Üretkensizlik
- Osman Aslan Yazıları
- 30 Nisan 2014, 01:12:49
Beşiktaş'ın Hırvat teknik direktörü Slaven Bilic'in siyah-beyazlı takımda oturtmaya çalıştığı savunma bilinci Sivas'ta fiyasko verdi!
3-0'lık bozgunu Bilic beklemiyordu ama kendilerine hep sevgi ve babacan tavırlarıyla yaklaşan Hırvat teknik direktöre talebeleri Sivas'ta resmen ihanet ettiler.
Gerçi cezalı ve sakatları çoktu siyah-beyazlı takımın ama ortada bir gerçek duruyordu; Beşiktaşlı futbolcular, Şampiyonlar Ligi'ne götürecek lig ikinciliğine çıkınca havalara girip, şımardılar, gevşediler. Daha acısı gece alemlerine daldılar. Gece kulüplerinden çıkıp sahaya girmenin sonu 3-0'lık bozgundur. Şu gerçeği de söyleyebiliriz ki; sakat ve cezalı futbolcu sayısı fazla olmasaydı, çok daha önemlisi; çok iyi bir orta saha oyuncusu olsaydı Beşiktaş'ın futbolu daha güzelleşir, gol sayısı artabilirdi.
Oyun güzelliğinde ve atılan gollerdeki artış, Beşiktaş'a liderlik getirirdi.
Orta sahada oyunu yönlendirecek, organize edecek bir liderin olmaması Beşiktaş'ın hem keyif veren oyununu hem de organizasyon üretmesini engelledi!
Kendine oynayan Fernandes'in, bu oyunun oyuncusu olmadığını hep gördük.
Slaven Bilic'in rolü
Beşiktaş'ta bu eksikliklere ve de yıldız, kaliteli futbolcu sayısının azlığına karşın, Şampiyonlar Ligi'ne katılmak için iddialı olması başarıdır. Bu başarıda Bilic'in rolü, futbolcuların hırs, istek ve konsantrasyonunun büyüklüğü yadsınamaz!
Beşiktaş'ın yadsınacak tarafı; öne geçtiği maçlarda rakibini oyundan düşürememesi ve attığı golün hemen ardından gol yeme tehlikeleri yaşaması, hatta çoğu kez yemesi!
Beşiktaş'ın gol yemedeki zaafını gol atmada da görüyoruz! En büyük gol umudu Almeida gününde değilse Beşiktaş'tan gol sesi çıkmıyor. Golsüzlüğün önemli nedenlerinden ikisi; kanatların iyi çalışmaması ve orta saha oyuncularının üretken olmaması! Üretkensizlik; Beşiktaş'a liderlik keyfini yaşatmadı, bir türlü!
3-0'lık bozgunu Bilic beklemiyordu ama kendilerine hep sevgi ve babacan tavırlarıyla yaklaşan Hırvat teknik direktöre talebeleri Sivas'ta resmen ihanet ettiler.
Gerçi cezalı ve sakatları çoktu siyah-beyazlı takımın ama ortada bir gerçek duruyordu; Beşiktaşlı futbolcular, Şampiyonlar Ligi'ne götürecek lig ikinciliğine çıkınca havalara girip, şımardılar, gevşediler. Daha acısı gece alemlerine daldılar. Gece kulüplerinden çıkıp sahaya girmenin sonu 3-0'lık bozgundur. Şu gerçeği de söyleyebiliriz ki; sakat ve cezalı futbolcu sayısı fazla olmasaydı, çok daha önemlisi; çok iyi bir orta saha oyuncusu olsaydı Beşiktaş'ın futbolu daha güzelleşir, gol sayısı artabilirdi.
Oyun güzelliğinde ve atılan gollerdeki artış, Beşiktaş'a liderlik getirirdi.
Orta sahada oyunu yönlendirecek, organize edecek bir liderin olmaması Beşiktaş'ın hem keyif veren oyununu hem de organizasyon üretmesini engelledi!
Kendine oynayan Fernandes'in, bu oyunun oyuncusu olmadığını hep gördük.
Slaven Bilic'in rolü
Beşiktaş'ta bu eksikliklere ve de yıldız, kaliteli futbolcu sayısının azlığına karşın, Şampiyonlar Ligi'ne katılmak için iddialı olması başarıdır. Bu başarıda Bilic'in rolü, futbolcuların hırs, istek ve konsantrasyonunun büyüklüğü yadsınamaz!
Beşiktaş'ın yadsınacak tarafı; öne geçtiği maçlarda rakibini oyundan düşürememesi ve attığı golün hemen ardından gol yeme tehlikeleri yaşaması, hatta çoğu kez yemesi!
Beşiktaş'ın gol yemedeki zaafını gol atmada da görüyoruz! En büyük gol umudu Almeida gününde değilse Beşiktaş'tan gol sesi çıkmıyor. Golsüzlüğün önemli nedenlerinden ikisi; kanatların iyi çalışmaması ve orta saha oyuncularının üretken olmaması! Üretkensizlik; Beşiktaş'a liderlik keyfini yaşatmadı, bir türlü!