Transfer politikası mı, laf salatası mı?

Evet, gün geldi çattı ve transfer dönemi sona erdi...

Evet, gün geldi çattı ve transfer dönemi sona erdi... Hem Türkiye'de hem Avrupa'da bir çok takım, çok sayıda transferi son 2-3 güne sığdırdı. Sığdırdı sığdırmasına da, hangi transferin ne kedar faydalı olacağına dair kocaman soru işaretleri de kafaları kurcalamaya başladı.
Yazının öznesine Galatasaray'ı oturtmaya karar verdim bu konudan yola çıkarak. Sadece bu seneye özgü olmayan, yaklaşık 10 senedir kangren halini almış bir sorundan, plansızlık/programsızlıktan bahsetmek amacım.
Sarı Kırmızılı takımın yaptığı son 2 transferden başlayarak yazıya derinlik kazandıralım beraberce... Özellikle de Zvjezdan Misimovic transferinden. Baktığınızda, isim olarak taraftarları tatmin edebilecek düzeyde bir futbolcu. (Yeşil sahada yaşanan bunca skandaldan sonra kralını getirsen ne derece tatmin olabilir taraftar, o da ayrı bir soru)
Boşnak oyuncu, özellikle 2008-2009 sezonunu Bundesliga şampiyonu olarak bitiren Wolfsburg'un Grafite ve Dzeko'yla beraber üç kahramanından biriydi. Kariyerinin daha önceki duraklarında da, Milli Takım'da da vasatın üstünde bir performans sergilemişti.
Ama... İşin 'ama'sı şu, Misimovic'in Galatasaray'daki rolü ne olacak? Türk kulüplerinin transfer yaparken çoğu zaman düştüğü hata olan "Takımdaki potansiyel rolüne göre değil, oyuncunun geçmişine göre transfer yapma" hastalığının bir belirtisi olduğuna inandığım bu hamle de, sarı kırmızılı takıma bir sezonda +10 gol olarak yansıyabilir ama zaten sallantıda olan takım içi dengelerin iyice bozulacağını görür gibiyim.
Daha açık olması için şu soruyu soralım kendimize? Misimovic, Galatasaray 11'inde kendisine hangi mevkide yer bulacak? Frank Rijkaard, daha sağlıklı bir yerleşim ve daha düzenli bir oyun anlayışı için sistemini 4-2-3-1'e mi çevirecek?
Boşnak oyuncu ön libero oynayamayacağına göre, forvet arkasındaki üçlünün ortasında veya sağında görev yapacak. (Bir dönem sağ kanat oynamışlığı da vardır kendisinin) İlk olarak ortada oynayacağını farz edelim. O zaman Arda, çok sevdiği sola, -iyileştiği günler gelirse- Pino da sağa geçecek. Soru 1: Elano'yla Kewell ne olacak?
Şimdi senaryoyu sağ kanada geçeceğine göre yazalım. O zaman Arda ya da Elano ortaya geçebilir, sol da Kewell'a kalır. Soru 2: Pino neden transfer edildi? Soru 3: Yedekte tutmak için yabancı transferi yapıldı? Soru 4: Her iki senaryoya göre de yedek kalması muhtemel gibi gözüken Elano'nun kulübe olan maliyetine yazık değil mi? Soru 5: Elano oynayıp Arda yedekte kalacaksa, Galatasaray yönetimi Kaptan'ını elde edilecek ciddi bir gelire rağmen neden satmadı?
Böyle bir ortamda kim bahsedebilir ki bir transfer politikasının varlığından? Resmi internet sitesindeki laf salataları kimin karnını dyurur ki? Soruları uzatsam, Balmumcu'dan Florya'ya yol olur...
Son olarak diyebilirsiniz ki: Misimovic şöyle 30 maç oynayıp 15 asist yapıp 10 da gol atarsa daha ilk sezonunda, yiyecek misin tüm cümlelerini? Cevabım şu olur hiç düşünmeden: Biz zaten yiye yiye şiştik bu transfer balonlarını yıllardır, soda içip kendine gelme sırası artık başkalarında olmalı...
Aycan ÇEKİ / Fotomac.com.tr

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.