4'üncü yıldız

Hamzaoğlu'nun Bruma, Koray ve Yasin yerine Hakan, Umut ve Telles'i tercih etmesi bence son derece doğruydu. Maç skoru ne olursa olsun, hepimiz çok iyi biliyorduk ki; Albayrak'ın şampiyonluk öncesi kamp yapılan oteli 'şans getirsin' diye tercih etmesi kadar ses getirmeyecekti bu tercihler.
Kartal'sa adeta Fenerbahçe medyası ve kamuoyu tarafından Diego'yu oynatmaya zorunlu bırakılmış gibi geldi bana.
Şansal Ağabey maçtan bir gün önce 'Diego' dediğinde ben de Meireles'in yedek soyunacağına emin olmuştum.
Skoru önemsemeden belirteyim ki; Diegolu Fenerbahçe, Meirelesli olandan daha iyi. Maça Fenerbahçe hariç herkes iyi başladı; Galatasaray, tribünler, hakem vs… İlk 15 dakika itibariyle senaryo Galatasaray'ın istediği şekilde gelişiyor, iki kanka (Burak ve Selçuk) gole hayli yaklaşıyorlardı.

Final beklendiği gibi oldu

Oysa ki; herkes Fenerbahçe'den boğucu bir baskı beklemişti. Enteresan olan Galatasaray kanatlarını, ihtişamıyla meşhur Fenerbahçe'ninkilerden daha hızlı ve verimli kullanıyordu. İlk yarının ilk bölümünün sonlarında önce Kuyt çaprazdan, Emre ise uzaktan rakip kaleyi ürküten ilk şutları çekti. İbrenin Galatasaray'dan Fenerbahçe'ye doğru döndüğüne ve gerilimin tırmandığına tanıklık ediyorduk.
Devrenin son dakikaları konuk oyuncular gol yemeden soyunma odasına gidebilmek için uğraştı. Keza; Melo'nun yokluğu basket takımındaki Arroyo'nun yokluğu kadar hissediliyordu.
İkinci yarıyı son 30 yılın istatistikleri ve bir hafta boyunca öngörülen maç senaryosu doğrultusunda gelişti. Muslera, direkler ve yoğun bir F.Bahçe baskısı… Ve beklenen final. F.Bahçe'yi kutlarım. Artık 4. y ıldız için en güçlü aday onlar…

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.