Otorite şart
- Mustafa Çulcu Yazıları
- 09 Kasım 2010, 23:43:34
Bu hafta maçlarda teknik kapasiteleri yüksek oyunculara karşı, rakip oyuncuların oynatmama adına kural dışı davranışlarını göremeyen, taktik faullerini çözemeyen, önlem alamayan, futbolcuların sözle ve hareketle tepkilerine olağanüstü hoşgörülü olan hakemleri seyrettik.
Hakemler, sahalarda kuralları uygulamanın yanında yönetici kimliklerini, otoritelerini, kişiliklerini de yansıtmalılar. Bazen futbolcuların tepkilerini tolere edebilirsiniz ancak karşınızdaki kişi sizin kişiliğinizi, otoritenizi zedeleyici davranışta bulunursa bunları tolere edemezseniz.
Eğer bu taktik faullere, futbolcu tepkilerine hoşgörülü davranırsanız sahadaki futbolcuların, teknik adamların, izleyenlerin tepkisine maruz kalır, gereksiz yere oyunun gerginleşmesine neden olursunuz.
Verdiğiniz kararlarda istediğiniz kadar doğruları yapın size olan inanç ve güven erozyona uğradığı için ciddi tepkiler alırsınız. Hakem olarak işiniz zorlaşır. Beşiktaşlı Ersan'ın ve Kasımpaşalı Barış'ın sarıları olmasına rağmen oyunda kalması, Schuster ve Yılmaz Vural'ın 4. hakem ve yardımcı hakeme gösterdikleri tepkileri buna örnek gösterebiliriz.
Eğer verilen idari cezalar caydırıcı olmasın bunlar maçlarda daha ciddi sıkıntıların yaşanmasına neden olur.
Emre tepkiyi abarttı
Hakemlerde, kartlara geç girmek gibi bir sakıncalı moda başladı. Bazen kartlara geç girmek doğru olabilir ama bu her maç için geçerli değildir.
Daha ilk dakikalarda gösterilecek bir kart maçın gidişatını kurtarabilir. Bunu çözebilmek tecrübeyle olur. Bizim bu tür hakemlere ihtiyacımız var. MHK'nın hatalarına rağmen aynı hakemlere her hafta maç vermesi ise ayrı bir sıkıntı. F.Bahçe-Eskişehir maçında Bünyamin Gezer gibi otoriter bir hakemin, Emre'nin tepkisine bu derece duyarsız kalmasını kabul etmemiz mümkün değil.
Futbolcu tabii ki tepki gösterecektir ama bu derece değil. Emre neredeyse Bünyamin Gezer'i dövecek. Aynı şekilde Trabzonspor-G.Saray maçında Halis Özkahya müthiş koştu. (Yaklaşık 12 bin metre.) Üstelik fizik görüntüsüyle sahalara çok yakışan bir hakem. Ancak 64. dakikada anlamsız bir şekilde verdiği yanlış ofsayt kararı ve sonrasında da Ayhan, Sabri, M. Sarp'ın tepkilerine duyarsız kalması, ona hiç yakışmadı. Beşiktaş-Kasımpaşa maçında Bülent Yıldırım çok koşmasına rağmen (yaklaşık 12 bin metre) maçın başlarında taktik faullere önlem alamayışı, kart uygulamalarındaki tutarsızlığı nedeniyle, son dakikalarda Beşiktaş'ın lehine doğru penaltı kararı vermesine rağmen ciddi tepkiler gördü. Yardımcı hakemlerin başarısız gözüktüğü gecede Beşiktaş'ın attığı ve ofsayt olarak iptal edilen goldeki karambolde kararın doğru çıkması hakemlerin, MHK'nın ve TFF'nin hafta boyu tartışılmasını engelledi. Manisa'da Hüseyin Göçek'in düdüğü ağzına götürürken vazgeçip vermediği penaltı ile Kayseri'de Kuddusi Müftüoğlu'nun verdiği yanlış penaltı kararları oldukça ilginçti! Fırat Aydınus, Yunus Yıldırım, Kamil Abitoğlu sıkıntısız yönetimler gösterirken sezon başından bu yana çıkışta olan Süleyman Abay haftanın en iyisiydi. Ertuğrul Sağlam'ın maç sonu hakem Abay'dan özür dilemesi alkışı hak etti.
