Avcı doğru mesajlar verdi

Yenilik yapmak isteyenleri desteklemezsek, kimse yenilik yapmaya cesaret edemez

* Abdullah Avcı, Slovakya karşısında ilk sınavını verdi. Baştan aşağıya yenilenmiş bir kadro ile sahaya çıktı. 2-1 yenilmekten kurtulamadı ama gelecek adına kendisine süre verilmesini istedi. Siz umut ışığı görüyor musunuz?
Maçtan sonra Abdullah Avcı ile konuştum. "Çok ağır eleştiriler de alabilirsin.
Tavrın ne olacak?" diye sordum. "Bu yolda yürüyeceğim Hıncal ağabey" yanıtını verdi.
Ortaya bir Abdullah Avcı takımı koyacak. "Bu Abdullah Avcı takımı '22'si de bambaşka isimlerden kurulu olacak' diye bir şey yok. Ama bu maçlar bizim arayış maçlarımız.
Ezbere bildiğim adamı yeniden görmeme gerek yok" diyor. Doğrusu da bu...
Ben Türk medyasının daha sert eleştirilerde bulunmasını bekliyordum. Tahminlerimden daha olumlu yaklaştılar. Bu güzel bir şeydi. Yenilik yapmak isteyenleri desteklemezsek kimse yenilik yapmaya cesaret edemez. Hiddink'ten kalan takımı seçer oynatırsın, öyle gider.
PIRLANTA OLSA DEĞERİ YOK

Kadroda yurt içinde ve yurt dışında oynayan futbolculara çok önemli mesajlar var.
Ben, dışarıdan gelen oyunculara antipati ile bakan hocalar olduğunu biliyorum. 'Bunlar gelir takımı bozarlar. Çünkü orada Alman değil, burada Türk değil. Kendi kendini arayan insanlar. Şaşkınlıklarını kampa getirirler' diyenler oldu. 'Mesut Özil niye Almanya'yı seçti!' diye tepki gösterildi. Çocuk Türkiye'den yüz bulamadı ki... Çağrılırsa hatır için, baskı ile çağrıldığını biliyor. Arkasının gelmeyeceğini biliyor.
Onun için ümitlenmiyor, Almanya, Avusturya, İsviçre Milli Takımı'nda oynuyor.
Türk Milli Takımı'nda oynamıyor.
Şimdi 'Ben sizinle ilgileniyorum' diyen bir hoca var ve bunu gösteren bir hoca var.
Bunlar altı çizilmesi gereken konular; Anadolu'ya da bir mesaj verdi. 'Milli takımda oynamak için Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş forması giymeniz gerekmez.
Çatladıkapıspor'da da olsanız ben sizi arar bulurum.' Bu da çok önemli... Anadolu'da oynayan bütün futbolcuların niye aklı İstanbul'da; çünkü vitrin İstanbul'da...
Öbür tarafta sen pırlanta olsan vitrine konulmuyorsun. 'Hayır' dedi Abdullah Avcı...
Ben sizi olduğunuz yerde bulurum. Bu iki konu çok önemli. Anadolu ve Avrupa'daki oyunculara verilen önem...
Önümüzde 5 hazırlık maçı daha var. İlk maçımıza kadar arayışlar sürecek. Bu tür maçlarda zaten takımsal taktikleri fazla düşünmemek lazım. Önce takımı hazırlayacak. 'Taktik' dediğimiz; elindeki futbolculara ve rakibe bağlı... Onun için tamamen eleman arayışına yönelik maçlarda taktikler o kadar önemli değil. Seçilecek adamların bireysel olarak neler yapabileceklerini görmek önemli... Daha iki, üç maç böyle gideceğiz.
Öyle olması lazım.
Sonra resmi maça yönelik yerleştirmeler ve taktik üzerine çalışmalar başlayacak.
DÜNYAYA REZİL OLURUZ
Dünya Atletizm Salon Şampiyonası yarın başlıyor. Ünlü bir çok atlet geldi gelmeye de devam edecek. Nasıl bir mücadele bekliyorsunuz ve turnuvanın basında henüz çok fazla yer bulamaması ilgiyi düşürür mü?
Şaşırmıyorum. Türk medyasının şampiyona yapıldığı sırada da büyük ilgi göstereceğini sanmıyorum. Ama inşallah oradan buradan öğrencileri, getirirler, tribünleri boş bırakmazlar.
Rezil oluruz çünkü...
Teniste tribünlerin görüntüsü çok iyiydi.
Organizasyondan yana bir sıkıntımız olmaz. Çünkü bu tür büyük organizasyonlarda Uluslararası Atletizm Federasyonu işi mahalli federasyona bırakmaz. Büyük ölçüde kontrol eder, el koyar.
Benim için önemli olan tek şey; tribünler...
Tenis seyircisini daha kolay bulabilirsin. Çünkü tenis neticede tek tür bir olay... Topu buradan karşı tarafa atacaksın. Atletizm öyle değil.
Atletizmin her yarışı ayrı... Gülle atması ayrıdır, sırık atlaması ayrıdır, 60 metresi ayrıdır, 3 bin metresi ayrıdır.
Bunları bildiğini gösteren seyirciye ihtiyacımız var.
Bulabilir miyiz; bilemiyorum.
Tribünde seyircisiz maçlara fotoğraf koyuyorlar ya öyle oturan bir seyirci değil; atletizmi yaşan bir seyirci olması lazım.
2020 yılındaki Olimpiyat adaylığımız aslında burada başlayacak.
ARDA İYİCE DAĞILIR
Son dönemde örnek gösterilen ve sizin de desteklediğiniz Arda Turan-Sinem Kobal ilişkisi çatırdıyor. Ayrıldıkları yönünde haberler var. Bu ayrılık Arda'yı nasıl etkiler?
Arda, Sinem'den ayrılırsa çok yanlış yapar. Ben de magazin basınında okuyorum. Arda, "Sana burada ihtiyacım var. Burada kal" demiş. Doğru.
Arda'yı, Madrid'de toparlayabilecek kişi Sinem.
Çünkü Madrid'in gece yaşamını ben biliyorum. İstanbul ile mukayese edilmez. Cebinde para olan bir adamı gece evinde zor tutarsın. Sinem de "Burada dizilerim var. Dönmem lazım" demiş Arda'ya... İfadelere göre anlaşmazlığın ana sebebi bu ama bu ilişki biterse Arda iyice dağılır. Burada Sinem'in de çok sorumlu ve bilinçli davranması lazım.
Arda orada yerleşene kadar Türkiye'deki işlerine ara verebilir.
Sevmek fedakârlık gerektirir. Karşılıklı fedakârlıklar yapılmadığı zaman 'Biz birbirimizi seviyoruz' lafta kalan bir şeydir. Sevdiğini nasıl gösterirsin; onun için bir şey yaparsın. Arda'yı orada yalnız bırakmak Arda'nın sonu olur. Sinem bunun bilincinde olmalı.
YENİ ANIT ORTAYA ÇIKAR
* Bu sezon basketbolda varlığını hissettiren Galatasaray, Olympiakos'a deplasmanda yenilerek Avrupa Ligi'ne veda etti. Maç nerede koptu? Yunan rakibi karşısında ilk maçta devleşen Galatasaray rövanşta niye tutuktu?
Aslında Galatasaray, deplasmanda da yenmeliydi. "Dehşet seyircisi var" diye efsane yarattılar. Atina'da uyuyan seyirci vardı. Salon çok büyük. Seyirci ile saha arası çok uzaktı. Abdi İpekçi'de uzaklık bireysel hitap mesafesinde... Orada öyle değil. Seyirciler neredeyse dürbün ile bakacak sahaya... Bir de sesi çıkmıyor.
O maçta Galatasaray'ın deplasmanda oynadığını kimse söyleyemez. Galatasaray maçı çok rahat alabilirdi ama adeta almamak için çırpındı.
BEŞİKTAŞ EFES OLMALI

