oturduğu yerden milyon euroları kazanıyor. Ljajic ikinci 45'te sahada var mıydı, yok muydu, ben göremedim. Sahi böyle yattığınız yerden para kazanırken mutlu musunuz beyler! Beşiktaş kötü oynayarak kaybetti. Fenerbahçe istedi ve kazandı. Ancak Cüneyt Çakır maçın başında Vida'ya yapılan buz gibi penaltıyı verse, Fenerbahçe'nin ikinci golünden önce Diaby'e yapılan faul için bir zahmet VAR'a gitse belki de maçın skoru böyle olmayacaktı. Çakır, Türkiye'de kötü maç yönetme koleksiyonuna birini daha ekledi. Ha bu arada; Burak Yılmaz 2. yarının başında öyle bir gol kaçırdı ki, böyle maçlarda atamazsan yenilgiye razı olursun. Burak klasındaki bir golcü atmalıydı bu golü... Beşiktaş'ta dün kaleci Karius farkın daha da artmasını engelleyen isimdi. Alman file bekçisi 3 gol yemesine rağmen sahanın en iyilerinden biriydi. Elneny, Gökhan Gönül ve Atiba'nın dışında Beşiktaş'ta ayakta kalan futbolcu yok gibiydi. Karius'un sahanın en iyilerinden biri olması bile Beşiktaş'ın dün ne kadar kötü olduğunun bir göstergesiydi. Rebocho, Roco, Diaby, Lens Beşiktaş'ın topçusu değil. Bir kez daha belirteyim; Çebi ve arkadaşları devrede operasyon gerçekleştirmeli. Maçın yıldızı Ozan Tufan'dı içine Messi kaçmış gibiydi. Tolga ve Gustavo ve Vedat sahada basmadık yer bırakmayan isimlerdi. TURGAY DEMİR - FENERBAHÇE HAK ETTİ Lafın kestirmesini söyleyelim, ilk yarıda berbat bir Beşiktaş vardı sahada. İki pas yapamayan, ayağındaki topa sahip olamayan, Fenerbahçe'nin enerjisine sahanın hiç bir yerinde karşılık veremeyen, ikili mücadelelerin neredeyse tamamını kaybeden bir Beşiktaş'tı bu... Sebebi nedir bilemem ama kesinlikle derbiye iyi motive olamamıştı Beşiktaş. Sahaya çıkan on bir bana göre son derece mantıklıydı. Fenerbahçe iki kanadını boş bırakmışken (birinde Deniz, diğerinde Tolga) Kartal'ın iki kanattan sağlam bindirmeler yapması ve pozisyon bulması işten bile değildi. Gelin görün ki, ilk 45'te Atiba- Elneny'i başta yürüyecek hali olan kimse yoktu. Diaby ayağında top tutamadı, Sahada Beşiktaş adına, ne yaptığını bilen tek kişi yoktu. Lens'in getirdiği üç topu dışında Beşiktaş kaleye gidemedi. İkinci yarıda Ozan ve Gustavo yorulunca Beşiktaş oynar gibi yaptı. İlk yarıdaki kötü oyuna rağmen skoru 2-1 olunca umutlar sürüyordu. Ancak Fenerbahçe, klas golcüsü Vedat'la üçüncü golü bulunca Beşiktaş adına yapacak çok şey kalmadı. Yiğidin hakkını yiğide verelim, başta Ozan ve Gustavo olmak üzere Fenerbahçeli oyuncular müthiş savaştılar. Herkes kendi bölgesini kapattı, Kruse bile koştu, Deniz ve Tolga da mümkün mertebe pas trafiğine katkı yaptılar. Beşiktaş'ın iyi gibi göründüğü bölümlerde bile Atiba harici kimsenin kılı kıpırdamadı. Cüneyt Çakır'ın penaltı kararı doğruydu ama Serdar Aziz'in Vida'ya, topsuz oyunda yaptığı hareket de penaltıydı. VAR uyarmadı, Cüneyt hoca da uyudu. Sonuç olarak hak eden kazandı. Doğrusu bu. GÜRKAN KUBİLAY - KADIKÖY FARKI İlk 30 dakika deplasmanda SIFIR gol atmasına rağmen, içerde 10 golü olan Fenerbahçe, bunu yaratan tavrına uygun ön alanda baskı ile başladı. Beşiktaş'ın kozu ise savunma arkasına atılacak paslardı ama Yanal, Zanka yerine Jailson ve Emre yerine Ozan ile başlayarak hem dinamizmi hem çabukluğu artırarak doğru iş yapmıştı. Lens iyi, Gökhan kötüydü. Atiba yine her yere yetişiyordu. Ama yine de baskı yiyince çıkamayan ve sadece kornerlere bel bağlayan bir Beşiktaş vardı. Maç başı ortalarda isabet bulamayan Fenerbahçe, o ortalardan birinde bulduğu penaltı ile öne geçti. Ardından Kruse,Vedat'ı ,Vedat ise golü kaçırdı. Ama sıkıntısı çıkarken yapılan top kayıplarıydı. Buna rağmen kendi 3 oyuncusunun baskısı ile kazandığı topta Ozan harika bir şutla golleri ikiledi. Gol sonrası da Beşiktaş'ın tehdit etmeyen baskısı vardı ama kaleyi tutan ilk ve tek Beşiktaş şutu duran topta Atiba ile golü getirdi. 