Alex: Beşiktaş, G.Saray ve Trabzon taraftarlarına...

Fenerbahçe'yle olan sözleşmesi geçtiğimiz hafta içinde karşılıklı olarak fesh edilen Alex de Souza, basın toplantısı düzenledi...

Yaklaşık 2 saat 10 dakika süren basın toplantısında Alex' de Souza'nın yaptığı açıklamaların önemli satırbaşları şöyleydi:
*Her şeyden önce geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizlerle bereber geçirdiğim süre için size teşekkür ediyorum.
*Sözleşmemi fesh ettikten sonra Fenerbahçe taraftarının göstermiş olduğu reaksiyonu rüyalarımda dahi göremezdim. Onlara teşekkür ediyorum.
*Hayatım boyunca, hatta çocukken bile bu kadar duygulu bir hafta geçirmemiştim. En içten dileklerim bunlar. Fenerbahçe taraftarının mutlu olmasını istiyorum çünkü geldiğimden beri bana çok iyi davrandılar.
*Bu sürecin nasıl geliştiğini anlatacağım ama ondan önce bu süreçte bana destek olan Samet'e teşekkür etmek istiyorum. Çok kolay günler geçirmedi o da.
*Basın toplantısı yapıp yapmama konusunda çok düşündüm, iki önemli maçın sounçlanmasını bekledim. O yüzden bugünü seçtim. Bazı yorumlar okuduğum için bunu belirtmek istedim. Yönetim Cuma gününe koyduğu için bugünü seçtiğim söyleniyordu. Ben takım için bugünü bekledim, çünkü önemli olan takımdır.
*Fenerbahçe'de başarılı bir dönem geçirdiğimi düşünüyorum. Şimdi bu duruma nasıl geldik onu anlatacağım.
*Bu konu hakkında çok düşündüm. Bu durumun 5 ayağı vardı. İlk olarak kendim, Aykut Kocaman, Ali Yıldırım, sonra başkan ve siz basın ayağı.
*Başınıza bir şey geliyorsa kendinizle ilgili de birşeyler vardır. Bundan dolayı kendi hatamı da kabul ediyorum. En büyük hatam kulübü bazı anlarda yarayacak davranışlarda bulunmamdır. Twitter'ı yanlış bir şekilde kullandım. Bazı insanlara mesajlar gönderdim, belki göndermeseydim daha iyiydi. Mesajın içeriğinde bir hata yoktu. Ama gönderdiğim kişilere göndermeseydim bende kalsaydı daha iyi olurdu. Ali Yıldırım'la da ufak bir konuda tartışmamız oldu. Orada da tartışmasam daha iyi olurdu. Parayı birinci planda tutuyor konusunda eleştirilere maruz kaldım. Para konusunda yapılan eleştirilerdeki gibi bir insan olsaydım sözleşmemi fesh etmez ve paramı tıkır tıkır alırdım.
*Aykut Kocaman'la olan iletişimimi ikiye bölmek istiyorum. Çünkü ilk tanışmam yönetici olarak olmuştu. Aragones takımdan ayrıldıktan sonra bana dönüş tarihinin değiştiği bildirildi. Samet beni aradğı ve dönüş tarihinin 20-22 Haziran tarihi olarak değişitğini söyledi ama ben program yaptığım için dönemeyeceğimi söyledim. 7 Temmuz'da döndüğümde Daum'dan özür diledim. Daum'da sorun olmadığını söyledi. Sonra Aykut Kocaman'la tanışmamı istedi. Kendisiyle tanıştım bana ilk söylediği şey; 'Sen kaptansın herkesten önce senin gelmen gerekirdi' dedi. Ben de haklı olduğunu söyledim. Ve kendisini şunu ifade ettim. Yılın 11 ayımı burada olduğumu ve 1 ay iznim olduğunu söyledim. Ve böylece kendisiyle tanışmamız böyle oldu.
