Spor yazarlarından Trabzonspor-Denizlispor maçı yorumu

NECMİ PEREKLİ - TEK GOLLE ÜÇ PUAN Bu haftaya gelene kadar Abdullah Avcı ile hem oyunda hem de puan cetvelinde gittikçe ivme kazanıp çıtayı hep bir üstteki sıraya çıkartırken, bu hafta lig sonuncusu Denizlispor karşısında hem de kendi sahasında nerdeyse bir iş kazasına uğrayıp hiç hesapta olmayan iki puanı sahada bırakacaktı. Neyse ki ikinci yarıda Bakasates'ın ayağından kazanılan gol ile bu maç sonuçlandı netice itibarı ile yine tabloya üç puanı ekledi ama bu oyunla maalesef geçen haftaları aratmış oldu. Beşiktaş karşısındaki Trabzonspor ile bu maçtaki Trabzonspor arasında da dağlar kadar fark olduğunu hatırlatalım. Acaba bu hafta geçen haftanın başarılı oyununa mı mağrur olundu onun da bir muhasebesi yapılıp psikolojik olarak değerlendirilip bir kenarda not olarak bulundurulmasında fayda vardır. Diğer taraftan kendisinden her geçen gün daha çok şeyler beklenilen Nwakaeme de bu maçta sanki nazar değmiş gibi adeta yokları oynadı. Acaba dedim bu hafta sahada Nwakaeme'nin dublörü mü vardı diye aklımdan geçmiyor değil. Oyunun teknik analizine girelim derken, zaten Trabzonspor nerede ise Denizlispor'u kendi sahasına hapsetmiş gibi oynadı. Zaman zaman Denizli'nin yaptığı çıkışlar ise pek de onu kurtaracak gibi gözükmedi. Bundan önce oynanan bazı maçlarda da bordo-mavili ekip aynen dün olduğu gibi neredeyse tek kale oynadı fakat ne yazık ki kendi kalesine hapsettiği rakiplerini ancak karambol golleri ile aşabildi. Bundan böyle de bu gibi maçlarda sıkışık rakip savunmalarının aşılma stratejisini maçtan önce tespit edip, maç esnasında kenardan ikaz ile muhtemel stratejiyi ortaya koyup rakip savunmaların çözülmesi gerekir. Bu maçta sahanın ve takımın en başarılı oyuncusu Djaniny ve Ekuban'dı. Djaniny'nin performansının da gittikçe yükseldiğini görmek ayrı bir mutluluktur. Bu oyuncuya bir destek ayak yakalandığı zaman sanırım Djaniny'den daha fazla verim alınacaktır. REHA KAPSAL - DÜZEN! Trabzonspor son haftalardaki başarılı performansını gerçekleştirirken, özellikle oynadığı oyunda topu rakibe bırakıp, direkt hücumu düşünerek bir oyun felsefesi seçmişti. Bu da eldeki kadroyla tutarlı bir oyun planıydı. Denizlispor da Trabzonspor'un rakiplerine karşı yaptığı oyun kurgusunun aynısını uyguladı. Topu bordo-mavililere bırakarak, kendi yarı alanında geçti. Trabzonspor'u derinlemesine bir savunmayla karşıladı ve set hücumlarına oynamaya mecbur bıraktı. Trabzonspor'un ilk devre bunu çok istenilen seviyede yapamamasının sebebi, ön alan baskısını birlikte agresif bir şekilde yapamadıklarındandı. Trabzonspor, Denizlispor ileri çıkarken sayısal olarak eksik kaldığında topu kapıp direkt hücumla gol bulabilirdi. Bu pres birlikteliğini iyi uygulayamadılar. Bununla beraber set hücumunda özellikle hücum oyuncuları ayağına top istediler, savunma arkası koşusu hiç denemeyip, bir de top ayaklarına geldiklerine çok çabuk topu kaybettiler. Trabzonspor savunmasının iki bekine Kamil ve Marlon'a topsuz koridor da açamadılar. Bir de buna Berat ve Baker'ın hücuma topsuz hiç destek vermemesi, Bakasetas'ın oyun hareketsizliğiyle beraber Djaniny gibi mobil bir forvetle oynarken daha fazla ceza sahası içine topsuz koşular yapması gerekirdi. İlk yarı bunu yapmadığı gibi hücum organizasyonları da yetersiz olunca ve oyun hareketsizliğiyle birleştiğinde pozisyon üretmekte zorlanan bir Trabzonspor ortaya çıktı. İkinci devre bordo-mavililer, sete daha doğru hücum etmeye başladılar. Berat ve Baker ile daha fazla öne çıktı. Özellikle golden önce daha fazla hücumda top kaldı. Daha hareketli bir oyuna döndü. En önemlisi Bakasetas'ın attığı golde yüzü dönük oyunlarda iyi oynayan Djaniny, topu getiren oyuncuydu. Djaniny'nin boşalttığı bölgede Bakasetas'ın aldığı doğru pozisyon ve topa iyi vuruşuyla Trabzonspor öne geçti. Trabzonspor, bundan sonraki süreçte daha fazla hedef takım haline gelecektir. Çünkü ligde üst sıralara doğru tırmanışı başladığından rakipleri daha fazla topu Trabzonspor'a bırakıp set hücuma ittiği gibi hızlı hücum geçişleriyle de gol arayacaklardır. Hem hücum hem de savunma organizasyonları farklılık gösterdiği gibi farklı kurgular da olacaktır. Saha içinde net görünen Abdullah Avcı, takıma hakim olduğu gibi futbolcular tarafından da sevilip, saygı görmesi de bu başarıda çok önemli. Hocanın kafasında yaratmak istediği; saha içinde ne oynadığını bilen, hücum ve savunma geçişlerini doğru yapan, disiplinli, her oyuncunun rollerinin ezberlendiği, saha içinde 'ben değil biz' diye hareket eden, başarılı olmak için aynı dili değil aynı duyguları saha içinde paylaşan, ne yaptığını bilen ve buna kafa yoran 'düzenli' bir takım var.