2. yarı Diaby-Ljajic değişikliği ile başladı. Baskılı başlayan ve Jailson'un hatası ile pozisyon bulan Beşiktaş idi ama kaleci Altay Burak'a kritik müdahalesi ile golü önledi. Dönüm anıydı. Karşılığı Vedat ile geldi. 55. dakika sonrası Fenerbahçe sazı eline aldı. 3. gol gerçek bir takım oyunuydu Deniz, İsla ve Vedat başroldeydi. Maç önü A SPOR'da 'Fenerbahçe ilk 30 dakikada gol bulur, ikinci yarı başında da atar, Ozan ve Atiba atar, karşılıklı gol olur, Fenerbahçe kazanır' yorumu yapmıştım. Fenerbahçe iç sahada beni yanıltmıyor, hak ederkek kazandı. Ersun hoca da, takımı da tebriği hak etti. EMRE BOL - GÖRKEMLİ GALİBİYET Uzun zamandır bir tarafın diğerine bu kadar üstünlük sağladığı bir derbi izlememiştim. Eminim bunu aklıselim Beşiktaşlılar da söyleyecektir. Maçın her anında, rakibine üstünlüğünü hissettiren bir F.Bahçe vardı... Emre'nin son anda sakatlığı dolayısıyla kadrodan çıkarılması bence sarı- lacivertlilerin hayrına oldu. Emre bu takımın en önemli isimlerinden biri elbette... Lakin ilerlemiş yaşına rağmen üzerine çok fazla misyon yükledik. Hep onun sahada olmasını, atmasını, attırmasını bekledik. Oysa artık 39 yaşında... Liderliğini, ağabeyliğini yine yapacak. Bazen sahada bazen saha dışında... 'Beşiktaş maçında oynar mıydı?' oynardı. Ama emin olun bu tempoya uzun süre direnemezdi. Özellikle ilk yarıda inanılmaz bir fizik mücadelesi vardı. F.Bahçe'ye karşı tek başına Atiba! Gerçekten saygı duyulması gereken bir oyuncu... Elinden geleni yaptı ama Fenerbahçe'nin müthiş presine karşı yapabileceği fazla bir şey yoktu. Ya Ozan'a ne demeli? Büyük takım macerası bitiyor derken, çok çalışarak küllerinden yeniden doğdu. Birçok farklı mevkide oynayabilmesi hem onun için hem de Ersun Yanal için büyük avantaj. Her takıma böyle joker oyuncu gerekiyor. Müthiş performansı ve attığı harika golle maçın yıldızı oldu. Cüneyt Çakır, çoğu pozisyonu VAR'dan aldığı kopyalarla çözebildi. Bence Vida-Serdar pozisyonunda penaltı kararı verilebilirdi. Bu derbinin hakem kararlarından çok şampiyonluk adayı iki takımın arasındaki büyük farkı göstermesi daha önemli. Fenerbahçe görkemli oyunuyla şampiyonluğun en önemli adayı olduğunu gösterdi. Acaba bu performansı deplasman maçlarında da görebilecek miyiz? İşte bu muamma yüzünden net konuşamıyoruz. İçerde ve dışarda bir takım bu kadar farklı olmamalı. Şampiyonluk sadece Kadıköy'den değil, deplasmanda kazanılacak maçlardan geçiyor. REHA KAPSAL - HOŞ GELDİN 2020 F.Bahçe iç saha oyunlarında, oyun genetiği olarak ön alan baskısı, yüksek enerjisiyle rakibini köşeye sıkıştıran görüntüsüyle, skoru alan sezon başından beri başarılı oyununu; bu derbide Beşiktaş'a karşı da sergiledi. İlk 30 dakikada kurduğu doğru baskıyla, iki gol de bularak oyun inisiyatifini eline almasın bildi. Özellikle Emre'yle oynadığı daha çok topa sahip olup, saha içinde zaman zaman aktif dinlenmeyi