Kurudu tarla
- Şirin Berber Yazıları
- 14 Haziran 2010, 02:02:16, Güncelleme: 06 Temmuz 2010, 17:19:16
Oylama yaptılar Trabzon'da, anketten hocalar yetersiz fikri çıktı. Tamamdır, olay bitmiştir. Oy verenler, o anda orada olanlar öyle dediyse karar verilmiştir. Değiştirmek mümkün değildir. Kimse sormaz, kim söyledi?
Söyleyenin ehliyeti ne? Neresi yetersiz? Neyi yapamadılar? Ne yapsalar düzelir?
Yok öyle bir şey! İşi tarif eden en ufak bir kelime yok, yetersiz işte evet, orada bir şeyler yetersiz ama ne? Hiç imkan yokken Ali Kemal, Şenol, Turgay, Cemil, Kadir, Necmi Yetiştiren, doğudan batıya Karadeniz fırtınasıyla Liverpol'lara kadar esen bir yapıyı ortaya çıkaran Trabzon, bugün ellerin evlatlarına mecbur kalmışsa elbette orada bir şeyler var yetersiz olan.
Bir Avni Aker'di o zamanlar yeşili olan. Topları dikişli, kramponları köseleydi, merserize malzemeler, yağmurda üç katı ağırlaşıyordu.
Dikilerek vurulan şutlar, sonuna kadar serbest çalımlar, tamamen özgür ortamlardan çıkmış top cambazları. O dönemin torunuyum, yetiştirenlerin talebesiyim, yaşadım, bilirim meseleyi...
O gün için bir değerdi söyledikleri. Bir kelimesi gelmedi günümüze.
Görmesen inanır mısın?
Bugün çıkan teknikler içinde hiçbir değeri olmayan söylemler. O halde neydi o zaman fırtınayı yaratan. Yokluğun içinden dünya yıldızları, yıldızlı ortamlardan futbol fukaraları.
Doğudan batıya her taraf prof takım, sahalar, tesisler. Onca kurslardan geçmiş diplomalı hocalar.
Nasıl olur? Mümkün müdür? Görmesen inanır mısın?
1975'lerde biri çıkıp iddia etse inanan olur muydu? Üstelik o dönemin efsane hocası Özkan Sümer'in elinde, yönetiminde bu tarlanın kuruyacağını söylese... Yine beceremedim, yerim dolmadan meseleyi tarif edemedim. Sayfa küçük yerim dar, sığmadı işte.
Yeri dar hocaları, vakit az. Futbol da bir hareketi bebeye öğretebilmek için beş ila on bin tekrar gerekiyor. Haftada 4 saat top oynamayla bu iş öğrenilmez. Kim tersini söylüyorsa yalandır.
O yalancılardan kurtulmadıkça memleket toprağı temizlenmez, yörenin evlatları aslına dönmez...
Söyleyenin ehliyeti ne? Neresi yetersiz? Neyi yapamadılar? Ne yapsalar düzelir?
Yok öyle bir şey! İşi tarif eden en ufak bir kelime yok, yetersiz işte evet, orada bir şeyler yetersiz ama ne? Hiç imkan yokken Ali Kemal, Şenol, Turgay, Cemil, Kadir, Necmi Yetiştiren, doğudan batıya Karadeniz fırtınasıyla Liverpol'lara kadar esen bir yapıyı ortaya çıkaran Trabzon, bugün ellerin evlatlarına mecbur kalmışsa elbette orada bir şeyler var yetersiz olan.
Bir Avni Aker'di o zamanlar yeşili olan. Topları dikişli, kramponları köseleydi, merserize malzemeler, yağmurda üç katı ağırlaşıyordu.
Dikilerek vurulan şutlar, sonuna kadar serbest çalımlar, tamamen özgür ortamlardan çıkmış top cambazları. O dönemin torunuyum, yetiştirenlerin talebesiyim, yaşadım, bilirim meseleyi...
O gün için bir değerdi söyledikleri. Bir kelimesi gelmedi günümüze.
Görmesen inanır mısın?
Bugün çıkan teknikler içinde hiçbir değeri olmayan söylemler. O halde neydi o zaman fırtınayı yaratan. Yokluğun içinden dünya yıldızları, yıldızlı ortamlardan futbol fukaraları.
Doğudan batıya her taraf prof takım, sahalar, tesisler. Onca kurslardan geçmiş diplomalı hocalar.
Nasıl olur? Mümkün müdür? Görmesen inanır mısın?
1975'lerde biri çıkıp iddia etse inanan olur muydu? Üstelik o dönemin efsane hocası Özkan Sümer'in elinde, yönetiminde bu tarlanın kuruyacağını söylese... Yine beceremedim, yerim dolmadan meseleyi tarif edemedim. Sayfa küçük yerim dar, sığmadı işte.
Yeri dar hocaları, vakit az. Futbol da bir hareketi bebeye öğretebilmek için beş ila on bin tekrar gerekiyor. Haftada 4 saat top oynamayla bu iş öğrenilmez. Kim tersini söylüyorsa yalandır.
O yalancılardan kurtulmadıkça memleket toprağı temizlenmez, yörenin evlatları aslına dönmez...