*Teknik direktör olduğunda da problemlerimiz başladı. Ondan sonra kendisiyle birçok kere görüşmemiz oldu bu kararların hepsini kabul ettim ama katılmadığımı kendisine söyledim. Futbol görüşlerimiz çok farklıydı.
*Benim görüşüme göre bir futbol takımı sürekli gelişmesi gereken bir yapıdır. Bunu kendisine de söyledim. O da 'Burası Türkiye burada antrenmanlar gelişmek için değildir gibi bir şey söyledi.
*Takımın gol attığı zamanlarda sevinmemesi kafama takıldı. Bunun onun tarzı olduğu söylendi fakata benim kafama girmedi bu konuda. Dün Gökhan gol attıktan sonra sevinmesi benim hoşuma gitti, demek ki birşeylerin değişebileceğini gösterdi. Sonra hocanın sözleşmesini 3 sene uzattılar. Bu da hocaya güvendiklerini gösteriyordu. Ve sözleşmesini uzattıktan sonra artık kulübün futbola bakış açısını değiştireceğini söylemişti ama benim gördüğüm kadarıyla her hangi bir deşğiklik olmadı.
*Benim Türkiye'de bulunduğum sürede benim en çok üzüldüğüm maç olan geçen seneki Galatasaray maçıyla ilgili birşey söylemek istiyorum. Bu maçtan sol ayağımdaki problem yüzünden Trabzonspor maçında oynayamamıştım. Takım çok iyi oynadı. Ve ilk antrenmanda hocanın odasına gittim ve 'Takım çok iyi oynadı, tebrik ediyorum' dedim. Ve ona kendi ayağımdan bahsettim. Ağrılardan bahsettim, bu yüzden büyük ihtimalle oynayamayacağımı söyledim. O da 'Daha çok erken seni maç saatine kadar bekleyeceğim' dedi. Sonra sağlık ekibiyle program yaptık ve 7/24 tedaviye devam ettik Samandıra'da. Sonra doktor Perşembe günü anastezi uygulamak istedi ben bunu kabul etmedim. Anestezi olmadan ayağımın nasıl tepki vereceğini görmek istedim. Antrenmandan sonra hocanın yanına gittim ve ayağımda ağrı olmadığını söyledim, çok mutluydum. O da bana teşekkür etti. Maç günü öğle yemeğinde benle konuştu, stratejisi olduğunu ve beni yedek başlatacağını ve maçın 70. dakikasına doğru oyuna alacağını söyledi. Ben de ona inşallah maçın 70. dakikasına kadar her şeyi bitiririz beni almana gerek kalmaz dedim. Sonra gerisini siz de takip ettiniz. *Sonra bir finalden başka bir finale gittik. Fenerbahçe için 30 yıllık bir tabuyu yıktık. En mutlu olduğum anlardan biriydi. Maçtan sonra beni, takımı tebrik etmedi. Hoca takımla dönmedi. Bu da bana 5 gün geç kaldığım zamanı hatırlattı. Ve özellikle tanıştığım ilk gün bana söylediklerinden sonra bana, bu davranışlarda bulunması garip geldi.
*Bolu'daki kampta benle 2 hafta boyunca konuşmadı. Sonra 1 gün iznimiz vardı, daha sonra Avusturya'ya gittik. Hatırlarsınız 2 hafta kaldık orda. Son gününde bir basın toplantısı yapacaktım, gecikmiştim. Gecikmenin sebebi hoca benimle konuşmak için beni çağırdı. Bolu'da benimle konuşamadığını ve İstanbul'a dönünce konuşacağını söyledi. MTK maçında bir gol attım. Bu golden sonra arkadaşlarım hala bana tıkılyorlar; 'yedek kulübesine, hocayaY bakılırsa golü kendi kalene attın galiba' diyorlar... İstanbul'a döndükten sonra moralim bozulmuştu, benimle hala konuşmamıştı ve buna canım sıkılıyordu artık...
