Aysal'ın hedefi ve federasyon
- Fatih Kuşçu Yazıları
- 24 Haziran 2013, 00:33:54, Güncelleme: 24 Haziran 2013, 02:12:50
Galatasaray, vizyon ve kaliteyi Türkiye'nin en iyi teknik direktörüyle birleştirerek 19. şampiyonluğa ulaştı ama asıl büyüme hamleleri için çalışma şimdi başlıyor.
Yönetim değişti; başkan, ekibi istediği gibi oluşturdu. Kırgınlıklara rağmen çatlak ses çıkmıyor.
Bütçe büyüdü, gelirler ikiye katlandı, transfer başladı. Peki Galatasaray, "İlk 10 Dünya Kulübü" hedefine nasıl ulaşacak? Öylesine zor bir hedef ki bu...
7 Eylül'de, 2020 Olimpiyatları için oylamayı beklerken ülkede spor organizasyonları birbirini kovalıyor. Tesisler, statlar, salonlar açılıyor ancak sığ tartışmalar sonlanmıyor. Oysa bir yandan Akdeniz Oyunları, bir yandan U20 Dünya Kupası, heyecan ve başarıyla yürüyor.
Sorumluluk almalı
Bu iklimde, Galatasaray'ın dünya hedefi, salt kendi çabalarıyla gerçekleşemez. Spor yönetiminin en başından TFF'ye dek tümünün desteği gereklidir.
Melo'nun durumu belirsiz, Chedjou savunmaya akıl ve olgunluk katar, Farfan, Carlinhos, Gökhan İnler gibi olası transferler, hem oyunu hızlandırır hem de tribünü ateşler. Ancak sorun transferle bitmiyor. Her mevkiye bir yabancı monte edilemeyeceğine göre sistem oluşumu öncelik alınmalıdır.
TFF, 3 Temmuz süreci / UEFA ilişkilerinde olduğu gibi, kendini ana sorumluluk alanlarından soyutlamış görünüyor. Kulüplerin varoluş mücadelesi, ana gövdeden ayrılarak gerçekleşemez.
Federasyon, öncülüğünü güçlü kılmalıdır. Yabancı kontenjanında, AB oyuncularına açılacak haklar, bunun ilk adımıdır.
Ekole dönüşmez
U20'de hayranlıkla izlediğimiz İspanya gibi, fark yediğinde dahi oyun disiplininden taviz vermeyen ABD gibi, sınırlı yeteneğine karşın mücadeleden yılmayan Gana gibi, bir oyun karakteri ve bunu destekleyen sistem oluşmalıdır. Üst seviyede örnek İngiltere'den: Manchester United, fikstürü geçen hafta duyurdu, taraftar 'programını şimdiden organize edebilsin' diye...
Ne G.Saray, ne de bir başka kulübümüz, tek başına ekole dönüşecek gücü edinemez. Keşke TFF de, bu kadar emeğin verildiği, bu kadar bütçenin yönetildiği Türk futbolunda, "planlama" kavramını, "kararlılık" ve "kural" sözcükleriyle doldurabilse...
Yönetim değişti; başkan, ekibi istediği gibi oluşturdu. Kırgınlıklara rağmen çatlak ses çıkmıyor.
Bütçe büyüdü, gelirler ikiye katlandı, transfer başladı. Peki Galatasaray, "İlk 10 Dünya Kulübü" hedefine nasıl ulaşacak? Öylesine zor bir hedef ki bu...
7 Eylül'de, 2020 Olimpiyatları için oylamayı beklerken ülkede spor organizasyonları birbirini kovalıyor. Tesisler, statlar, salonlar açılıyor ancak sığ tartışmalar sonlanmıyor. Oysa bir yandan Akdeniz Oyunları, bir yandan U20 Dünya Kupası, heyecan ve başarıyla yürüyor.
Sorumluluk almalı
Bu iklimde, Galatasaray'ın dünya hedefi, salt kendi çabalarıyla gerçekleşemez. Spor yönetiminin en başından TFF'ye dek tümünün desteği gereklidir.
Melo'nun durumu belirsiz, Chedjou savunmaya akıl ve olgunluk katar, Farfan, Carlinhos, Gökhan İnler gibi olası transferler, hem oyunu hızlandırır hem de tribünü ateşler. Ancak sorun transferle bitmiyor. Her mevkiye bir yabancı monte edilemeyeceğine göre sistem oluşumu öncelik alınmalıdır.
TFF, 3 Temmuz süreci / UEFA ilişkilerinde olduğu gibi, kendini ana sorumluluk alanlarından soyutlamış görünüyor. Kulüplerin varoluş mücadelesi, ana gövdeden ayrılarak gerçekleşemez.
Federasyon, öncülüğünü güçlü kılmalıdır. Yabancı kontenjanında, AB oyuncularına açılacak haklar, bunun ilk adımıdır.
Ekole dönüşmez
U20'de hayranlıkla izlediğimiz İspanya gibi, fark yediğinde dahi oyun disiplininden taviz vermeyen ABD gibi, sınırlı yeteneğine karşın mücadeleden yılmayan Gana gibi, bir oyun karakteri ve bunu destekleyen sistem oluşmalıdır. Üst seviyede örnek İngiltere'den: Manchester United, fikstürü geçen hafta duyurdu, taraftar 'programını şimdiden organize edebilsin' diye...
Ne G.Saray, ne de bir başka kulübümüz, tek başına ekole dönüşecek gücü edinemez. Keşke TFF de, bu kadar emeğin verildiği, bu kadar bütçenin yönetildiği Türk futbolunda, "planlama" kavramını, "kararlılık" ve "kural" sözcükleriyle doldurabilse...