Hakemler, sahalarda kuralları uygulamanın yanında yönetici kimliklerini, otoritelerini, kişiliklerini de yansıtmalılar. Bazen futbolcuların tepkilerini tolere edebilirsiniz ancak karşınızdaki kişi sizin kişiliğinizi, otoritenizi zedeleyici davranışta bulunursa bunları tolere edemezseniz.
Eğer bu taktik faullere, futbolcu tepkilerine hoşgörülü davranırsanız sahadaki futbolcuların, teknik adamların, izleyenlerin tepkisine maruz kalır, gereksiz yere oyunun gerginleşmesine neden olursunuz.
Verdiğiniz kararlarda istediğiniz kadar doğruları yapın size olan inanç ve güven erozyona uğradığı için ciddi tepkiler alırsınız. Hakem olarak işiniz zorlaşır. Beşiktaşlı Ersan'ın ve Kasımpaşalı Barış'ın sarıları olmasına rağmen oyunda kalması, Schuster ve Yılmaz Vural'ın 4. hakem ve yardımcı hakeme gösterdikleri tepkileri buna örnek gösterebiliriz.
Eğer verilen idari cezalar caydırıcı olmasın bunlar maçlarda daha ciddi sıkıntıların yaşanmasına neden olur.
Emre tepkiyi abarttı
Hakemlerde, kartlara geç girmek gibi bir sakıncalı moda başladı. Bazen kartlara geç girmek doğru olabilir ama bu her maç için geçerli değildir.
Daha ilk dakikalarda gösterilecek bir kart maçın gidişatını kurtarabilir. Bunu çözebilmek tecrübeyle olur. Bizim bu tür hakemlere ihtiyacımız var. MHK'nın hatalarına rağmen aynı hakemlere her hafta maç vermesi ise ayrı bir sıkıntı. F.Bahçe-Eskişehir maçında Bünyamin Gezer gibi otoriter bir hakemin, Emre'nin tepkisine bu derece duyarsız kalmasını kabul etmemiz mümkün değil.
Futbolcu tabii ki tepki gösterecektir ama bu derece değil. Emre neredeyse Bünyamin Gezer'i dövecek. Aynı şekilde Trabzonspor-G.Saray maçında Halis Özkahya müthiş koştu. (Yaklaşık 12 bin metre.) Üstelik fizik görüntüsüyle sahalara çok yakışan bir hakem. Ancak 64. dakikada anlamsız bir şekilde verdiği yanlış ofsayt kararı ve sonrasında da Ayhan, Sabri, M. Sarp'ın tepkilerine duyarsız kalması, ona hiç yakışmadı. Beşiktaş-Kasımpaşa maçında Bülent Yıldırım çok koşmasına rağmen (yaklaşık 12 bin metre) maçın başlarında taktik faullere önlem alamayışı, kart uygulamalarındaki tutarsızlığı nedeniyle, son dakikalarda Beşiktaş'ın lehine doğru penaltı kararı vermesine rağmen ciddi tepkiler gördü. Yardımcı hakemlerin başarısız gözüktüğü gecede Beşiktaş'ın attığı ve ofsayt olarak iptal edilen goldeki karambolde kararın doğru çıkması hakemlerin, MHK'nın ve TFF'nin hafta boyu tartışılmasını engelledi. Manisa'da Hüseyin Göçek'in düdüğü ağzına götürürken vazgeçip vermediği penaltı ile Kayseri'de Kuddusi Müftüoğlu'nun verdiği yanlış penaltı kararları oldukça ilginçti! Fırat Aydınus, Yunus Yıldırım, Kamil Abitoğlu sıkıntısız yönetimler gösterirken sezon başından bu yana çıkışta olan Süleyman Abay haftanın en iyisiydi. Ertuğrul Sağlam'ın maç sonu hakem Abay'dan özür dilemesi alkışı hak etti.