*Vaslui maçından önce benimle konuştu. 'Çözülmesi gereken bir konu var mı?' dedi. Orda ben bir patlama yaşadım. Kendisi hakkındaki görüşlerimi ona açık yüreklilikle söyledim. O da benim hakkımda ne düşündüğü açık bir şekilde söyledi. Tahmin ediyorum işi sonlandıran konuşma o konuşma oldu. 18 yıllık kariyerim boyunca birçok kişiyle tartışma yaşadım ama en ağır yaşadığım tartışma bu oldu. Bu tartışma şu şekilde sona erdi; 'Şimdi ne olacak?'. Ben de kendisine, 'Sen ne diyorsan ben onu yapacağım. Sen teknik direktörsün, ben de oyuncuyum' dedim. Süper Kupa maçından önce takımı ikiye ayırdı. Ben ilk 11'de değildim. Erzurum'a gittik maç toplantısı yapıyoruz. Yorumlar yapılıyor. Toplantı bittiğinde kendisine maçla ilgili birşeyler söylemek istedim. O da bu duruşumu övdü, takımın yararına bildiklerimi söylememi olumlu bulduğunu söyledi. Ben de kendisine benim bu duruşumun başından beri aynı olduğnu söyledim. Bu Galatasaray maçının da Spartak Moskova maçı öncesi ne yapacağının provası olduğun söyledi. Odaya giderken oynayıp olmayacağımı bilmiyordum. Samet bana oynayacağımı söylediğinde şaşırmıştım. Süper Kupa maçını maalesef kaybettik ve Elazığ maçıyla lige başladık. İzmir'deki maçtan sonra da Moskova'ya gittik.
*Salı günü Moskova'da bir görüntü izliyorduk. O esnada görüntüyü durdurdu ve 'Bu arada Alex oynamayacak' dedi. Burada yedek kalmam sorun değil. Yedek kalacağım maçlar olacaktır. Ben bunu bir iletişim, belki de saygı eksikliği olarak görüyorum. Bu takımın kaptanıyım. Beni kenare alıp izah edebilirdi. Bundan sonra benim en büyük hatam geldi... (Attığı 'Kıskançlık' tweet'ten bahsediyor)
Sonra Gaziantep maçında 18'de olmayacağım bilgisi geldi. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. İlk 11'e girmek sorun değil. 'Alex'in kafası biraz karışık' demesi benim canımı sıktı, çünkü benimle konuşmamıştı. Bunu nereden bilebilirdi ki?
*Ali Yıldırım'la daha önceki ilişkimiz 'Merhaba, merhaba' şeklindeydi. Başkanın hapse girmesinden sonra futbol şubesi Ali Koç ve Ali Yıldırım'a emanet edildi. Daha sonra Ali Yıldırım'la olan ilişkimiz biraz daha gelişti. Tüm bu süreci siz daha iyi biliyorsunuz. Ali Yıldırım hepimizi topladı ve toplantı yaptı. Sonra bize gitmek isteyenlerin direk konuyu kendilerine söylememizi istediler. Sonra gidenler oldu. Ben daha sonra Samet'le birlikte odalarına gittim ve ben Fenerbahçe 2. lige düşse de takımda kalacağımı ve maddi sorunlar olabileceğimi söyledim. Kendisine sadece söylediğim ödemeleri nasıl yapacaklarıyle ilgili bana bir bilgi, ödeme planı vermelerini istedim. Çünkü bir ailem var.
*Samet bana, Ali Yıldırım'ın kendisine yaptığım bir konuşmada 'Galatasaray maçında oynamaya hazırdım' diyerek Aykut Kocaman'ı basının önüne attığımı söylediğini söyledi. Ayrıca Ali Yıldırım'ın tatile gitmeden önce 'Alacağım yoktur' kağıdını imzalamadığım için en ufak bir açığımı beklediğini söylendi. Ben buna sinirlenmedim ama bunun direkt bana söylenmemesine üzüldüm.
