Devam...

21 Mart'tan bu yana suskun golcü Burak bir açıldı, pir açıldı. Burak attıklarıyla, Muslera'ysa tuttuklarıyla takımlarını şampiyonluk yarışında tuttu. Sneijder, Yasin, Emre Çolak, daha da enteresanı Selçuk, şampiyonluk mücadelesinin ciddiyetinde bir oyun sergiledi.
Bu önemli üç puana rağmen her şey o kadar da olumlu değildi Galatasaray'da.
Sergen ona ''vasat'' diyor ama, uzun ve ciddi sakatlıktan dönmüş bir Melo'nun, hatta Chedjou'nun bile yokluğu hissedildi.
Bruma'yı hiçbir şey üretmezken beğenenlerden değilim. Çok zorlarsam, ancak Umut'un kanatta oynamaması adına Bruma'nın Galatasaray gibi bir takımın 11'indeki varlığına anlam verebiliyorum.
İtiraf edeyim ki; aynı şansın Olcan ya da Sinan'a verilmesini daha doğru buluyorum.

Genel averaj da önemli
Bir önceki maçın kahramanı Hakan Balta'nın Manisa'daki kritik top kayıplarını da görmezden gelmem mümkün değil. Buraya kadar yazdıklarımı maçın devre arasında tamamlamıştım. Şampiyonluk yarışı bu denli kızışmışken, ikinci yarıda Hamza Hoca'dan farkı açmaya dönük bir girişim bekledim durdum. Lig sonunda iş belki de ''genel averaja'' kalacak. ''Genel averaj nedir, ne işe yarar?'' birisi ona ve talebelerine anlatmalı.
İkinci yarıda Hamza Hoca'nın yaptığı tek doğru şey Bruma'yı kenara, Olcan'ı oyuna almaktı. Cuma günü Galatasaray, Torku Konya'yı zorlanmadan geçer sanıyorum. Ardındansa adeta tek maçlık bir yarı final var. Galatasaray, Mersin'deki bu maçı da geçerse, ligin üç şampiyon adaylı finali; sondan bir önceki hafta Aslantepe'de oynanacak…

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.