Geçen hafta okuduğum bir haber vardı. Türk Telekom ile Galatasaray'ın birleşmesi gündemdeymiş. Türk Telekom basketbola büyük yatırımlar yapan ama seyircisi olmadığı için hiçbir şey olmayan bir takım. Galatasaray futbol takımı yüzünden gereken yatırımı yapamıyor ama büyük seyircisi var. Şimdi bu ikisi birleşirse ortaya Türk Telekom Arena Stadı kadar başka bir anıt çıkar.
Yıllardan beri söylüyorum; keşke aynı şeyi Beşiktaş ile Efes yapsa...
Ahmet Kurt'un Cumhuriyet'te bir yazısı vardı. "Efes senelerden beri harcadığı paraların karşılığını geri alabilmiş değil" diyor. Ahmet Kurt açık açık; 'Tuncay Özilhan bundan eğleniyorsa mesele yok. Gerçekten de öyle... Para benim. Ben de eğleniyorsam; tamam... Ama bu paranın Türk basketboluna, marka değeri olarak Efes'e bir faydası olmasını istiyorsan o zaman o parayı iyi kullanacaksın.
Efes de Telekom gibi yatırımı olan ama taraftarı olmayan bir takım. Yıllardan beri de organizasyonunu kuramadı.
Tuncay Özilhan'ın en büyük yanlışı bu...
Efes organizasyonunu kuramadı.
Zamanında Eczacıbaşı'nın altyapıdan başlayarak kurduğu organizasyonu Efes gerçekleştiremedi. Taşıma su ile değirmen döndürmeye, Avrupa'daki tüccar Amerikalıları büyük paralar verip getirerek ayakta durmaya çalıştı.
Efes'in Atina başbayisi göndermiş bu antrenörü... 'Benim burada bir tanıdığım var' diye... Yunanistan'da iş bulamayan bir adam Türkiye'de Efes gibi bir takımın başına gelebiliyor. Niye; Atina başbayisinin arkadaşıymış. Bunlar akla hayale sığmayacak şeyler.
Olmayacak duaya 'amin' demeye gerek yok. Tuncay Özilhan iyi de bir Beşiktaşlı...
Beşiktaş Efes yap. Fener Ülker nasıl oldu? Harika da bir Arena yaptılar. Ülker adı da yaşar, Fenerbahçe de yakın gelecekte Avrupa'nın en iyi takımlarından biri olur. Sen de Beşiktaş Efes yap.
Müessese kulüpleriyle, spor kulüplerinin bu evlilikleri çok olumlu sonuçlar verir. Hem müesseseler için hem kulüpler için...
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.