Spor yazarları Trabzonspor'un Gaziantep FK'yı 1-0 yendiği maçı yorumladı

REHA KAPSAL - SEÇMEK Gaziantep'in Sumudica'dan sonra Sa Pinto'yla da oyuna dizilişleri aynı. Oyun felsefesi olarak herhangi bir değişikliğe gidilmemiş. Bir antrenör olarak yeni bir kulübe geldiğinde aynı formasyonda oyun oynatabilirsiniz ama oyun felsefesine derinlik katarak top ayağındayken değiştirmeniz gerekir. Zaten Pinto, bunun sinyalini ilk geldiği maçlarda vermişti. Trabzonspor ilk devre sahayı istediği gibi genişletemedi. Hücumda Ekuban ve Djaniny, dar alan becerisi olan futbolculardan olmadığından daha fazla orta saha ile savunma arasında mesafe bırakmayan Gaziantep'e karşı alan yaratamadılar. Bu yerleşik savunmaya karşı set hücumuna en uygun oyuncunun Nwakaeme'nin olması beklenirdi. İlk yarı bu oyuncunun kanadından etkili hücumlarla beraber çok hücum girişiminde bulundu bordo-mavililer. Nwakaeme, son vuruş kalitesini istediği seviyede yapamadığından bir de gerekli final toplarında pası arkadaşlarına geçiremedi. Trabzonspor, Djaniny ve Ekuban'ın bireysel şahsi oyunları nedeniyle ilk devre rakip ceza sahasında 17 kez topla buluşmasına rağmen golü bulamadı. İlk yarı en olumlu hücum organizasyonundan birini savunma arkasına sürpriz koşu yapan Flavio'ydu. Bu topsuz koşu oyun görüşü, saha içindeki hücum organizasyonlarıyla ilgili set hücumlarına karşı saha içindeki kilidi açmak için en önemli formüllerden biridir. Bakasetas orta saha oyuncusu olarak bunu fazla denemedi. Flavio, ilk devre olduğu gibi ikinci yarı savunma arkasına yaptığı koşuyla topu da Bakasetas'a bırakarak Trabzonspor adına çok önemli bir eşik atlama maçı gibi görünen bir karşılaşmada 3 puanın baş mimarlarından oldu. Nwakaeme; Marlon iç kulvarda top aldığında ona çizgide daha konforlu alan yaratmak için hep içe kat etti. Bu oyun tercihi doğruydu. Bu oyuncu tercihiyle de Marlon'un ikili oyunları daha fazla set hücumda görünmemesine neden oldu. Ekuban da içe kat edip, Kamil Ahmet'e koridor açmayı amaçladı. Ancak top hücumda çok kalmadığından Kamil kenardan fazla orta yapamadı. Hücumda da fazla pas trafiği, çabuk yön değiştirmeler, ikili oyunlar, eş kenar üçgenler istenilen düzeyde olmayınca bireysel oyuncuların saha içinde problemleri çözemeyeceği bir oyun oynandı. Futbolda her zaman fırsatlar boşluklardır. Bakasetas'ın oyun içinde hareketliliği çok fazla değildi. Onun transfer edilmesindeki en büyük etken anların, dokunuşların oyuncusu olması. Attığı golle bunu bir kez daha gösterdi. 'Sıradanlığı seçmek bir alışkanlıktır. Kazanmayı seçmek de öyle...' Bordo-mavililerin Abdullah Avcı geldikten sonra takımın başarısındaki en temel unsurdu. NECMİ PEREKLİ - SERİYE DEVAM! Trabzonspor, Gaziantep'i sahasında mağlup ederek Süper Lig'deki galibiyet serisini 6 maça çıkardı. Futbol estetiği yönünden ortaya pek bir şey koyamamalarındaki en büyük etken sahanın kaygan ve ağır olmasıydı. Maç dengede gibi görünse de Trabzonspor her anda rakibe göre daha ağır basıyordu. Zaten alınan galibiyet ve pozisyon sıklığına bakıldığında bu net şekilde ortaya çıktı. Trabzonspor son maçlarında aynı kadro ile oynamanın avantajını yaşıyor. Birbirini tanıyan oyuncuların avantajı sayesinde bir ekol haline geldiklerini görüyoruz. Zaten futbol kalitesi olarak hiç de iyi durumda olmayan Süper Lig'de bu şekilde organize oynayan takımların rakiplerini 1-0 da olsa devirip puan tablosunun üstlerinde yer aldıklarını görebiliyoruz. Bu denli kalitesiz bir futbolun oynandığı ligde biraz olsun istikrarı yakalayan takımların, diğer takımlardan sıyrılıp üst sıraları alması pek de şaşırtıcı olmuyor. Fakat bu ligde şampiyon olmak elbette gelecekte muhtemel Avrupa Kupası maçlarında pek de iyi sonuçlar alınacağını göstermez. Böyle düşünmek saflık olur. Zira bunca yabancı transferin yanında harcanan paralara bakıldığında kalite ve kapasiteyi görünce 'emeklere yazık' diyoruz. Trabzonspor galibiyet serisini sürdürse de futbol kalitesi itibarıyla pek de sevindirici bir tablo yok. Bordo-mavili takımın aldığı galibiyetler rakiplerin istikrarsızlığından ve ikramlarından kaynaklanıyor. Eğer bütün amaç ille de şampiyonluksa bu yolda gereken tek şey ne yapıp edip galip gelmektir.