Malumun ilanı

Galatasaray–Beşiktaş derbisi öncesi teknik direktör Ahmet Akcan'laydık.
Hani; Galatasaray'ın altyapısının başına getirilen, sonra Riekerink tayiniyle gönderilen. Şimdi Hollandalı, Galatasaray A Takımı'nın başında.
İlginçtir; Hollanda vatandaşı olmamak dışında bir suçu olmayan Ahmet Akcan'ın dünkü derbide Galatasaray'ın başında çıkması işten bile değildi.
Hüzünlü ve manidar bir ''neyse'' deyip devam edelim.
Galatasaray'ı hiç bu kadar hırslı görmemiştim. Tabiri caizse güçleri ölçüsünde, ellerinden gelenin en iyisini ortaya koydular. Fakat, Linnes ve Carole'ün bek oynadığı, Sabri'nin sağ açık oynadığı bir takım ancak bu kadarını yapabildi.
Ama günlerdir konuşulan ''Galatasaray, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu istemez'' cümlesi, sadece bir geyik muhabbeti olarak hatıralarda kalacak.
En kötüsü Selçuk'tu
Mete Kalkavan fena maç yönetmedi.
27 bin kişinin izlediği maçta, Beşiktaş ve Şenol Güneş uzun süre gergindi. Normal tempolarına ulaşmaları ancak ikinci yarıda mümkün olabildi. Bu sonuçla "Avrupa'ya katılma hakkı'' için lig sıralamasındaki ümidi hayli azalan Galatasaray, Antalya'daki Ziraat Türkiye Kupası maçına bel bağlamış gibi görünüyor.
Maçın en iyileri, hırsıyla Sabri, hızıyla Yasin ve elbette Muslera'ydı.
Galatasaray adına sahadaki en silik isimse –tartışmasız- Selçuk İnan'dı.
Sanırım Beşiktaş' yenebileceklerine bir tek o inanmadı.
Yenilmemek de en az yenmek kadar önemliydi aslında. Evet; her geçen gün Ziraat Türkiye Kupası Finali'ne adım adım yaklaşıyoruz.
Dünkü sonuçla herkes için ''sezonun en büyük maçı'' unvanını çoktan hak etti bile.
Müthiş bir sezon finali olacak.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.