*Başkanla her zaman iyi ilişkilerim oldu. Ben protesto edildiğim zaman başkan çıkıp alkışladı beni. Bu beni çok sevindirdi. 2010 yılında sözleşmemi uzatmak için görüşürken Murat Özaydınlı'yla başkan içeri girdi ve yarım saate sorunu çözdü. Bu benim çok önemliydi.
*Başkan Young Boys maçından sonra takımdan ayrılmamı söyledi. Daha sonra Samandıra'ya gittim eşyalarımı toplamaya başladım. Daha sonra Aykut Kocaman beni çağırdı ve kulüpte kalmamı söyledi. O gün için Aykut Kocaman'a teşekkür ediyorum. Aykut Kocaman bana sakin olmamı söyledi. Sakin olamayacağımı ve yaklaşık 1 saat önce başkanın beni kovduğnu söyledim. Sonra başkanın beni çağırdığı belirtildi ve bana yanına gittiğimde sabah konuştuğumuz gibi şeylerin olmaması gerektiğini ve bana takımda kalmamı söyledi. Daha sonra o sezon maksimum bir performans sergiledim, aileme bile ayırmadığım zamanı ayırdım ve o sezon sonu 28 gol ve şampiyonluk geldi. Ama aynı gün içinde kovulmak ve sonra geri çağırılmak benim için zordu.

*Kadro dışı kaldığımda maçı izlemek için stada gidip gitmeme konusunda tereddüt ettim. Ama gitmememin daha yanlış olacağını düşündüm. Kızlarımı da maçı izlemeye çağırdım ama bana, benim olmadığım maçı izlemek istemediklerini söylediler. Sonra ben de en küçük çocuğumu alıp maça gittim. Sonra başkan bana çocuğumla birlikte yedek kulübesinin önüne gelerek oynadığım için, ilgiyi üzerime çekmeye çalıştığımı söyledi. Bu da beni çok üzdü. Kendisine bunu geçen sene siz yokken de yapıyordum ve o zaman yine siz bunun güzel bir şey olduğunu söylemişiniz dedim. Şimdi ne değişti dedim.
*Ben takımdan ayrılmak istediğimi düşünmeye başladıktan sonra, Fenerbahçe Kulübü'nün gelişmesinin önünde bir engel olduğumu başkana söyledim. Ama o benim çok iyi bir hikayem olduğunu ve bu şekilde ayrılmamın doğru olmadığını söyledi. Sonra başkan sorunları çözmek için biraraya gelmemiz gerektiğini söyledi. Sonra o görüşme hala yapılmadı. O görüşmenin yapılması gerektiğini sürekli Samet'e bunu söyledim. Sonra Kasımpaşa maçı geldi. Kasımpaşa maçında oyundan alındıktan sonra karşılaşmayı tribünden izledim. Sonra Aykut Kocaman, maçtan sonra biraraya geldi ve futbolda daha önce duymadığm birşey söyledi ve "İyi veya kötü yaptığınız her şey için teşekkürler" dedi ve gitti. Sonra Ali Yıldırım, sonra da başkan geldi ve bir problem olup olmadığını sordu. Ve gitmek isteyen varsa söylesin diyerek soyunma odasından çıktı. Oyuncular kaldı ve toplantı yapmamız gerektiğini söyledik. Sonra Volkan kimsenin problemi olup olmadığını söyledi. Ben de oyuncular arasında problem olmadığını ama benim hocayla problemim olduğunu söyledim. Ve ben de başkanın söylediklerinin üzerine kendisiyle görüşüp ayrılmak istediğimi söyledim. Pazar sabahı normal antrenman yaptık. Pazartesi sabahı Hasan, Aykut hocanın benimle konuşmak istediğini söyledi. Bana bir karar aldığını zor bir karar olduğunu söyledi. Bana kadro dışı bırakıldığımı söyledi. Ben de kendisine niye kadro dışı kaldığımı söyledim. O da soyunma odasında 2 lider olmayacağını ve bu işin yürümeyeceğini söyledi. Ve soyunma odasında o kadar büyük bir yer tutuyorsun ki seni ayırmak zorundayız dedi. Bundan sonra ne yapacağımızı sordum. O da takımla bir daha birlikte beni görmek istemediğini söyledi. Ben de bu karar senin mi kulübün bir kararı mı diye sordum. O da kendi kararı olduğunu söyledi. Sözleşmemi sordum, o da işte bu kısım kulübü ilgilendiriyor dedi. Sonra bana, senin hocan olduğumu sadece PAOK maçında hissettim dedi. Ben de ona sorunun bu olduğunu ve benim de bir hocaya ihtiyacım olduğunu söyledi. Diğer taraftan 7 Eylül'den beri görüşme olmasını bekleyen de benim.
