Fenerbahçe fermanı

Dün gece Fenerbahçe'nin kazanmasından başka bir sonuç futbolun doğasına bile aykırı olurdu. Kazanma isteği ve imece ruhu ve bindirme hızı Fenerbahçe'deydi.
Özellikle ilk yarıda Başakşehir, oynamaya değil sadece oynatmamaya meyilli bir sistemin içindeydi.
İlk çeyrekten sonra Fenerbahçe'nin pozisyon baskınlığının karşılığı, rakibi hataya dayatmaydı. Ve gol de böyle bir panik halinden geldi.
***
Fenerbahçe'nin orta alanda boşluğa düştüğü zaman dilimlerinde, savunmadan büyük destek vardı.
O yüzden ortaya açıkları kapatan ve rakibi sahasına kilitleyen bir takım çıktı.
Başakşehir'de sezonun en etkisiz orta alan oyununa, topla çıkamayan savunmanın getirdiği gerçekler de eklenince. Beklentileri karşılamayan bir takım çıktı.
Özellikle ilk yarıda iki takımın son adamlarının, sadece fiziksel mücadeleye soyunmuş olması, gecenin en basiretsiz resimleri olarak öne çıktı.
***
Gecenin ikinci perdesinde yenilgiye itiraz eden Başakşehir'in zaman zaman futbolunun özüne dönme çabalarını ve kontra çıkışlarını izledik.
Buna karşılık Fenerbahçe'nin karşı duruşunu ve galibiyete sadakatini.
Lens'i Lens yapan gerçeklerin sahnelendiği heyecanlı pozisyonlar vardı ama son vuruş ustalığı yoktu.
Kjaer'in varlığının nelerin karşılığı olduğunu en iyi biçimde dün gece gördük.
Geçen haftaki yokluğunda rakibe verilen pozisyonları gördüğümüz gibi.
Gecenin en anlamlı işçisi kimdi derseniz, "Şener" derim.
***
Gecenin sonuna noktayı koyarsak.
Fenerbahçe sadece bir lideri değil, 26 maçtır yenilmeyen bir takımı yendiler.
Sarı lacivertlilerin yeniden başlangıcında, bu sonuçla ligin haritası değişmiştir.
Başakşehir'e gelince, onlar ilk kez kendilerini inkar ettiler.
Dağılmış bir futbol korosu gibi.
***
Hakemi de işaret etmeliyim.
Bülent Yıldırım'ın garip kararlarına ve saha içindeki duruşuna baktım da.
"Kahretsin" dedim, "hakem yine futbolun içine sızdı!" Gece boyunca da hakemlikten uzaktı.