Aslında yoklardı!

İlk maçında oyuncuların yerleri, görevlerini değiştirse de, ruhlarını farklılaştırmayı başaramamıştı İsmail Kartal. Sadece kendi alanında kalıp, beşli savunmasıyla direnmeyi tercih eden Antalyaspor'u atılan gole kadar tehdit bile edemediler. Rakibin dengesini sarsacak defans arkası koşuları da üretemediler, kanat akınlarıyla etkili değillerdi. Topa bu kadar sahip olup, böylesine yararsız kullanmak da başlı başına bir başarı aslında. Yetenekli oyuncuları "sıradan" hale getiren bu görüntü içinde, Antalyaspor kendi planları kusursuza yakın uyguladı. Sahada çok çalışmış, isteyen ve yapmaya çalışan bir takım ile, birbirinden uzaklaşan ve güvenemeyen bir başkası mücadele ediyordu sanki.

***

Değişiklik tabelası kalktığında Mesut Özil'in "Ben mi?" diye sorması bile durumun acilliğini gösteriyor. İyi oynadığını sanıyordu. Sadece Sosa'nın omuzlarına yüklenen oyun planına, İkinci forvet gibi görevlenen İrfan Can'dan da yeterli destek gelmedi. 70 dakika "sıfır" şutta kalmış bir takımın ofansif bölümü, tam bir "metaverse" yaşıyorlardı. Olan bir yerde, "olmayanlar" olarak varlardı. İsmail Kartal kısa zaman içinde direnme duygusunu takıma verdi. Sırasıyla sorumluluk ve inancı da getirecektir takıma.

***

Berke'nin sakatlığı bu ağrılı sezonun bir başka gelişmesi. Kazanma alışkanlığını kaybeden ve bunu sorun edinmeyen oyuncularını tekrar futbolun içine alması gerekiyor. Çarşamba günkü Kadıköy gecesi bu yüzden çok önemli. Fenerbahçe taraftarı yeni hocasını sahiplendiğini, oyunculara da vazgeçmediklerini göstermeli. Artık mücadele arma için yapılacak çünkü.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.