yapan görüntüsünden çıkıp, oyuncu tercihleriyle beraber oyun tercihinin de değişmesiyle direkt kaleye giden, ikinci topları kazanan, oyuna hız veren, coşkulu, tutkulu oyununu hemen hemen maçın geneline yaymayı başardı. Abdullah Avcı'nın ise oyuncu seçimleriyle topa sahip olan değil, direkt F.Bahçe kalesine giden oyunu tercih etmesi en büyük yanlışıydı. Eğer maça üç tane açık alana hücum eden karakterdeki oyuncu tipleri olan Jeremain Lens, Diaby ve Burak'la başlıyorsanız, bu topu onlara geçirecek Ljajic gibi oyuncuyu kenarda oturtmak, hem takımın hem de bu oyuncuların performansını da düşürdü. Ve de Ersun Yanal'ın tuzağına Abdullah Avcı yanlış tercihleri nedeniyle düştü. Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ta savunma zaafiyeti olan sol bölgedeki Roco ve Rebocho üzerinden oynaması ve buna da Abdullah Avcı'nın önlem almaması maçı kaybettirdi. Özellikle maçın ilk yarısı ve genelinde yüksek tempoyu, iki takımın da oyuncu özelliklerinden dolayı tercih etmesinden, isabetli pas oranını, topa sahip olarak oynama oranlarını da çok aşağıya çekti. Bu oyunu kendi lehine çeviren F.Bahçe, neredeyse bölüm bölüm, 'Taktik maktik yok. Bam bam bam' şeklinde direkt, hızlı, öne doğru, coşkulu oyunuyla iştah ve arzusuyla maçı kazanmayı hak etti. Fenerbahçe, Sivasspor'un puan kaybettiği haftada hem çok önemli bir derbiyi kazandı, hem de şampiyonluğu rakibinden daha çok istediğini gösterdi. Sarı Kanarya, taraftarına erken yeni yıl hediyesi verdi. Hoş geldin 2020 Fenerbahçesi. ZEKİ UZUNDURUKAN - KALİTE FARKI Fenerbahçe, derbiye tahrip gücü yüksek bir futbolla başladı. Zaten maçtan önce de beklentiler bu yöndeydi. Hakem Cüneyt Çakır'ın VAR'a giderek verdiği penaltı kararı doğruydu. Penaltı golünden sonra daha da baskıyı artıran Fenerbahçe, dün sahada adeta slalom yapan Ozan Tufan ile 2-0'ı buldu. Beşiktaş ilk yarıda Caner ve Lens ile kanatları iyi kullanamadı. Burak Yılmaz'a servis yapılamayınca o da çok etkisiz kaldı. İlk yarının uzatma anlarında bir duran toptan golü buldu Beşiktaş. Ama ilk yarıda futbol oynayan, oyun üstünlüğü hep elinde olan bir Fenerbahçe vardı. Beşiktaş'ı ise ilk defa bir derbi maçta bu kadar etkisiz gördüm. Emre Belözoğlu'nun yokluğunda Fenerbahçe'nin daha hızlı top çevirmesi ve baskılı oynaması enteresandı. O yokken Ozan Tufan, gerçek bir saha lideri gibi savaştı durdu. Abdullah Avcı, ikinci yarıya Ljajic hamlesi ile başladı. Bu değişiklikle Beşiktaş daha fazla önde oynamaya, pozisyonlar bulmaya başladı. Burak Yılmaz karşı karşıya pozisyonda öyle bir gol kaçırdı ki... Burak, Altay'ı çalımlamak yerine topu köşeye bıraksa, derbinin bambaşka bir hikayesi olabilirdi. Burak atamadı ama Vedat Muriç attı ve ipler yeniden Fenerbahçe'nin eline geçti. Bu golde Karius'un da hatası vardı. Fenerbahçe farkı yakaladıktan sonra pozisyon üstüne pozisyon yakaladı. İki takıma şöyle bir baktığımızda Fenerbahçe'nin yabancı oyuncuları, Beşiktaş'ın yabancılarından iki gömlek daha kaliteli... Zaten bu ligde şampiyon olmak istiyorsanız öncelikle kaliteli yabancılar transfer etmek zorundasınız. Sezon başında Fenerbahçe bunu çok iyi yaptı ve şimdi bunun meyvelerini topluyor. Sonuç olarak Fenerbahçe, 6 puanlık maçı hem de iyi oynayarak kazandı. Lider Sivasspor'un 2 puan bıraktığı, Galatasaray'ın kaybettiği haftada bu galibiyet Fenerbahçe'ye ilaç gibi