*Başkan bana odaya girerken tweet attığımı söylüyor bu doğru değil. Eşimle konuşuyordum.
*Başkan bana 'Konuşabilirsin' dedi. Benim konuşak birşeyim olduğunu ve hocanın beni kadro dışı bıraktığını söyledim. Bana, 'Karar senin' dedi. 'Kalmak istiyorsan kalabilirsin ama takımla çalışamazsın' dedi. Ben de 'Gitmek istiyorum' dedim. Bana elini uzattı, teşekkür etti. Sözleşmem bu şekilde bitti. Sonra sözleşmeyle ilgili detayları konuşmak için avukatın odasına gittik. Sözleşmenin feshiyle ilgili olanlar bunlar...
*Şimdi Türk basınıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. 2004 yılında Valencia benimle ilgileniyordu. 2 saat boyunca antrenman sahasının çevresinde İspanyolca konuşan bir Türk gördüm. Sonra beni aradılar Türk basınında benim açıklamalarımın çıktığını söyledi. Böylece Türk basınıyla tanıştım... Türk basınında genellikle haberin altına imza atılmıyor...
*Ferit Şahenk'le beraber hareket ettiğimiz konusunda haberler çıktı. Ben kendisiyle son görüştüğümde hocada yanımızdaydı ve ben sadece kendisinden alacağım araba konusunda indirip yapıp yapamayacağımla ilgiliydi. Çünkü kendisi Doğuş Otomotiv'in sahibi... Bence siz basının da olan şeylerde sorumluluğunuz var... Temmuz 2004 ve Ekim 2012 tarihleri arasında büyük bir adanmışlıkla görevimi yapmaya çalıştım. Yaptığım tek işbirliği saha içerisindeki insanlarlaydı. Pierre van Hooijdonk, Semih, Niang gibi insanlarla...
*Twitter'da yazdığım gibi Fenerbahçe 1 oyuncu kaybetti ama kesinlikle taraftarın duygusunu paylaşacak bir taraftar kazandı. Mükemmel bir 8 senem geçti... Sadece Fenerbahçe taraftarına değil teşekkürüm... Bu hafta içinde gördüm, bundan sonra belki tekrar göremeyeceğim ama Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray, Eskişehir, Kasımpaşa, Sivas vs. taraftarları herkes bana son derece destek oldu, teşekkürlerimi onlara da gönderiyorum... Kalbimin en içten derinliklerinden teşekküler...
- Alex de Souza şimdi de basın mensuplarının sorularını yantlamaya başladı...
Soru: Aziz Yıldırım'ın havaalanında yaptığı açıklamalarda Samet'in onayını almış olması ve Samet'in de baskı altında mı bunları onayladığını düşünüyorsun Alex?
Cevap: Başkan geç kalıp kalmadığımızı sordu. Bacak bacak üstüne atarım, bu benim oturma şeklim... Başkan elimde telefon olduğunu söyledi. Bu doğru... Samet bence baskı altındaydı ama söylediği şeyler de zaten benim burada söylediklerimle aynıydı.
Soru: Senin maskelerinin stada alınmadığını biliyorsun dünkü maçta. Bu konu hakkında neler düşünüyorsun?
