Baskın basanındır
- Serkan Korkmaz Yazıları
- 23 Ocak 2018, 01:06:27
Şartlar hayli çetindi… Galatasaray'ın 2017-2018 sezonundaki resmi maçları baz alındığında 'ideal 11' olarak adlandırılan takımından tam dört oyuncu sahada yoktu. Maicon, Fernando ve Gomis'in sakatlıkları, ligin en zorlu deplamanında baş ağrıtacaktı.
Belhanda, geç de olsa çoktan hak ettiği(!) yedek kulübesindeydi. Son 2,5 yılın başkanı, hafta sonu, kendi kurguladığı ''baskın seçim''de hezimete uğramış, yönetim sürpriz şekilde değişmişti. ''Fikstür avantajı'' olduğu idda edilen Galatasaray bu şartlarda, belki de en son çıkmak istediği müsabakayla karşı karşıyaydı.
İtiraf edilmeli ki; Galatasaray, beraberliğin hiç de fena bir sonuç olarak görülmediği bir maça çıkıyordu.
İlk yarıda iyi oyun, Terim'in lakabının neden 'imparator' olduğunun kanıtıydı adeta.
Şampiyonluk mesajı
İlk yarı Mustafa 'Cengizvari' bir şekilde Galatasaray "baskın basananıdır" mottosuyla oynuyor, skor üstünlüğünü (ofsayt gole rağmen) hak ederek ele geçiriyordu.
Eren Derdiyok, attığı ilk golün hazırlığında net ofsayt olmasına karşın, yabana atılmayacak bir golcü olduğunu bir kez daha gösterdi.
İkinci yarıdaysa Galatasaray'da, 'atan'' değil, 'tutan' sahne aldı.
Muslera, Taffarel'in gelişiyle, hayli toparlanmış görünüyor. Uruguaylı, ikinci yarıdaki muazzam kurtarışlarıyla takımını ayakta tuttu.
Maçın en kötüsüyse, -bence- Denayer'di. Bu oyuncunun Galatasaray gibi bir takımın stoper mevkiinde oynuyor olması çok şaşırtıcı.
Belçikalı'nın, henüz Süper Lig seviyesinde dahi olduğunu düşünmüyorum.
Özetle; Galatasaray, doksan dakika öncesinde, yenilmesinin 'normal', berberliğin 'iyi', galibiyetinin ''mükemmel'' olarak adlandırıldığı bir maçı geride bıraktı.
Skordan bağımsız konuşabileceğimiz haftalardayız... Önemli olan;
Fatih Terim ve takımı, tüm camiaya şampiyonluk için umut verdi.
Belhanda, geç de olsa çoktan hak ettiği(!) yedek kulübesindeydi. Son 2,5 yılın başkanı, hafta sonu, kendi kurguladığı ''baskın seçim''de hezimete uğramış, yönetim sürpriz şekilde değişmişti. ''Fikstür avantajı'' olduğu idda edilen Galatasaray bu şartlarda, belki de en son çıkmak istediği müsabakayla karşı karşıyaydı.
İtiraf edilmeli ki; Galatasaray, beraberliğin hiç de fena bir sonuç olarak görülmediği bir maça çıkıyordu.
İlk yarıda iyi oyun, Terim'in lakabının neden 'imparator' olduğunun kanıtıydı adeta.
Şampiyonluk mesajı
İlk yarı Mustafa 'Cengizvari' bir şekilde Galatasaray "baskın basananıdır" mottosuyla oynuyor, skor üstünlüğünü (ofsayt gole rağmen) hak ederek ele geçiriyordu.
Eren Derdiyok, attığı ilk golün hazırlığında net ofsayt olmasına karşın, yabana atılmayacak bir golcü olduğunu bir kez daha gösterdi.
İkinci yarıdaysa Galatasaray'da, 'atan'' değil, 'tutan' sahne aldı.
Muslera, Taffarel'in gelişiyle, hayli toparlanmış görünüyor. Uruguaylı, ikinci yarıdaki muazzam kurtarışlarıyla takımını ayakta tuttu.
Maçın en kötüsüyse, -bence- Denayer'di. Bu oyuncunun Galatasaray gibi bir takımın stoper mevkiinde oynuyor olması çok şaşırtıcı.
Belçikalı'nın, henüz Süper Lig seviyesinde dahi olduğunu düşünmüyorum.
Özetle; Galatasaray, doksan dakika öncesinde, yenilmesinin 'normal', berberliğin 'iyi', galibiyetinin ''mükemmel'' olarak adlandırıldığı bir maçı geride bıraktı.
Skordan bağımsız konuşabileceğimiz haftalardayız... Önemli olan;
Fatih Terim ve takımı, tüm camiaya şampiyonluk için umut verdi.