Ataman'ın hediyesi

Başa baş gidiyor maç, bir sayı Fener öne geçiyor, bir sayı Galatasaray... Oğuz Savaş orada dört faulle oynuyor, onu oyun dışı bırakacak hamleyi yapamadı. Yanında oturan yüzde yüz faul atmış N'Dong'u değil yüzde sıfır atmış Ender'i soktu oyuna! Banvit ile Fener maçı arasındaki fark koç mu, Gordon mu!

Basketbolda Türkiye Kupası'nı Galatasaray'ı mağlup eden Fenerbahçe aldı.
Fenerbahçe genelde öndeydi ama Galatasaray da maçı sonuna kadar bırakmadı.
Buna karşılık finali yapan sarı-lacivertli ekip galip gelmesini bildi. Maçla ilgili gözlemleriniz nasıl?

Skor kaç kaç?
63-57...
Kız maçında duysan bu skoru beğenir misin?
Bu iki takımın maliyetini söyle bana? Kaçar paraya kuruldular? Kaçar adam aldılar?
Teknik direktörleri kaça çalışıyor, maliyetlerine bak? 'NBA'den sonra en büyük lig' deniyor!.. NBA'de sen hiç '63-57' diye bir skor duydun mu?
Bu kadar kötü oynatılan iki takım!
Yani çocuklar yapmaz. Fenerbahçe'nin en yararlı oyuncularından bir tanesi Oğuz...
Fiziğiyle, yapısıyla tam bir NBA 5 numarası gibi... Savunmada pota dibini dolduruyor, hücumda da çok etkili oynuyor. Bu Oğuz 10 dakika 4 faulle oynadı. Maçın son bölümleri ve en kritik anları...
Koç olmana gerek yok, ortada... Takımın center'ı 4 faulle oynuyorsa bütün topları onun üzerinden kullanırsın. Onun yanına koyduğun uzun adama topları geçirirsin.
Çünkü faul yapmak zorunda... Faul yaparsa 5 faulle çıkar oyundan, 'faul yapmayayım' derse de sen bedavadan atarsın basketi.
YARDIMCISI DA YOK
Turnikeye girecek adam, o 4 faullü adamın üzerinden saldırır ki elini koyamasın, savunma yapamasın. Oğuz ya faul yapacak, 5 faulden çıkacak ya da 'Aman oyunda kalayım' diye kenara çekilecek adam turnikeyi bedavadan atacak. O Oğuz'u, Fenerbahçe'nin antrenörü 10 dakika oynattı.
Oğuz orada oynarken Galatasaray'ın uzunu N'Dong kenarda oturuyordu! Galatasaray'ın o maçta en etkili adamlarından biri üstelik...
Hayrettir, ilk defa N'Dong'u iyi oynarken gördüm.
Başa baş gidiyor maç, bir sayı Fener öne geçiyor, bir sayı Galatasaray öne geçiyor, Oğuz orada dört faulle oynuyor, onu oyun dışı bırakacak hamleyi yapmayı ya da dört faulle oynayan Oğuz'un kafasının üstünden basket bulmayı akıl etmedi Ergin Ataman...
N'Dong'u kenarda, yanında unuttu ya! Bunun bir yardımcı koçu olmaz mı; 'Hoca ne yapıyorsun!' diyecek. İnanılır gibi değil!
İki sayı önde Fenerbahçe... Manuchar Markoshvil şut atarken faul yaptılar, burnu kırıldı, oyundan çıktı. Faulü onun atması lazım fakat burnu kırıldığı için onun yerine kim girerse o atacak.
Fenerbahçe iki sayı önde... Sen iki faul atacaksın o kadar kritik. Kimi sokarsın kenara bakıp; en iyi yüzde ile kim faul atıyorsa onu...
N'Dong yüzde yüz atmış faulleri; Ender yüzde sıfır atmış. Ender'i oyuna soktu ve Ender iki de sıfır attı!
Bunlar yapılmayacak hatalar. Ben hayatımda bir gün basketbol koçluğu yaptım, Sinop'ta...
Orada Amerika üssü vardı. Bizim Siyasal Bilgiler Fakültesi, oradaki Amerikalılarla maç yapıyordu. Ben de seyirciydim. 'Aman Hıncal gel koçluk yap' dediler. Hayatımda bir gün koçluk yaptım.