Cevap: Bana kalırsa bir şiddet içermediği sürece insanlar istediği şekilde maça gelebilirler. Eğer böyle bir durum yoksa ve bu tarz şeyler engelleniyorsa demokraside sıkıntılar vardır.
Soru: Aziz Yıldırım, "Saha içindeki Alex'e kefilim ancak saha dışındaki Alex'e değilim" şeklinde konuştu. Peki sence saha içi ve dışındaki Alex'in ne farkı var?
Cevap: Saha içinde lens, saha dışında gözlük takıyorum. Belki bu fark vardır!
Soru: Aziz Yıldırım ve yönetim kuruluna bir mesaj iletmek ister misin?
Cevap: Benim kimseyle kişisel bir sorunum olmadı. Başkana saygı duyuyorum...
Soru: Bir gün Fenerbahçe'ye dönecek misin?
Cevap: Fenerbahçe'yle birlikte iyi bir geçmişimiz oldu...Samet'le henüz görüşmedim. İstifasını da toplantıya girmeden önce öğrendim. Kendisiyle konuşmak istiyorum önce. Fenerbahçe'den ayrılmadım aslında. Coritiba'dan da ayrılmadım. Gelecek için bir planım yok. Tek bildiğim, gideceğim takımla 2 yıllık sözleşme imzalamak ve futbolu bırakmak.
Soru: Başbakan'la bir görüşme yaptığın doğru mu?
Cevap: Sayın Başbakan'la bir görüşme yaptığım doğru. Kendisi benden, kesinleştiğinde gidiş tarihimi kendisine iletmemi istedi sadece.
Soru: Başkanın soyunma odasına inip tepki göstermesi durumunda Aykut Kocaman gibi takımın başında mı kalırdın, yoksa istifa mı ederdin?
Cevap: Bana kalırsa soyunma odası sadece futbola ait kişilere ait kutsal bir yerdir. Başkan, bir kulübün en üst mevkisinde bulunan kişidir ancak yeri soyunma odası değildir... Benim gibi düşünen teknik adamlar da vardır, benim gibi düşünmeyen teknik adamlar da vardır...
Soru: Ast-üst ilişkisinde birilerine saygısızlık yaptığını düşünüyor musun?
Cevap: Herhangi bir saygısızlık yaptığımı düşünmüyorum...
Soru: Zico için "iyi insan ancak iyi bir teknik direktör değil" yorumunu yaptın mı yöneticilere karşı?
Cevap: Evet, bu konuşmayı başkanla yaptım... Gerçekten Zico çok iyi bir insan. Liderlik vasıfları olan biri... Ancak çalıştığım en iyi teknik direktörlerden biri olmadığını düşünüyorum...
Soru: Bir veda yemeği düzenleyecek misin?
Cevap: Milli Takım kampından dolayı böyle bir şey düşünmüyorum...
Soru: Kulüp içerisinden ileri bir tarihte başkanlık yapabilecek bir isimden "İleride seni takımın başında antrenör yapacağız" şeklinde bir cümle duydun mu?
Cevap: Kulüpte ileride kim başkanlık yapabilir, bu isimler kimlerdir bilmiyorum. Ne kimseyi tanırım ne de böyle bir cümle duydum.
Soru: Başkan Aziz Yıldırım'ın senin yerine Aykut Kocaman'a destek olduğunu düşünüyor musun? Sence Fenerbahçe diktatörlükle mü yönetiliyor?
Cevap: Böyle birşey olduğunu sanmıyorum. Başkan sadece Fenerbahçe'nin yolunu açtı... Başkan Fenerbahçe'yi çok fazla düşünen bir insan. Gün gelip ayrıldığında da iyi şekilde hatırlanacaktır diye düşünüyorum.
Soru: Şartlar değiştiği takdirde Fenerbahçe'yle yolları bir daha kesişebilir mi?
Cevap: Son maçımı, jübilemi Kadıköy'de taraftar önünde yapmak isterim

DİĞER HABERLER

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.