Yorgun savaşçı

Beşiktaş eksikti, kopuktu ve bireysel yeteneklerine umut bağlayarak başladı maça. Talisca bunun farkındaydı ve hep aile reisi gibi davrandı. Hem oynadı hem toparladı arkadaşlarını. Talisca olmasaydı Trabzonspor ilk yarı 2-3 yapabilirdi. Geçişlere izin vermedi. Ön libero gibi oynadı zaman zaman. Kanatlara da gitti ara ara.
Top tuttu, aralara bıraktı, hücuma çıkardı.
Hızlı, tempolu Trabzonspor'un oyununu bozdu! Ayıp olmasa kaleye bile geçecekti!
Trabzonspor'da en çok Ersun Yanal stresliydi. Sebebi malum! Kredisi çok azaldı. Ersun hoca konusunda eleştirilere hiç katılmıyorum bilakis Trabzonspor hiç kötü oynamıyor. Dirençli, cesur ve göze hoş gelen futbol sergiliyor. Abdülkadir pire gibi. Ordan oraya zıplayıp duruyor.
Amaçlı, ne yaptığını bilen, ayağına topu yakıştırarak zıplıyor tabii. Yordu Beşiktaş'ı. Olcay ne kadar Beşiktaşlıysa o kadar da profesyonel. 'Hem atarım hem ağlarım' dedi dün gece. Medel ayağında bomba ile geziyor sanki. Hep korku dolu anlar yaşatıyor. İkinci yarıya başlarken en önemli hamle oldu Medel- Gökhan değişikliği. Negredo çok iyi futbolcu. Aralara sızışı, inceden pasları Negredo'yu güzelleştiriyor. Cenk'in 58'de girmesine lafım yok da Negredo'nun oyundan alınmasını anlamadım!
Böyle kazanamazsın Negredo'yu. Lens'i çıkarması lazımdı sahada hiç yoktu, ta ki muhteşem golünü atana kadar. Unutturdu her şeyi bir anda.
Keyif veren oyun Yeni transferler hep bir şeyler kanıtlama çabasında. Kendilerini kabullendirmeye çalışıyorlar kendilerini taraftarlara ama bunu yaparken panikleyip tanınmayacak hale geliyorlar! Bir gerçek var ki; Beşiktaş'ın Trabzon, G.Saray, F.Bahçe ile oynadığı her maçtan keyif alıyorsak bu siyah beyazlı takımın oyun anlayışından kaynaklanıyor.
Üç rakibi de özellikle şu son iki sezondur inanılmaz bilenmiş Beşiktaş'a.
İşte bu durum Beşiktaş'ın diğer 3 büyüklerle oynadığı tüm maçları inanılmaz güzelleştiriyor.
Kronometreye bakıyorum bir anda 5. dakikadan 40. dakikaya gelmişiz! Zaman su gibi akıp gidiyor Beşiktaş'la. Kaybettiği, bıraktığı puanlara rağmen. Yorgun bir savaşçı gibiydi Beşiktaş dün gece.
Fırat Aydınus'un her pozisyonda, her ölü topta futbolcularla diyalog kurması göze batıyor. Futbolcu ile hakem bu kadar sıkı fıkı olmaz. Her verdiğin kararın gerekçesini oyunculara anlatmak zorunda değilsin.
Fırat hoca saha içinde kendini futbol öğretmeni sanıyor!
Son sözüm Abdülkadir için. Ülke olarak sahip çıkalım, pamuklara saralım, koruyalım Abdülkadir'i. O Türkiye'nin şu anda içerde, dışarda, Arda'sı, Hakan'ı, Cengiz'i dahil en iyisi. Överken şımartmayalım, bir anda Messi, Ronaldo, Neymar yapmayalım.
Recep Niyaz ile Muhammed Demirci gibi olmasın sonu.
Sahip çıkalım Abdülkadir'e.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.