Ben biliyorum ki faul atmak için sen o hakkı kazanmışsan, kenardan birini sokacaksan, eli en iyi olanı sokarsın.
İki sayı geridesin, maç bitiyor.
Onu bile bilmiyor ve bu adam Türkiye'nin en pahalı koçu! "Fenerbahçe'nin koçunu ben yetiştirdim" diyor. Beşiktaş'ın koçu
Oktay Mahmuti yanında yetişti.
Sorarsan, büyük hoca, bilmem ne!.. Ama Oğuz'u oyun dışı bırakacak adamı 10 dakika yanında unutuyor, iki sayı gerideyken iki faul atmak için de yüzde sıfır ile oynayan adamı sokuyor oyuna, yüzde yüz atan yanında otururken!.. Ondan sonra bu adam koç, ondan sonra Fener, Galatasaray'ı yendi. Günahtır!
Galatasaray'ın koçunun olmadığının en büyük örneği... Galatasaray, finalden iki gün önce Banvit'i eledi. 29 sayı attı Gordon... Fenerbahçe'ye yenildikleri maçta 2 sayı attı Gordon. İki Gordon arasında 27 sayı fark var.
Şimdi Fener'e karşı olan Galatasaray ile Banvit karşısında olan Galatasaray arasındaki fark koç mu, Gordon mu? Gordon atarsa Ergin Ataman iyi, Gordon atamazsa Ergin Ataman kötü!.. Bu mu koçluk!.. O zaman niye Ergin oturuyor, ben oturayım orada...
Lutfi Arıboğan benim arkadaşım, Galatasaray'ın da CEO'su... Benim basketbolu ne kadar iyi bildiğimi de bilir.
Ben bedava yaparım. Ergin Ataman'ın aldığı para da Galatasaray'ın bütçesine kalır. 'Lutfi arkadaşına kıyak yapıyor' derler onun için para falan da istemiyorum. Ama şu hataları yapmam kenarda...
Gordon üçlükleri atarsa Galatasaray iyi, Gordon atamazsa Galatasaray kötü... Yok ya!..
Koçluk bu kadar ucuzlamadı. Basketbol koçluğunu bu hale getirdiler.
Tabii o Banvit maçında da hakemler 'Fenerbahçe-Galatasaray finali oynansın' diye ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Yani Orhun Ene çıldırmasında yüzde doksan dokuz değil, yüzde yüz haklı. Herhalde o finali oynatmak yayıncı kuruluşun da işine geliyordu.
Saat üçte Fenerbahçe-Banvit oynasa kim seyreder? Ama Fenerbahçe-Galatasaray oynayınca gelsin reklamlar, gelsin reytingler, gelsin paralar.
Bana kalkıp kimse 'ispatla' falan demesin, kimse! Gördüğüm maçı söylüyorum ve de 'Fenerbahçe-Galatasaray finaliyle Fenerbahçe-Banvit finali arasındaki seyirci farkını' düşünüyorum.
O zaman da aklıma ister istemez bu geliyor. Mantığım beni oraya götürüyor.
Ama Turgay Demirel federasyonu görevde olduğu sürece bu şüpheler devamlı olacaktır.
Ben Suat Kılıç'tan Spor Bakanı olarak çok umutluydum. Hayır, artık zerre umudum yok. O da Turgay Demirel'e şu ya da bu şekilde mahkûm olmuş!
Ne oluyor perde arkasında bilmiyorum ama hiçbir Bakan Turgay Demirel'e bir şey söyleyemiyor.
Adam da bildiğini oynamaya devam ediyor. İstediği hakemlerle, istediği şeylerle...
This is the basketball!..
GİYOTİN YİNE ÇIKACAK
Dünya Kupası elemelerinde hayal kırıklığı yaşatan milli takımın düşüşü devam ediyor.
Hazırlık maçında Çek Cumhuriyeti'ne de mağlup olduk. Sorun nereden kaynaklanıyor ve tabii bu gidişi nasıl tersine çevireceğiz?