geldi. Sarı-lacivertliler şampiyonluk yarışına yeniden ağırlığını koyarken, Ersun Yanal da rahat bir nefes aldı. ERMAN TOROĞLU - YANAL RESTİNİ ÇEKTİ 90 dakikanın geneline bakıldığında F.Bahçe maçı hak etti. İkili mücadeleleri kazandılar, 60-70 dakika iyi pres yaptılar ve bu presi yaparken çok adamla yaptılar. Böyle olunca da Beşiktaş kafayı kaldıramadı. Peki kaldıramadı da bunda teknik direktör farkı var mıydı? Vardı... Birisi orta sahayı koşan, pres yapan adamlardan kurdu. Diğeri pres yapmayan, topla iyi oynayamayan adamlardan kurdu. Abdullah Avcı, Ljajic'i ve N'Koudou'yu oyuna alana kadar zaten maçı kaybetmeşti. Maça N'Koudou ve Ljajic ile başlaması gerekirdi. Dün akşam Beşiktaşlı bazı futbolcular çalıştı ama takımın beyni yoktu. Kümesteki tavuklar gibi sağa sola koşuşturdular. Kontrolsüz oynadılar. Buna mukabil Fenerbahçe planlı oynadı. Orta sahayı koşan adamlardan kurdu, daha fazla topa bastılar. Ozan hem futbol oynadı, hem oynattı. Gustavo keza aynı. Diğerleri de iyi mücadele edince Fenerbahçe, Beşiktaş'a üstünlük sağladı. Burada iki dakika duralım... Fenerbahçe maçı hak ederek kazandı amma ve lakin 49'uncu dakikada öyle bir pozisyon var ki skor 2-1 Fenerbahçe lehineyken Serdar Aziz, Vida'yı ceza sahasında grekoromen güreş karışımı yere indirdi. Net bir penaltı! Hadi Cüneyt Çakır pozisyonu görmedi diyelim, eyyy Mete Kalkavan sen yukarıda ne iş yaparsın? Fenerbahçe'nin kazandığı penaltıda çok doğru bir hareket yaparak Cüneyt Çakır'ı çağırdın. Doğru bir karar çıktı. VAR böyle pozisyonlarda var! Ama sizin mantığınız 'Bir takıma VAR, diğer takıma YOK' olursa o zaman sizin hakkınızdaki adalet kelimesine şüphe düşer. Ey Mete Kalkavan, Cüneyt Çakır'dan korkuyorsan VAR'da işin ne? Demirden korkuyorsan trene binmeyeceksin... Ama şunu demiş olabilirsin; 'Cüneyt hocam, Cüneyt abim gözünün önünde görmedi. Şimdi ben çağırırsam kendimi yakarım. Yarın maç 2-2 biterse Fenerbahçe beni kara listeye alır'... Böyle mi düşündün ey Mete Kalkavan? Sahada iyi hakem değilsin, iyi çocuksun ama VAR'da da yoksun. Bak verdiğiniz ve vermediğiniz bir kararla maçın üzerine gölge düşürüyorsunuz. Hiç gerek yokken... Maç sabaha kadar oynansa sarılacivertliler kazanır. Dün gece Ersun Yanal doğru işler yaptı. Hem takımı çok koştu, hem de taktik olarak doğru işler yaptı. Abdullah Avcı, geçen haftaki Malatyaspor maçında sınıfta kalmıştı, dün de sınıfta kaldı. Avcı'nın tecrübe kazanması için biraz daha fazla 'avcılık' yapması lazım Bu avcılık yetmiyor. Dün gece Avcı, hem avını elinden kaçırdı, hem de Ersun Yanal'ı ipten aldı. Bakınız! Ersun Yanal'ın maç sonrası yaptığı açıklamanın tek anlamı vardır... Maçtan evvel Emre Belözoğlu ile Ersun Yanal tartışıyor... 'Ben takım kaptanıyım, yedek soyunmam' diyor ve tartışıyorlar. İş uzuyor, Ersun Yanal'ın da hafta arası açıklayacağı olay istifası... Ama o iki gün, üç gün neler olacaksa, köprünün altından ne sular akacaksa, neler konuşulacak onu bilmiyorum. Ama Ersun Yanal'ın açıklaması 'istifa' açıklaması... Şimdi bu konuşmalar nereye gider, 'Bu Erman Toroğlu yanlış istihbarat aldı' mı diyecekler, ne diyecekler bilmiyorum. Ersun Yanal, bu açıklamayla bombayı Ali Koç'un kucağına koydu. Ersun Yanal, bu maçı bu futbolla aldı. Bomba Koç'un elinde. Geçen hafta başkan hocayı küçük düşürdü. Ersun Yanal da derbiyi alıp resti çekti. Kim kimi yiyecek acaba?