Denize dair...

Fransa karşısında oynanan oyun ve alınan net skor sonrası ülke olarak büyük moral kazanmıştık.
Açıkçası biraz biraz da havaya girdik.
O karşılaşmanın en önemli iki oyuncusundan mahrum olmak maça nasıl etki edecekti, merak konusuydu.
Daha da önemlisi kimler bu iki ismin eksikliğini kapamak için tercih edilecekti mesela?
İzlanda'da oyuncularımızın karşılaştığı rezaletin maça tesiri de hakikaten merak konusuydu.
Motivasyon anlamında böyle bir rakibin fizik gücünün karşısına "akıl ve teknik" koyarak karşı bir duruş sergileyebilirdik.
Yapamadık!
İzlanda milli takımı topun arkasında bekleyecek, kaptığı toplarla da hızlı, ani hücumlarla bizi zor duruma düşürecekti. Bu cümleyi adeta ezber etmiştik. Ancak öyle olmadı ilk yarıda sahaya yansıttıklarımız.
Havadan oynadık, oynamamamız gerekiyordu...
Atak başlangıçlarımız, atak sonlandırmalarımız rakibin ekmeğine yağ sürmemeliydi, sürdük.
İlk yarıda bir anda şok goller yiyip tam panik havasına giriyorduk ki, Dorukhan'ın muhteşem kafa golü ile umutlandık.
Umutlandık çünkü bu karşılaşma için "yenilmemek" en güzel sonuç olacaktı. İzlanda tribünlerinin balina çağırma tezahüratı denize dair bir şeyler çağırdı çağırmasına ama biraz geç kaldı bu çağrıya cevap yine denizin çocuğundan.
Yusuf ve Abdülkadir oyunun çehresini tamamen değiştirdiler ancak sonucu değiştiremediler arkadaşlarıyla.
Kulüp takımı gibi seviyor, kulüp takımı taraftarı gibi, oyuncusu gibi davranıyoruz milli takımda.
Milli takıma dair unuttuklarımızdan bu reaksiyonlarımız. Bir an evvel milli takım seyircisi, oyuncusu, yazarı, çizeri olmayı da gruptan çıkarmalıyız.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.