Elemelerdeki son resmi yenilgimizden sonraki Türk medyasına bir bak. Maç sonrası çıkan gazeteleri bir göz önüne getir. Abdullah Avcı'nın kellesi kesilmişti resmen... Giyotin inmiş, kelle yerlerde yuvarlanıyordu.
Çek maçı öncesi çıkan gazetelere bak. 'Biz bunun için şöyle kıyametler koparmadık mı, böyle bu adamı bitirmedik mi, kellesini almadık mı!' diye bir tane eleştiren yazısı var mı? Bu Abdullah Avcı nasıl aylardır takımın başında duruyor?
Medyada hafıza yok. Benim medyamda balık hafızası bile yok. Bu takımın hali Türk spor medyasının eseridir. Kimseye bir şey diyecek halimiz yok. 'Bir işi bitirdim' diyorsan, o iş bitine kadar ipin ucunu bırakmayacaksın.
Gazetecilik bu... 'Efendim ben yazdım. İşim bitti.' Hayır bitmedi arkadaş! Türk takımını bu hallere düşüren Abdullah Avcı hâlâ işin başında...
Şimdi bu yenilgiyi de unutacaklar.
Andora'yı yeneriz, bu maç şak şakla geçer, Macaristan bizi inşallah tokatlamaz ama tokatlarsa giyotin bir daha iner. Kopmuş kafayı bir daha koparırız ama üç gün sonra onu da unuturuz.
Abdullah Avcı, 2016 Avrupa Şampiyonası'na da takımı hazırlamaya devam eder! Türkiye'nin medyası bu!..
İTİRAZINDA HAKLI
Beşiktaş'ın Elazığ'ı mağlup ettiği maçın ardından Yılmaz Vural'ın hakeme yönelik serzenişleri vardı. İlk yarıdaki uzatmanın fazla oynatıldığını ve Beşiktaş'ın üçüncü golünün ofsayt olduğunu ama hakemlerin bunu görmezden geldiğini söyledi.
Yılmaz Vural, takımının maçın başında oynadığı 15 dakika ile galip duruma geçtikten sonra oynadığı oyunu bir kontrol etsin.
Bütün mesele Elazığ'ın 'skorun üzerine yatma ' çabasıyla başlıyor.
Rakibin üstüne giderken Fenerbahçe'yi de Beşiktaş'ı da darmadağın eden Elazığspor, '1-0 galibiz. Aman biz bu skorun üzerine yatalım.
Bir gol bile yesek, 1-1 olur' deyince kaybetti.
Yılmaz Vural bu iki maçın ikisinde de 1 puana razı olduğu için ikisini de kaybetti.
İlk yarının son saniyesinde yenen gole itirazında haklı...
Bir dakika içinde maç bu kadar uzar mı? Gerçi, kalkan tabela en az bir dakika uzatıldığını gösteriyor. Kural böyle... Bir dakikanın içinde 7 saniye var, 15 saniye var, o bir dakikanın içinde birtakım durmalar olabilir.
Ama o uzatmada böyle bir şey yok. O bir dakikanın içinde top durmadı.
Yılmaz Vural şunu demek istiyor: 'O sırada biz hücum ediyor olsaydık, Beşiktaş'a gösterdiği müsamahayı bize de gösterir miydi?' Ben bu konuda Yılmaz Vural ile aynı fikirdeyim. Büyük takımlar saldırırken hücumun sonuna kadar bekleniyor.
Diğer takımlar saldırırken maç zamanında bitiyor.
Editör: Bülent Can

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.